Cumhurbaşkanlığı seçimi demek Kıbrıs sorunu demektir.

Öncelikle şunu net olarak gözlemliyorum ki hala daha halkımız arasında seçimlere olan ilgi yüksek değildir. Halkımızın gündeminde ekonomik sorunlar vardır.

Öncelikle şunu net olarak gözlemliyorum ki hala daha halkımız arasında seçimlere olan ilgi yüksek değildir. Halkımızın gündeminde ekonomik sorunlar vardır. Haklı olarak halkımız ekonomisini düşünmek zorunda, covit 19 Dünya da çok ciddi ekonomik sarsıntılara neden oldu bu ekonomik şok, kolayca atlatılacak değildir. Dünya bununla uğraşırken Kıbrıs sorunu her halde bilmeme gündemin kaçıncı sırasında yer alacak.

Geçen hafta Rum tarafının diplomasi baskısı ile BM GS Guteres bir açıklama yaptı. KKTC CB’LIĞI seçimlerinden sonra Almanya’nın başkentti Berlin de Kıbrıs toplum liderlerini ve garantörleri toplantıya çağırıp Kıbrıs sorunu ile ilgili görüşme yapacak. Bu açıklama Akıncı’nın işine gelir “beni seçin Kıbrıs sorununu kaldığımız yerden çözelim” peki halkımız Akıncı’nın kaldığı yeri onaylıyor mu? Bunu seçim sonuçlarında göreceğiz, ben eminim ki halkımız Akıncı’nın kaldığı yeri onaylamıyor. Buna göre de Akıncı seçilmesi çok güç.

Bizim anavatanımız ve garantör ülke Türkiye de bu beşli toplantı çağrısını onaylamadığını sert bir şekilde eleştirdi. Türkiye bir daha federal çözümü konuşmayacağını “ bizim için federal çözüm arayışı bitmiştir” cümlesi ile gayet net bir şekilde ifade etmiştir.

Akıncı geçen hafta bir konuşmasında Kıbrıs da olası bir anlaşmayı bazen biz bazen de Kıbrıs’lı Rumlar ret etmiştir ki anlaşma olamamıştır. Akıncı’nın aklına şaşarım Rum eski dışişleri bakanı Nikos Rolandis bin kere söylemiş yayınladığı kitabında da yazmıştır 16 kez anlaşmaya yakınlaşıldı ancak hep Rum tarafı ret etti. Akıncı’ya şaşıyorum Türk tarafını şuçlayıcı ifadeleri nereden bulup çıkarıyor.

Federal çözümü destekleyen diğer aday Erhürman da farkında ki çözüm zor, içe yöneldi ve cumhurbaşkanının hükümet işlerine de el atacağını söylüyor ve anayasanın da buna imkan verdiğini söylüyor. Öyle olmuş olsaydı 2. CB Talat da zamanın da kendi partisinin hükümetine söz geçirebilecekti. Erhürman bunu çok iyi bilir çünkü o dönemde Talat’ın danışma ekibinde idi.

Başbakan Tatar’ın partisi UBP ülkenin en büyük partisidir. 3-5 hafta öncesine kadar UBP de bir durgunluk olduğu gerçektir. Son haftaya girildiği bu anda partililer, partiye gönül vermiş olanlarda bir hareketlenme olduğunu herkes görüyor, Bu Tatar’a ciddi bir avantaj.

Kıbrıs sorununun çözümünün de zor olduğunu bilen halkımız güçlü partisi olan Tatar’a yönelme ihtimali de yüksek. Pandemi dönemi içerisinde gördük ki bize yardım eden anavatanımız Türkiye’den başka bir ülkede olmadı. Halkımız Türkiye’nin garantörlüğünün pazarlık konusu yapılmasını asla kabul etmez. Zinhar Türk askerinin adadan çıkmasını asla kabul etmez o zaman çözüm ile ilgili konuşacak bir şey kaldı mı!!

Türkiye ve AKP hükümeti Tatar’ı destekliyor söylemleri üzerinden siyaset yapılıyor. 2004 yılında Türkiye ada da kalıcı bir çözüm olsun diye Akıncı ve Talat’ın desteklediği Annan planını da desteklemişti. O zaman Türkiye müdahale etmedi de şimdi bu Tatar’a olan destek müdahale mi oluyor.

Artık herkes uyansın ki başta Kıbrıs ve Doğu Akdeniz de yeni bir siyaseti, Türkiye KKTC ile birlikte çizecektir. Rum tarafının istediği federal çözüm Kıbrıs cumhuriyetinin devamında bize azınlık haklarının verilmesidir. Rum başkan Anastasidis bunu belki de elli kez söyledi efendiler daha neleri konuşuyorsunuz. Bir tek siyaset doğru o da Türkiye ile yolumuza devam etmek devletimize çevreden tutun da dairelerde ki hizmetlerin kolaylığına kadar sahip çıkmaktır, başka yol yoktur 50 yıllık müzakere bize bunu öğretmiştir.
Ben yine de tüm adaylara başarılar diliyorum.
Bu haber 15018 defa okunmuştur

:

:

:

: