Başbakan Ersan Saner, 1 Nisan tarihinden itibaren çift aşısını yaptıran herkesin adaya kabul edileceğini açıkladı.
Üstelik Başbakan’ın sözlerine bakarsak Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi de aynı görüşte. Tüm bu gelişmelerin ardından Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu ve Eğitim Bakanı Olgun Amcaoğlu da Ada TV’ye bağlanarak, 1 Nisan’la ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.
Ataoğlu turizmde, Amcaoğlu da eğitimde 1 Nisan’dan itibaren tam bir açılma öngörüyor. İddialı hedefler, ancak ulaşılamaz değil.
Aşılamada ülke içinde belli bir orana ulaşırsak, ülkeye gelenler de iki doz aşıyı yaptırırsa neden olmasın?
Yeter ki ülkeye girişlerle ilgili şartlar yeterince olgunlaşsın ve sürekli kurallarla ilgili değişime gidilmesin.
Daha doğrusu maç başladıktan sonra kurallarla oynanmasın.
Tüm bu açıklamalar yapılırken dün Tabipler Birliği’nden de anlaşılması güç bir açıklama geldi. Kıbrıs Türk Tabipler Birliği “2 doz aşı olmuş kişilere karantinasız giriş uygulanması bu aşamada uygun değildir” dedi. Bunun halk sağlığı açısından çok riskli bir adım olacağı ifade edildi.
Peki o halde ne yapacağız?
Biz bugüne kadar neyi bekledik? Aşıyı bekledik.
Aşı olduktan sonra neyi bekleyeceğiz? Bu hastalığını yeryüzünden silinmesini mi?
Çünkü belli ki bu pandemi daha uzun yıllar insanlığı meşgul edecek.
Biz de artık hayatımızı buna göre şekillendirmek zorunda değil miyiz?
Kısaca korkunun ecele faydası yok. Elbette sağlık her şeyin başı. Ve elbette aşılansak da tam bir koruma yok. Hastalığın bulaşma riski var.
Ancak bu korkunun hayatımızı esir almasına da izin vermemeliyiz.
Sokaktaki vatandaşın hükümetten beklentisi 1 Nisan kararlılığını devam ettirmesi ve alınabilecek tüm önlemlerle normal hayatın başlatılmasıdır.
Dünya aşılama olduktan sonra karantinasız girişleri başlatırken, biz bir de üstüne karantina uygulamak istiyoruz dersek, kimse bizim kapımızı aşındırmaya meraklı değildir.
Zaten dünyada sert bir rekabet ortamında mücadele eden yüksek öğretim ve turizm sektörü, bu kararı kaldıramaz.
Yok biz eğer inat edip yine de aşılama olmasına rağmen karantinayla girişi tercih edeceksek de kimse kusura bakmayacak. Herkesin pamuk elleri cebe gidecek.
Maaşlardan de kesilecek, varlık vergisi de gelecek. Başka çare yok.
Ne demişler, yok öyle hem ekmeğim bütün olsun hem de karnım doysun... Dost acı söyler. Bizden söylemesi…