Dünyanın gözü önünde, geçmişinde soykırım acısı olan bir halkın hükümeti, başka bir halka adeta soykırım yapıyor.
İsrail, Gazze'ye yönelik saldırılarına dün de devam etti.58'i çocuk, 34'ü kadın 192 Filistinli katledildi. Yaralı sayısı 1235'e çıktı.
Filistin Sağlık Bakanlığı yetkilileri, artık morglarda yer kalmadığını açıkladı. AB Dışişleri Bakanları Filistin-İsrail gerginliğini' görüşmek üzere toplanma kararı aldı.
Yarın yapılacak toplantıda muhtemelen yine bolca büyük laflar ve kınama metinleri çıkacak sadece. Ancak ölümler yine devam edecek.
Dün BM Güvenlik Konseyi'ne hitap eden Genel Sekreter Guterres, İsrail ve Filistin'e 'anlamsız kan dökme, terör ve yıkıma' derhal son verme ve iki devletli çözüm için müzakerelere dönme çağrısı yaptı.
'İki devletli çözüm için müzakere çağrısı' bize pek tanıdık geldi.
Bizde de zaman zaman 'Adada Türk askerine ihtiyaç yok, çağdışı kalmış garantörlüğe ihtiyaç yok' söylemiyle aynı çağrılar yapılıyor.
Ancak bugün Filistin halkının maruz kaldığı soykırım girişimi, bize bir gerçeği daha gösterdi. Rüyadan uyanmamız için biri bizi çimdiklemeliydi.
Filistin halkının uğradığı zulüm, Kıbrıs Türk halkının da ayaklarının yere daha sağlam basması için bir vesile olmalıdır.
Cumhurbaşkanı Tatar, Gazze'de yaşanan vahşet, terör ve soykırıma dünyanın seyirci kalmasının, bize bir kez daha Kıbrıs'ta ana vatan Türkiye'nin etkin ve fiili garantörlüğü ile Türk askerinin varlığının ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini söyledi.
Tatar, Filistin'de yaşanan ibretlik hadiseleri değerlendirirken şunları söyledi:
'Kıbrıs’ta geçmişte yaşananları ve Gazze'de yaşanmakta olanları dikkate aldığımızda Türkiye'nin garantörlüğü ile Türk askerinden vazgeçmemiz mümkün değildir. Rum-Yunan ikilisi ile BM ve AB'nin 'Türkiye'nin garantörlüğü kaldırılsın, Türk askeri Kıbrıs'tan uzaklaştırılsın, Kıbrıs'ta güvenliği AB sağlasın.’ taleplerinin nedeni de şimdi daha iyi anlaşılmaktadır. Ama dünya şunu bilmelidir ki Türkiye’nin garantörlüğü kaldırılmayacak, Türk askeri Kıbrıs'tan çekilmeyecek ve KKTC Gazze olmayacaktır.'
Tatar'ın söylemleri şöyle dursun, ancak ne yazık ki Ulu Önder Mustafa Kemal'in de dediği gibi bazen ülkedeki güç sahipleri, 'gaflet, dalalet hatta hıyanet içinde' bulunabiliyor. O zaman da gerçekleri yılmadan, bıkmadan, durmadan söylemek, bu uğurda mücadele etmek gerekiyor.w