Dün, Ermenistan güçleri, sabahın altısında Azerbaycan topraklarına saldırarak. Birçok sivilin ve askerin şehit olmasına bir o kadar da kişinin yaralanmasına sebep oldu.
Kriz, Azerbaycan ve Ermenistan arasında, 1990 ‘da Sovyetler Birliğinin dağılması ile Dağlık Karabağ’da on binlerce Azerbaycan Türkünün silahlı Ermeni çetecileri tarafından katledilmesi ve Dağlık Karabağ’ın işgali ile başladı.
Katliamlar, 26 Ocak 1992 ‘de Hocalı’da gerçekleştirildi.
İşgale, Rusya’dan da silah ve teçhizat sağlandı. Dağılan Sovyetler Birliğinin silahlı güçlerinin silahları da Ermenilerin eline geçti.
Azerbaycan devletinin silahlı gücü olmadığı için yapılan katliama karşı duramadı.
Katliamı, tüm dünya seyretmekle yetindi.
Çünkü akan kan, Türk’ün kanı. Umurlarında mı ?
1992 ‘den beri Azerbaycan egemenliğinde olması gereken Dağlık Karabağ. Ermeni işgali altında.
Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bağımsızlığına kavuşan Azerbaycan. Güvenliğini sağlamak için kendi silahlı gücünü kurup. Modern ordu yapılanmasına gitti. Dünya koşullarına göre de Silahlı gücünü modern hale getirmeye çalışıyor. Bunun en büyük destekçisi, kardeş Türkiye.
Türkiye’nin savunma sanayiinden de yararlanmakta.
Ordu yapılanmasında Türkiye ile birlikte hareket etmektedir.
1992’de kurulan Agit Minsk gurubu ( eş başkanlar olarak ABD, Fransa, Rusya.) Üyeler ise Beyaz Rusya, Almanya, İtalya, Portekiz, Hollanda, İsveç, Finlandiya, Türkiye ve sorunun tarafları olan Azerbaycan ve Ermenistan.
2009 ‘da sorunu görüşmek için Minsk şehrinde bir konferans tasarlandı ise de bugüne kadar gerçekleşemedi.
Üç eş başkan ABD, Fransa ve Rusya sorunun tarafları ( Azerbaycan, Ermenistan ve diğer ilgililerle görüşmeler yapmak ve bu görüşmelerin sonuçlarını diğer üyelere bildirmek ve soruna çare üretmekle görevliydi .
Fakat bu eş başkanlar ki bunlara Minsk üçlüsü de denir. Bugüne kadar hiçbir girişim yapmadılar.
Dağlık Karabağ’ın işgal altında kalmasına, kerhen olarak göz mü kapatıyorlar.
Bu üçlü, galiba biraz da tilki, tavuk hikayesine andırıyor. Fransa şimdilerde bu görevini unutmuşa benziyor. Haddi olmayarak başka görevler üstlenmeye kalkıyor.
Değerli okurlar.
Olayı bir ters yüz edelim.
Nasıl mı ?
Azerbaycan coğrafyası Ermenistan’ın. Ermenistan coğrafyası da Azerbaycan’ın egemenliği altında olsa.
Dağlık Karabağ’ı da Azerbaycan işgal etse.
Bu Agit Minsk gurubu ve batı AB’nin. BM GK tavırları ne olurdu ?
Karadan, havadan, denizden Azerbaycan’a icat etmiş oldukları tüm silahları denemezler miydi ?
Fakat, Türk konu olduğundan.
Akan kan da Türk kanı olduğu için bu örgütler ve bu örgütleri yönetenlerin kılları kıpırdamaz.
Azerbaycan, bu saldırıdan sonra, toprak bütünlüğünü sağlayacak güce kavuşmak üzere. Tabii işin içine başka faktörler girmez ise.
Ermenistan tarihi, hep Azerbaycan’a saldırılarla geçmektedir.
1992’de de Nahcivan’a saldırmıştı.
Nahcivan, Moskova Anlaşması ile Türkiye’yi koruyucu ülkeler arasına almıştı.
Moskova Anlaşması 16 Mart 1921’de imzalandı. Anlaşma ile Nahcivan’ın statüsü belirlenmiş. Sovyetler birliği ve Türkiye Nahcivan kesiminin koruyuculuk hakkını üçüncü bir devlete karşı hiçbir zaman bırakmamak koşulu ile Azerbaycan’ın koruyuculuğunda özerk bir bölge oluşması konusunda anlaşma yapılmıştı.
Nahcivan’ı ve bu anlaşmayı yazıma neden dahil ettim.
Çünkü dün yapılan Ermeni saldırıları ile çok önemli bağı olduğu için.
Şöyle ki .
Mayıs 1992 ‘de Ermenilerin Nahcivan’a saldırılarını tesadüfen öğrendim. Ecevitlerin Orandaki evlerinde Rahmetli Ecevit’le yaptığımız sohbet esnasında, Ecevit telefonda arandı. Olayı yakın bir çalışma arkadaşından öğrendi ve bana da nakletti.
Dedi ki :
“Yalçın Bey, biz nasıl Kıbrıs’ın garantörü isek, Nahcivan’ın da garantörüyüz. Mecliste konusu açıldı. Anlaşmada koruyuculuk kelimesi geçiyor. Garanti kelimesi geçmiyor diye Sn. Demirel Nahcivan’ın garantörü olmadığımız tartışmasını açtı. O zaman siyasi literatürde bu kelime pek kullanılmıyordu. Garantörden daha somut olarak korumak kelimesi bence daha etkili. “
Bu konuda benim de görüşümü istedi. Korumak daha açık ve anlaşmanın ruhuna en uygun kelime dedim.
Ekledi :
“Ben, Başbakan olmuş olsam. Yarın sabahtan Nahcivan üzerinden Azerbaycan’a bir koridor açardım . “
O günkü Rus askeri gücünü ortaya attım.
“ Rus askerleri beslenmek için ekmek, patates bulamıyor” dedi.
Bu görüşünü, ertesi gün basın toplantısı ile dile getirdi ve Bush yönetiminden büyük destek gördü.
TC Hükümetinden destek görmedi.
DYP ve SDHP hükümeti olayı bu boyuttan görmediği için öyle bir yola gitmedi.
Gidilse idi.
Ermenistan, at oynatacak meydan bulacak mıydı ?