Adamızdaki “eğitim” zorda

Senelerce formal eğitim mi informal eğitim mi yapılmalı? diye düşünürken bugünlerde adamızda eğitim yapılıp yapılamayacağına dair kafamdaki sorularla baş başayım.

Senelerce formal eğitim mi informal eğitim mi yapılmalı? diye düşünürken bugünlerde adamızda eğitim yapılıp yapılamayacağına dair kafamdaki sorularla baş başayım. Evet, adamızda bu dönemde eğitim yapılabiliyor mu? Bu şartlara uygun nasıl eğitim verebileceğini bilen eğitmen var mı? Eğitmenler, bu konuda ne kadar ve nasıl eğitildiler ya da eğitildiler mi? Bu durum karşısında sadece eğitimciler değil; ada olarak şaşırmış ve de ne yapacağımızı bilmez bir halde miyiz? Eğer öyleysek; sizce bu halimiz çok uzun sürmedi mi? En önemlisi, bizi yönetmeye çalışanlar, nasıl bir tutum içerisinde? “Eğitim, önceden belirlenmiş amaçlar doğrultusunda insanların düşüncelerinde, tutum ve davranışlarında, yaşamlarında belirli iyileştirme ve geliştirmeler sağlamaya yarayan sistematik bir süreçtir.” (1 ) Formal eğitim ve informal eğitim olarak iki çeşittir. Formal eğitim, okullarda ya da benzeri kurumlarda bir plan ya da program doğrultusunda yapılan eğitim; informal eğitimse, belirlenen bir plan program olmadan yaşam içinde kendiliğinden gerçekleşmekte. Eğitim, yaşam içinde kendiliğinden oluşur. Bu kendilik, eğitimcilere ihtiyaç duymaz, sonucunda değerlendirme gerektirmez ve diploma kazandırmaz.

ÇOCUKLUKTAN OKULLARDAYIM

Yirmi senedir; hatta bir öğretmen kızı olarak küçüklüğümden beri okullardayım. Çocukluğumda arkadaşlarım oyunlar oynarken bense; babamla onun okulundaki işlerin yapıldığının kontrol edilmesine tanık olurdum. Her zaman okula taşınırdım. Öğrenme merakım, her daim peşimdeydi. Zil çaldığında herkes, evine gidip yemeğini yiyip dinlenirken bizse; eve çoğu zaman geç giderdik. Okuldan son ayrılan, biz olurduk. Çünkü, babamın okulda muavinlik görevleri, öğretmen ya da öğrenci problemleri ve o bitmek bilmeyen iş aşkı vardı.

İNANDIĞIM EĞİTİM

Tüm bunlara rağmen, çocukluğumdan bu yana informal eğitimi savunan, bu eğitim tarzına inanan; hatta çok özel tanıdıklarıma, özel paylaşımlarda bulunduğum ailelerle de bu düşüncemi paylaşıyorum. Bir öğrenci, öğrenmeye öğretmenin de yardımıyla başlamalı. Fakat, tüm iş öğrencide bitiyor. Öğrenci, okuldan sonra kendi çalışmalarını yapmalı, kitap okumalı, o gün işlediği konularla ilgili videolar izlemeli, soru çözmeli, anlamadığı noktaları bir yere not dip öğretmenlerine sormalı. Çalışma, anne ya da baba zoruyla değil de öğrencinin isteğiyle olmalı. Sadece sorulara cevap veren değil; soru çoğu zaman soru da sorabilen olmalı. Kısacası öğrenci, büyük adam gibi davranmalı. Amacını belirlemeli ve bu amaç doğrultusunda çalışmalarını sürdürmeli. Tabii ki yaşamın sadece çalışmaktan ibaret olmadığını bilerek yaşamını bu düşünceye uygun olarak planlamalı.

DÜNYADAKİ DURUM

Dünyamız, sarsılıyor. Her alanda olduğu gibi eğitim alanında da bu sarsıntılar fazlalaşarak devam etmekte. Dünyanın birçok yerinde eğitime devam edilmeye çalışılsa da kaybedişlerin çok olduğu ortada. Peki, adamızda? Özel okullar maddi getiri de düşünülerek ayakta kalmaya çalışıyorken; devlet okullarımızdaysa eğitimin yüz yüze yapılamadığı zamanlarda online eğitimin getirdiği tüm sıkıntıları yaşıyor. Öğretmen ve öğrenci bıkmış durumda. Şu ana kadar konular tamamlanmış olsa bile, öğretmende ve öğrencideki birtakım eksiklikler, çekinceler hissedilebiliyor. Öğrencide bir önceki senenin bu seneye taşıması gereken olgunluğu göremiyorum. Yirmi senedir öğrencilerin içindeyim ve gözlemlerimden yola çıkarak öğrencinin dolu dolu geçireceği bir senenin kendisini bir sonraki seneye hazır hale getirdiğini rahatlıkla söyleyebilirim.

EĞİTİM ÇÖKÜYOR

Tüm dünyada farklı denemelere rağmen, eğitim çöküyor. Eğitimin bu durumda olması, insanlığın cahilliğe doğru adımlar atmasına neden olmakta. Cahil insan, her şeye inanır. Merak etmez, irdelemez, kendini bilmeye çalışmaz, kararlarını kendi vermez. Belki de düşünülen “yeni dünya” kavramı bize bunları sunuyor. Bence, eğitimin kesintiye uğradığı zamanlarda öğrencilerimiz, eğitimlerine evlerinden devam etmeliler. Ailelerinden, öğretmenlerinden, arkadaşlarından yardım almalılar. Kendi kendilerine çalışmayı öğrenmeliler. Formal eğitim tabii ki çok değerli ve de vazgeçilemez; fakat gerekli durumlarda informal eğitimi de dikkate almalıyız. İstenen noktaya bu şekilde de gelebileceğimizi bilmeliyiz. Bunun örneklerinden biri de kendimim. Örnekleri çoğaltmak, sizin elinizde. Bu dönemde, hepimiz için psikolojik ve fiziksel olarak sağlıklı kalmayı diliyorum.

Kaynak:
1. Prof. Dr. Barutçugil, İsmet, Eğiticinin Eğitimi, Kariyer Yayınları, İstanbul, 2000.


Bu haber 3437 defa okunmuştur

:

:

:

: