TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Ankara’da mali protokolü Başbakan Saner ile imzalarken, bu yıl KKTC’ye 3 milyar 250 milyon liralık bir destek öngördüklerini açıkladı.
Başbakan Saner de teşekkür mukabilinde “Dünyadaki ülkelerin IMF’si vardır; bizim IMF’miz yok, ana vatanımız var” dedi.
Ve herkesin merakla beklediği aşı müjdesi de 20 bin doz olarak açıklandı. Önümüzdeki birkaç gün içinde gelecek bu aşıyla birlikte Türkiye’den gelen aşı miktarı 100 bir doza ulaşmış olacak.
Bu çok önemli bir rakamdır. Türkiye’de iki doz aşıyı tamamlayanların sayısının henüz 2 milyon olduğu gerçeğini de hesaba katarsak, 80 milyonluk Türkiye’nin nasıl bir fedakarlık yaptığını da ortaya koyarız.
İstatistik Kurumu verilerine göre nüfusu 300 bin civarında olan Kıbrıs’a 100 bin doz aşıyı ulaştıran Türkiye, 80 milyonluk koca coğrafyada henüz 2 milyon vatandaşının aşısını tamamlayabildi.
Demek ki ana vatan yine analığını gösterdi. Bizi kendisinden daha çok düşündü.
Güney’de de bugüne kadar 76 bin kişiye aşı yapıldığı belirtiliyor.
O yüzden Türkiye’nin gönderdiği 20 bin doz aşıya burun kıvırmak, en hafif tabiriyle kadir kıymet bilmemek demektir.
Dünyada aşı üzerinden de bir çok politik hesap dönüyor.
Örneğin Avrupa Birliği'nin, “AB‘den onaylı aşıları içeren aşı pasaportu” kararı gündemden düşmüyor.
AB'den onay almamış olan Çin aşısı, bu pasaportta yer almayacak ve bunu yaptırmış olanlar da, AB'ye giremeyecek.
Otel, tatil yerleri, restoranlar, yüzme havuzları, fitness stüdyoları, spor salonları, düğün salonları da Aşı Pasaportu şartına bağlandı.
Yunanistan ve Rum yönetimi korona yasaklarının kalkacağını bilerek Türkiye ve KKTC’ye karşı aşı pasaportunun bir an önce hayata geçmesini savunuyor.
Almanya Başbakanı Merkel, 'Çocukların aşı takvimi belli değil. İnsanlar çocuksuz mu tatile gidecek' diyerek bu kararı üç ay erteletti.
Bu durum Türkiye’ye zaman kazandırdı.
AB'nin aşı pasaportunda, “AB'den onay alan aşı bilgileri” yer alacak. Çin aşısı yaptıran Türklerin bu bilgileri buraya girmeyecek. Bu durumda Türkiye, AB ile olan özel ilişkisini kullanarak, AB Ortak Dijital Aşı Platformuna katılmak zorunda. Aksi halde, bu yaz Türkiye yine riskli ve “seyahat uyarısı” yapılan ülke olarak kalacak.
KKTC’nin durumu da Türkiye’den farklı olmayacak. O yüzden bir an önce içimizdeki tartışmaları bir kenara bırakıp, birkaç ay sonra aşıları tamamladıktan sonra turizmi nasıl açacağımızı şimdiden planlamalıyız.
Yunanistan ve Rum yöntemini aşı üzerinden başlattığı kavga, turizmin geleceği için çok önemli. Bir an önce biz de bu tartışmaya yoğunlaşmalıyız. Aksi halde açılım hayal olur. Bizden söylemesi…