Sorun çıkarıp girdiği her hükümeti bozmak…
İmar planından adaletsizliğe göz yummak…
İntikam duygularıyla siyaset yapmak…
Bu onun işi…
Kim mi o kişi?
Elbette Kudret Özersay…
Sayın Özersay önceki gün sıcağı sıcağına yaptığı gafların o kadar farkında olacak ki dün kırdığı potları düzeltme gayretlerindeydi...
“Türkiye’den su getirilmesi ya da Maraş’ın açılmasına karşı değiliz” diyen Özersay’ın neye karşı çıktığı da anlaşılamadı?
Sanıyorum Başbakan Tatar ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ankara’dan kendilerini arayıp “Ne diyorsun Kudret Hoca” diye sormasını bekliyordu.
Bu da olmadığı için “zamanlama ve usül olarak yanlış bir yol izlendi” diyerek durumu kurtarmaya, daha doğrusu dünkü açıklamalarını kıvırmaya çalıştı…
Hiç kıvırma Kudret Hoca…
3 yıla yakın bir süredir hükümetteki performansın ile battın. Son açıklamalarında daha da batıyorsun…
Sen değil miydin kahve bile içmem dediğin UBP ile görüşmeyi dahi reddedip dörtlü koalisyonu kurduran…
Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken bir hevesle dörtlü hükümeti bozup kahve içmeye koştuğun UBP ile yeni hükümette de siyasi hırslarının kurbanı oldun.
Dörtlü koalisyon döneminde Dışişleri Bakanı olarak ağzına bile alman yasaklanan Kıbrıs meselesiyle ilgili konuştuğunda bu sözleri “HP Genel Başkanı olarak söylüyorum” dediğin günleri unutmadık Sayın Özersay…
UBP-HP hükümetinde hem konuştun, hem de istediğin gibi at oynattın. İşi öyle boyutlara vardırdın ki UBP’yi bile dizayn etmeye kalktın.
Hakkını vermek gerek. Üzerine onca kafa yorduğu Kapalı Maraş’ın açılmasıyla ilgili bile sırf “Başbakan Tatar’a yarar” diye muhalif cephede yer aldın.
Yakışmadı Kudret Hoca…
Bu devletin verdiği 175 vatandaşlığı, devlette devamlılığı hiçe sayarak iptal ettin.
İmar planından rant çevrelerinin oyuncağı olan anlayışa gözlerini kapadın...
Başbakan’ı aldatarak korsan emirname çıkaran İçişleri Bakanı’na bile ses çıkaramadın…
Tüm bunların ötesinde Bakanlar Kurulu’na Safa Grup’la ilgili gelen ticari izinlerde her türlü hak ve hukuku açıkça çiğnedin… “Yasal da olsa Safa Grup’un hiçbir iznini imzalamam” dedin…
Kısacak oturduğun koltuğu babanızın malı gibi kullanmaktan bir an olsun bile geri durmadın…
Artık yeter… Maskeniz düştü…
“Bu onun işi” diye çıktığın afişlerde halk senin ne iş yaptığını çok iyi gördü. Pazar günü de sandığa öyle gidecek…
Hiç hayale kapılma. Senin için seçim 11 Ekim akşamı bitecek.
18 Ekim ise rüyalarını bile süsleyemeyecek...