Başbakan’ı pusuda bekleyenler…

Başbakan Ersin Tatar, Ankara ziyareti nedeniyle TV programına katılamayacak olmasına ilişkin yapılan eleştirilere sosyal medyadan cevap verdi. Tatar aynen şunları yazdı:

Başbakan Ersin Tatar, Ankara ziyareti nedeniyle TV programına katılamayacak olmasına ilişkin yapılan eleştirilere sosyal medyadan cevap verdi. Tatar aynen şunları yazdı:
“Değerli Kıbrıs Türk Halkı; Ankara ziyaretimle ilgili olarak üzüntüyle görüyorum ki yanlış değerlendirmeler yapılmaktadır. Kimleri, acil olan ne diye soruyor. Değerli kardeşlerim ben halen Başbakanım ve sorumluluklarımın bilincindeyim. Acil olan ne mi?
Birilerinin sırtında yumurta küfesi olmayabilir, benim sıkıntıların çözümü için günlerdir beklediğim bir randevuydu bu. Salgın nedeniyle bütçe açığımız önemli boyutlara geldi.
Su, bir an önce Türkiye’den buraya gelmelidir.
1 Ekim’de okullarımızı açıyoruz. Türkiye’nin Eğitim Bilişim ağından mutlaka biz de yararlanmalıyız...
Doğu Akdeniz hiç olmadığı kadar sıcak...
Birileri programa katılmak istemedi diyor. Demokrasinin bir gereği olan bu tip programlarda her zaman var oldum ve olmaya devam edeceğim. Bu programda olamadığım için de üzgünüm. Ama sorumluklarımı yerine getirmememi kimse benden beklememelidir.”
Başbakan bu açıklamasında yerden göğe kadar haklıdır. Elbette Başbakan’ın dediği gibi muhalefetin sırtında yumurta küfesi yok.
Sayın Tatar bu yarışta sadece cumhurbaşkanı adayı olarak değil, aynı zamanda Başbakan olarak da görev yapıyor.
Aslında Cumhurbaşkanlığı adaylığından daha çok bizim şu anda önemsediğimiz Başbakanlık görevleridir.
Elbette muhalefetin bu durumu fırsata çevirmeye çalışması anlaşılabilir.
Özellikle UBP tabanındaki oylara göz diken sözüm ona bağımsız cumhurbaşkanı adayı Serdar Denktaş’ın açıklamaları da bu kapsamda değerlendirebilir.
Ancak Sayın Denktaş’ın Başbakan Tatar’a yönelik “Görüşlerini halka anlatmaktan aciz, tartışmadan korkan, seçmenden kaçan, kendi partilisine dahi saygısı olmayan bir adayımız var” açıklaması büyük haksızlık içerir.
Oysa biz, dörtlü koalisyon dönemindeki Maliye Bakanlığı görevi sırasında oğlunun üniversitesine kiraladığı arazi nedeniyle hükümetin bozulmasına yol açan Serdar Denktaş’ın “Etik değil ama yasal” savunmasını unutmadık.
Sayın Denktaş’a belki de şunu söylemek gerekir. Devlet işleri arazi işlerine benzemez Sayın Denktaş. Aciliyet içerebilir.
Devleti yönetmek arazi işlerini yönetmeye de benzemez. Hem etik, hem de yasal olmak zorundadır. Bu kapsamda Başbakan Tatar’ın bu halkın beklemeye bir an bile tahammülü olmayan sorunlarını çözmek için Ankara’ya yaptığı ziyaretin de hem etik hem de yasal olduğu gerçektir.
Diğer yandan cumhurbaşkanı adaylarının katıldığı TV programında Başbakan Tatar’ın koltuğunu boş bırakarak, tüm adaylara 1 dakika söz hakkı veren sunucu, laf cambazlığıyla muhalefete de soyunmaya kalkmıştır.
Oysa o sunucunun görevi programı idare etmektir. Bir de üstüne üstlük ülkeyi yöneten Başbakan’a ayar vermeye kalkışan üslubu kendisine yakışmamıştır.
Programa katılamayan Başbakan Tatar’ı eleştiren hükümet ortağı Özersay’ın tutumu da evlere şenliktir. Bu haliyle gecenin Denktaş ve program sunucusuyla birlikte gecenin üç kaybedeninden biri olmuştur. Başbakan Tatar’ı pusuda bekleyenler aynı gecede ortaya çıkmıştır…

Bu haber 10457 defa okunmuştur

:

:

:

: