Rehavetin sonu işte bu

Korona virüsünün dünyaya yayılmasının üzerinden bir seneye yakın bir süre geçti. İlk kapanma ile birlikte kazasız belasız bir dönemi atlattık.

Korona virüsünün dünyaya yayılmasının üzerinden bir seneye yakın bir süre geçti. İlk kapanma ile birlikte kazasız belasız bir dönemi atlattık.
Dünya bize gıpta etti. Bunun nedeni de herkesin kurallara uyarak kendisini koruması idi.
Toplu ulaşımın gelişmemesi de bunda büyük pay sahibidir. Herkes kendi vasıtası ile gidiş geliş yaptığı için hastalığa bulaşmada ari oldu.
Ekonomi dedik. Onu kurtarmak için kapı ve pencereleri gındırıklamak şöyle dursun, ardına kadar açtık.
Neye güvenerek bunu yaptık ?
Maske, Sosyal mesafe ve temizliğe. Çünkü bu üç unsur, bulaşın önüne geçebilir diye tıp otoritelerinin önerdikleri çareler.
Hep bunlara güvendik.
Bir de bunları uygulayacak olan insanlarımıza.
Pek ala bu konuda güven duyduğumuz insanlarımız. Bu güveni verebildiler mi ?
Nerede ise nüfusumuzun yarıdan fazlası öyle rehavete girdi ki her kes kendi havasında.
İdare, geç de olsa bunun farkına vararak. Bunlara uymayanlara karşı, yasal tadilatlar ve yaptırıcı müeyyideler ihdas eden Hukuk normları yaptılar.
Bunlar yeterli oldu mu ?
Olsalardı, bu noktaya gelir miydik ?
Caydırıcı hukuk kuralları, içerik olarak belki yeterli. Fakat bunların uygulanıp uygulanmadığına dair, ciddi denetim mekanizmaları oluşturuldu mu ?
Buna evet demek mümkün mü ?
İlgili kuralların uygulanıp uygulanmadığını denetleyecek kadroların teşekkülü hiçbir zaman oluşturulmadı.
İş, ilçe Emniyet Kurullarına ve Belediyelere yüklenmeye çalışıldı.
İlçe Emniyet Kurullarının yönetim olarak varlığı yadsınamaz. Fakat altı boş. Sahaya inecek takımlardan mahrum.
Denetimsizlik, Okyanusta akıntıya kapılmış gemi gibi.
Rüzgarın seyrine göre yol alır.
Pandemide de geldiğimiz nokta bu olsa gerek.
Şimdi virüse bulaşanları bıraktık. Temaslılarının peşine düştük.
Neden mi ?
Ciddi bir denetim mekanizmasının olmamasından dolayı.
İşi, yurttaşın ihtiyari isteğine bıraktık.
Müeyyide gerektirecek kurallar var. Uygulayan yok.
Buna müeyyide uygulayacak makam, hiç yok.
Sadece sokağa çıkma yasağı ile ilgili, tutuklananlar oldu. İlerleyen zaman diliminde bunlara yapılan uygulamaların da neler olduğunu göreceğiz.
Bulaşın yayılmasının en büyük nedenlerinden biri yüz yüze temas. Bunun önüne geçilmesi için bulunan çare, maske.
Nüfusun, Allah aşkına kaçta kaçı maske takıyor ?
Bunu her gün yaşayıp görüyoruz.
Pek ala, maske takmamaktan, acaba kaç yurttaş yasal takibata uğradı ?
Şimdiye kadar ne duydum, ne gördüm. Ne de bir yerde okudum.
Sadece, sokağa çıkanların haberlerini okuyoruz.
Üst Komite ve Bakanlar Kurulu kararları ile bir dizi tedbirler dün akşam yürürlüğe girdi.
Girne 15, Lefkoşa 7 gün kapanıyor.
Zaruri ihtiyaç maddeleri için kısmi sokağa çıkma yasağı da alınan önlemler arasında.
Amaç, temaslıların başkaları ile temaslarını önlemek.
Bu da suyun akışına bırakıldı.
Temaslı pozitif ise gideceği yol, yeni Pandemi Hastanesi.
Aşının bir nevi umut olarak boy gösterdiği bu günlerde. Bulaşın yayılması umutsuzlukları daha da arttırdı.
Ölüm olayları, 40 yaşa kadar indi.
Gerekçe, temaslı olduklarını sakladılar veya ciddiye almadılar.
Bu iş bir hayli uzayacağa benziyor.
İşi oluruna bırakmak olmaz.
İlerisi için ivedi olarak oturulup, planlamalar yapılmalı.
İşi aşılara yüklemeyelim. Bu yükü aşılar kaldıramaz. Daha güvenilirlikleri tescil bile edilmedi. Aşı yapılanlar kobay gibi kullanılıyor. Aşı olanların bulaşmayacakları garantisini hiçbir tıp otoritesi veremiyor. Aşılanan kişilerin de bulaşı yayacaklarına dair haberler çıkıyor.
Bunun sonucu alınıncaya kadar. Ülkemizde, gelecek için planlı ve programlı icraatlara başlayalım. Bunun başka izah tarzı yok.
Efendim, bugün Kıbrıs Türk Halkının, 63 yıl önce. Özgürlük, Bağımsızlık ve Egemenliği için İngiliz sömürge idaresine karşı vermiş olduğu 27 – 28 Ocak direnişinin yıl dönümüdür.
Kıbrıs’ta, bu hareketleri ile tarihin akışını değiştiren Şehitlerimizi. Rahmet, minnet ve saygı ile anıyor.
Işıklarının daim olmasını diliyorum.
Bu haber 6806 defa okunmuştur

:

:

:

: