Sahip olduklarımızın farkına varıp şükredebilmek güzel bir duygudur.
Bizi sakinleştirir…
Mutlandırır…
Günlük hayhuy içinde kıskançlıklarımızı önler…
HAYAT,
küçük didişmelerle, kendimizi yiyip bitirmelerle geçmez.
En doğrusu dingin (huzurlu) nefes alışlarla, birlik ve dayanışma içinde, sevgi dolu zamanlara yürümeli insan...
DÜN ve BUGÜN
dün
önce düşünmeyi öğretmişlerdi sana
beynini kullanabildiğince...
ardından, hissetmeyi
belki öfkeyi
gözyaşını
sevmeyi
inadına çooook sevmeyi...
fizyolojik duyarlılığınsa en son sırada...
bu yüzdendi destansı aşklar
bu yüzdendi Leylalar, Mecnunlar...
uğruna ölünen aşklar bu yüzdendi.
bugün
yer değiştirdi
tepe takla oldu her şey
fizyolojin bozuldu
duygusallık hızlı tüketmenin ivecenliğinde...
sanal aşklar uçurumunda
sen de kayboluyorsun...
ya düşünselliğin?
boşuna arama
o en son sırada
baksana
kan gövdeyi götürüyor yine
DÜNYADA...
Ayşe TURAL
GÜZELLİK YÜREKTEN GELMELİ
Eve yakın markete hemen her gün uğrarım... Çalışanlarla da aram iyidir... İsimlerini öğrenir, biraz sohbet ederim.
Geçenlerde yeni bir eleman başladı... İşi öğrenmeye bu kadar meraklı olanını görmedim... Gerçekten...
Adını soruyorum... AYŞE... Adaşız yani...
Acelem var, şunları bana getirebilir misin, diyorum...
Elbette efendim, seve seve... Başka bir arzunuz var mı, diye soruyor...
Dallarda şakıyan serçelere benziyor... Hep gülümsüyor..
Ne isteseniz koşa koşa bulup getiriyor... Kocaman iri kara gözleri, omuzlarına dökülen saçlarıyla ' Sevin beni' der gibi...
Bugün bakıyorum kasada oturuyor... İşi kaptı demek ki!
Nasıl seviniyorum, bilseniz...
Beni görünce: A siz miydiniz? Işığınızdan gözüm kamaştı! diyerek yerinden kalkıyor...
Olamaz diyorum...
Bazı sözler öğretilmez... Ezberlenmez...
Güzellik yürekten gelince bambaşka oluyor...
Gençlerle ilgili umutlarım büyüyor... Büyüyor...
Tüm evreni kaplıyor...
Güzel gün dileklerimle...
SICACIKSIN
rıhtımlarda
yaz aşkları serilmiş...
sardunyalar pencerelerde
guguk kuşları
müjdesinde günün...
aşkımı dalgalara bıraktım
martılar çığlık çığlık...
özlemin kalbimde
sen
yaz akşamları kadar
sıcacıksın içimde...
Ayşe Tural
BİZ KOCAMAN BİR AİLEYİZ...
Kalabalık ailelere benziyoruz, hem de çok kalabalık...
Bizim çocukluğumuzdaki gibi: dedeler, büyükanneler, halalar, teyzeler, dayılar,anne babalar, kardeşler, yeğenler...
Hatta aileye sonradan eklenmiş, nasıl akrabalar olduğu hatırlanmayan kişiler... Eski Türk romanlarındaki aile yapısı...
Reşat Nuri Güntekin romanlarındaki gibi mesela...
Kendimi her zaman bu kocaman ailenin ANNESİ ya da ÖĞRETMENİ gibi görmüşümdür, nedense... İçim ısınır sizlerle konuşurken, yazışırken...
Hatta Güzin Ablalık bile yaptığım olur,sizler sorunlarınızı benimle paylaştığınızda...
Biliyorum ki birbirimizin değerini iyi anlamalıyız...
' Gidilecek başka bir ÜLKE, gidilecek başka bir ŞEHİR yok...' Her nereye gidersen KENDİNİ götüreceksin...
Hepinizi çok seviyorum... İyiliklerinizi, güzelliklerinizi ve sevginizi ortaya çıkarıp BULUŞMA ZAMANI ŞİMDİ...
AŞK
aşk
sana gelmişse
kapına dayanmışsa
geri çevirme sakın...
yaşanmamışlıkların acısı
zamanla koyuyor insana...
Ayşe TURAL
AŞK ÖZGÜRLÜK İSTER...
Aşk özgürlük ister ama kimse yalnızlığı göze alacak kadar cesur olamadığı için bir türlü kanatlanamaz. Çünkü her insan biraz kendi yalnızlığından korkar...
Yalnızlığınızda anlam bulabilirseniz, onu güzelliklerle bezemeyi bilirseniz, AŞKınız daha anlamlı hale gelecektir. İki insan ortak yaşamlarının dışında özgür olabilmelidir... Arkadaşlıklarında, zaman değerlendirmelerinde, iş hayatlarında neşeli olmalı, gülmeli, mutlu olmalı...
Dışarda kendini keyifli hisseden insan evine döndüğünde de bunu sürdürür... Mutlu ve başarılı iş yaşamı ortak saatlerde de sürebilir... Yasaklarla dolu bir hayat kesinlikle çekilmez...Çünkü AŞK bağımlılığı sevmez... Kurallara hiç gelmez...
Bütün ilişkilerde AŞK kelebek gibidir. Avucunuzda sıkı sıkı tutarsanız ölür, çok ilgisiz davranırsanız da uçar gider...
OSHO: ' AŞK meltem gibidir, öylesine esiverir... Varsa vardır... Sonra gider...' der. Sanırım gitmeden onun kalmasını sağlamak önemlidir... AŞK ÇİÇEĞİnin suyu, toprağı, güneşi dozunda olursa durmadan çiçek açacaktır...
Aşkı yaşamanın yolu, ilerideki zamanlarda da kendi yaşamınızda onun yaşamasına izin vermelisiniz.
MEKTUP KİMDENMİŞ
Lise yıllarım… Ben Edirne Öğretmen Okulunda okuyorum o yıllar… Yaz tatili…
Anneannemlerdeyim. Akşamüstü bir arkadaşımdan dönüyorum eve… Kapı sesini duyan büyükannem neşeli bir sesle yukardan sesleniyor…
- Ayşe Kızım sen misin?
- Evet, büyükanne benim…
- Yukarı gel, muştumu (müjdemi) isterim… Yavuklundan (sevgilinden) name (mektup) var…
Koşarak yukarı çıkıyorum. Beyaz tenli, ela gözlü anneannem, sedirde oturuyor. Gözlerinin içi gülerek elindeki zarfı sallıyor… Yanaklarım al al, zarfı almaya uzanıyorum.
Sonra aklıma geliyor, benim büyükannemin okuma yazması yok… Mektubun sevgilimden geldiğini nasıl anladı acaba… Yanına oturuyorum. Tekrar muştumu isterim diyor ya, yağma yok… Soruyorum:
- Büyükanne mektubun sevgilimden geldiğini nasıl anladın?
- (Muzipçe gülüyor… Kendinden son derece emin… Zarfın üstüne yapıştırılmış Ömer Seyfettin pulunu gösteriyor…) İşte diyor, sureti burada….
AH! Büyükannem ah! Sizler ne kadar zekiydiniz… Ne güzel yakıştırmalar yapardınız… Okumanız yazmanız yoktu ama insana değer verirdiniz…
Büyüğe, küçüğe nasıl davranmak gerektiğini; insanın değerini, erdemlerimizi ben hep sizden öğrendim… Sen de dedem de AKİL ve İZAN sahibi kimselerdiniz…
Kuşu, böceği, çiçeği ben sizinle sevdim.
Bahçemdeki MOR ZAMBAKLAR senin için büyükanneciğim… Onları ne zaman görsem sen aklıma düşersin…
Ayşe TURAL