Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi M. Ergün Olgun, “Kıbrıs’ta sürdürülebilir barış, istikrar ve iş birliği için iki taraf arasında eşit uluslararası statü ve meşruiyet şartları yaratılmalı” dedi. 5+BM gayriresmi toplantısının nisan ayının ikinci yarısında ve büyük olasılıkla Cenevre'de yapılmasının öngörüldüğünü de söyleyen Olgun, BM Genel Sekreteri Guterres'in yakın zamanda beş tarafa toplantı daveti yapacağını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi M. Ergün Olgun, “Kıbrıs’ta sürdürülebilir barış, istikrar ve iş birliği için iki taraf arasında eşit uluslararası statü ve meşruiyet şartları yaratılmalı” dedi. 5+BM gayriresmi toplantısının nisan ayının ikinci yarısında ve büyük olasılıkla Cenevre'de yapılmasının öngörüldüğünü de söyleyen Olgun, BM Genel Sekreteri Guterres'in yakın zamanda beş tarafa toplantı daveti yapacağını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Özel Temsilcisi M. Ergün Olgun, Kıbrıs’ta iki asırdır yaşananlara, son elli dört yıllık müzakere sürecine, Rum tarafının haksızca kullanmakta olduğu uluslararası statüye ve Doğu Akdeniz’de yaşanmakta olan istikrarsızlığın kök nedenlerine bakıldığında Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de barış, istikrar ve iş birliğinin iki taraf arasında statü eşitliğinin sağlanması ve egemen eşitliklerine saygı gösterilmesiyle mümkün olabileceğini söyledi.
Kıbrıs Türk tarafının resmi müzakerelerin başlatılabilmesi için ortak müzakere zemini bulunup bulunmadığının değerlendirileceği 5+BM gayrı resmi toplantısına bu vizyonla katılacağını yineleyen Olgun, BM ile sürekli yapmakta oldukları temaslarda bu toplantının nisan ayının ikinci yarısında ve büyük olasılıkla Cenevre'de yapılması öngörülmekte olduğunu söyledi.
Ergün Olgun, toplantının kesin tarih ve yerinin, BM Genel Sekreteri’nin yakın zamanda beş tarafa yapacağı toplantı davetinde yer alacağını da ifade etti.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Özel Temsilcisi M. Ergün Olgun tarafından yapılan yazılı açıklamada, 1960 ortaklık Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki ortaklık düzenlemelerinin ve Kıbrıs Türk halkına ayrılan hakların 1963 yılında Rum ortak tarafından gaspı ve buna bağlı olarak yüzde yüz Rumlardan oluşturulan rejimin ortaya çıkışının, 1960 Antlaşmaları ve Anayasasının açık ihlali olduğu ifade edildi.
Uluslararası camianın bu gaspa göz yummasının, bu uluslararası yasadışılığı meşrulaştırmadığı ve Kıbrıslı Türklerin meşru eşit hak ve statülerini ortadan kaldırmadığı vurgulanan açıklamada, “Nitekim ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarında tarafların ilişkisinin azınlık, çoğunluk ilişkisi olmadığı ve siyasi eşitlik zemininde olduğu kabul edilmektedir. Sorun, bu ilke ve gereklerinin uluslararası toplum tarafından pratikte gözetilmesiyle ilgilidir” ifadesine yer verildi.
“Rum ortağın ortaklığı işgali sonucunda Kıbrıs’ın iki asli halkını temsilen kendi kontrollerindeki topraklar üzerinde yasama, yürütme ve yargı organlarıyla egemenlik kullanan ve icraat yapan iki ayrı yönetim ortaya çıktığı” hatırlatılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Bu husus 30 Temmuz 1974 tarihinde üç garantör ülkenin Dışişleri Bakanları tarafından da teyit edilmiştir. İki halkı kısa zaman içinde toprağıyla, nüfusuyla ve etkin yönetimiyle demokratik iki Devlete taşıyan 57 yıllık bu gerçek ve bunun doğurduğu sonuçlar/uygulamalar hiçbir şekilde göz ardı edilemez. Kıbrıs’ın iki asli halkı, kendi geleceklerini ayrı ayrı tayin etme hakkına sahiptir. Bu hak bağımsızlık öncesi İngiliz Hükümeti tarafından 1956 ve 1958 yıllarında teyit edildiği gibi ortaklık Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşuna dair Antlaşmaların iki kurucu halkın temsilcileri tarafından imzalanmış olması gerçeğinde de görülebilmektedir. 1960 Ortaklık Anayasası’na göre iki tarafın temsilcileri eşit veto hakkına sahiptir. Keza, 2004 yılında Rum tarafınca reddedilip Kıbrıs Türk tarafınca onaylanan BM kapsamlı siyasi ortaklık çözüm planının eş zamanlı referandumlar aracılığıyla iki halkın onayına sunulmuş olması, bu gerçeğin diğer bir tezahürüdür. Özetle, Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs Rum tarafının sahip olduğu ve kullandığı bütün haklara sahiptir ve eşit siyasi statüdedir.”