Yaşadığımız yerlerdeki kütüphanelerimizi ne sıklıkla ziyaret ediyoruz? Günümüz kütüphanelerinin kültür yanında barındırdığı konforu kaç kişi solumakta?
Carlos Maria Dominguez’in de dediği gibi: “Kütüphane, zamana açılan kapıdır.” Yaşanmış zamanı anlamak istiyorsak; başvuracağımız ilk yer kütüphaneler olmalı. Pek tabii ki teknoloji çağında yaşarken bu da nerden çıktı diyebilirsiniz. Haklısınız da. Fakat, kütüphanelere girişte solunan o eski kitap kokuları, bambaşkadır. Eski derken anlatmaya çalıştığım, koca bir geçmişin öyküsünü barındırmak. Bu geçmiş, bir milletin yaşadıklarıdır. Şu anda da geleceğimizi oluşturduğumuza göre geçmişten günümüze gelen antik / modern tüm kütüphanelerimizi bütün gerçekliğiyle korumamız gerekiyor. Zaman zaman eskiyi üzerinde taşıyan; eski olduğu kadar da geleceğe ışık tutan kütüphanelerimizi ziyaret etmemiz, onlar olduğu sürece canlı bir kültüre sahip olduğumuzu benimsememiz gerekiyor. Bilmeliyiz ki kütüphaneler, insanlığın tek güvenilir ve kalıcı olan belleğidir. Çünkü, sözün karşısında yazının kalıcılığı, tartışmasız bir gerçek.
ÇOCUKLUĞUMDAKİ KÜTÜPHANE
Çocukluğum, Güzelyurt bölgesinde geçti. Kalkanlı köyünde yaşadığım halde; eğitim ve kültür odağım orasıydı. Orası okumayı öğrendikten sonra, hiçbir zaman unutmadığım ve daima bir kitap bahçesi olarak anımsayacağım yerdi. Eski yapısıyla, koyu kahverengi panjurlarıyla, küçük bir ön girişiyle ve de gülümseyen memurlarıyla aklımın hep bir köşesinde duruyor. Köyde büyümenin verdiği bir duyguyla bilgi açlığımı bu kütüphane karşılıyordu. Ödevlerimi, okumalarımı, o çok sevdiğim, bitmesini hiç istemediğim romanları, öyküleri orada buluyordum. O kütüphane sayesinde çocuk yaşta ödünç almanın ve belirlenen tarihte aldığın neyse onu geri vermeyi, oradan ödünç olarak aldığım kitaplar sayesinde öğrendim. Güzelyurt Kütüphanesi, bir de bana ortaokul dönemimdeki Türkçe Öğretmenim Sayın Safiye Öneren’i anımsatıyor. Ruhu şad olsun. Her yer, hepimize birilerini, bir şeyleri hatırlatıyor. Öğretmenimiz, rutin olarak her ay bizden kitap okumamızı ve bu kitapların özetlerini çıkarıp ona teslim etmemizi istiyordu. Başlarda bu ödev, bize çok zor geliyordu. Fakat, sonraları, kütüphaneye daha çok uğramak, kitap kokularını duyumsamak, kültürün içinde olmak ve gün geçtikçe sözcük dağarcığı açısından serpilmek, bilinmeyen belki de hiç gidemeyeceğimiz diyarlara gitmek, kitap okurken kendimizle zaman geçirmek, kendimize ayırdığımız zaman ve yerin bizler için ne kadar kutsal olduğunu anlamak, zamanın ve kitap cümlelerinin geliştirmiş olduğu konuşmalara şahit olmak, dünyanın en büyük hazinelerindendi.
GİRNE HALK KÜTÜPHANESİ
Büyüdükçe, yer değiştirdikçe de okul ve kütüphanelerimiz değişiyordu. Hala da öyle. Şimdi yaşadığım Girne bölgesindeki Girne Halk Kütüphanesi’nden ödünç kitaplar alıyorum. Çocukluğumda olduğu gibi şimdi de gelişmeye, değişmeye, halen gidemediğim, göremediğim yerleri; tanıyamadığım insanları kitapların içerisinde bulup da görmeye, tanışmaya çalışıyorum. Kıbrıs’ta ya da başka ülkelerde birkaç günlüğüne bile olsa gittiğim yerlerdeki kütüphaneleri ziyaret etmeye gayret gösteriyorum. Çünkü, biliyorum ki en büyük şanslarımızdan biri, kütüphanelerimizdir. Bilinçli bir şekilde kütüphaneleri kullanmalı; böylece onların değerini iki katına çıkarmalıyız. “ 57. Kütüphane Haftası ” kutlu olsun.