Günaydınlar!

Güzel bir gün olsun hepimiz için...

Güzel bir gün olsun hepimiz için...
Baksana bir gün daha armağan almışız hayattan...

Kimseyi kırmadan, kırılmadan yaşamalı saatleri..

İnsanoğlu çok ilginç değil mi?
Acıyı bilmezse değerini anlamıyor tatlının...
Kaybetmedikçe de varlığın değerini...

SEVGİNİN
GÜZELLİĞİN
Birlikte olmanın, paylaşmanın keyfini farkedemiyor.

Siz siz olun FARKINDA OLUN...
Güzel bir gün diliyorum hepimize..

SEVDA MASALI

Bir sevda masalıdır şarkılar
İnce, titrek, hüzünlü...
Gözlerinde menekşeler açardı
Dinlerken...
Kirpiklerinde
İnci dizisi şebnemler...

Bir sevda masalı istesem sizden
Hüzzamdan nihavende
Bakışmalardan öteye gidememiş
Nakış nakış zamana işlenmiş
Leyla ile Mecnun mu olurdu? ...

Eskiden masallarda
Bir bakış bir bakışa
Şöyle bir dokunsa
Yüreklerden
Derin bir ' Ah! ' koparmış
Hüzzamla başlayan öykü
Suz-i dile uzanır
Arabanla bitermiş...

Ömrümüz de
Bir sevda masalıdır işte
Bir ömür beklenenler
Beklenip de asla gelmeyenler...

Ayşe TURAL

SEVGİ DİLİMİZ...

Sevgi, içimizi ısıtan bir sözcük...

Ben her sözcüğün, kendine uygun anlamaları çağrıştırdığına inanırım.

Gözlerinizi kapatıp onu iyice düşünürseniz, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız...

İnsan ilişkilerinde temel olan SEVGİdir. Yaşamı daha anlamlı kılan, bize insanlığımızı hatırlatan duygu yumağı...

O varsa, gününüz aydınlık; o varsa, içiniz sıcacıktır...

SEN

sen
bir buğusun
az sonra uçup gidiverecek...

bir şarkısın
anılarda kalmış,
sanki biraz hüzünlü...

bir sonbahar yaprağı kadar da
gözyaşı dolu...

Ayşe TURAL

ZAMAN

Gün inerken tepelerden, ZAMAN nazlı bir gelin gibi, tülünü örter yüzüne...
eteğini sürüyerek denize yürür...

Ayakları suya değer...
Dudakları dokunur hafifçe...
Geçmiş zamanların masalını dinler çakıl taşlarından, midye kabuklarından...

Gün bitiminde kavuşan sevgililer misali...
Bitmeyen bir özlemdir, mor akşamlarda...

YALNIZLIĞIMIN AYNASI
bir kuş
uçar uçar
sonra yorulur da
düşer yalnızlığımın aynasına

bütün bir sonbahar düşer
önce yüzüme
sonra kalbimin arkasına

nasıl da yalvarır
doğan güneş öncesi tan
suya,toprağa

bir gece
yıldızları güzel bulacaksın inadına
ve ben artık
buralarda olmayacağım

senin gözlerinin dallarında
taptaze çiçekler açacak ağlayacaksın...

Ayşe TURAL

AKŞAMIN OLDUĞU YERDE...

Hayır hayır şarkıyı söyleyecek değilim. İsterseniz siz de benim gibi içinizden söyleyebilirsiniz.

Aslında gün içinde, dilimize dolanan şarkılar vardır. Ya mırıldanırız ya da içimizden söyleriz. Farkına vardığımızda da elbette, ruh halimize göre olduğu hemencecik ortaya çıkar.

Özellikle bu aylarda ikindi sonralarına bayılırım.

Hafifçe serinleyen hava, güneşin yavaşça ağaçların tepelerine doğru yükselişi...

Uzayan gölgeler... Kuşların yavaş yavaş yuvalarına dönüşü...

Biraz hüzün düşürür içime... Buruk bir hüzün... Yaşanan ömrün damakta bıraktığı tuhaf bir tat...

Ortaya karışık duygular serer ya ; yine de asla o duygu denizine bırakmam kendimi... Kaybolmak istemem...

Telefonum çalar...
Neşeli bir sohbet başlar her telden..
Silkinirim, geçmiş zamanların hüznünü kapatırım usulca...

GAGAUZİYA

Bir ülkem daha var
Üç parça da olsa
Ana sütüm gibi temiz
Anadilimi kullanan...

Orda pırıl pırıl parlayan güneş
Isıtıyor yürekleri
Aydınlık alınlar
Sıcak tebessüm

Küçücük evler
Yemyeşil bahçeler
Zambak,leylak derken
Arılar bal topluyor akasyalardan...

Üzümün hası bağlarda
Şarap oluyor sofralarda
Yüzü gülüyor Gagauz kardeşimin
Dost eli omzumda...

Çooook uzak da olsan bana
Yüreğim kadar yakınsın
Toprağın toprağım gibi bereketli
Bayrağın bayrağıma eş...

Sen Gagauz kardeşim
Özgürlük içinde huzurlu
Yaşa sonsuza kadar
Barış içinde emi...

Ayşe TURAL

( 7 Mayıs 2018 / Gagauzya - Kazayak Köyü )

MERMER TEZGAH

Ne zaman aklımdan zor bir şeyler geçirsem, imkansızmış gibi görünen şeyler, hemen Ömer Seyfettin'in MERMER TEZGAH öyküsü aklıma gelir. Yine de denemekten vazgeçmem ama... 😃😃😃

Bir hatırlayalım isterseniz...
Marangoz tezgahları hep ağaçtan olur, bilirsiniz. Üzerinde kesici aletler, rende, keski, testere ve keser kullanıldığı için her tarafı çizik çizik bir tezgahtır...

Kendine güveni çok olan bir marangoz, Ali Usta, ne kadar dikkatli olduğunu göstermek için mermerden bir tezgah yapar ve bununla da övünür. On beş yıldır kullandığı tezgahında tek bir çizik bile yoktur.

Ta ki hikaye anlatıcısı Cabi Efendiye rastlayıncaya kadar...

Cabi Efendi, bu kendini beğenmiş ustaya haddini bildirmeye karar verir. Gider bir kuzu alır, kızarttırır, Ali Ustanın evine götürür. Ustanın karısına da bunu ustanın gönderdiğini söyler.

Usta eve gelince karısı ile bir güzel kavga eder. Sabaha kadar gözüne uyku girmez. Her zamanki gibi erkenden gelip dükkanı açar. Açar açmasına da daha ilk vuruşta mermer tezgahın köşesini uçurur.

Ne mi yapar, mermer yerine ağaçtan bir marangoz tezgahı kurar.

Elbette Cabi Efendi de bu kendini beğenmişin başına geleni saklandığı köşesinden kıs kıs gülerek seyreder.

Hatalarımızdan da ders almasını bilmek gerek...

O ZAMAN

ben küçüktüm o zaman
dünya daha da kocamandı sanki...

ormanda kaybolan küçük kız gibi
dağların bittiği yerde başlardı deniz...

yolların başladığı yerde
dururdu zaman...

akşamsefaları açardı
akşamüstleri...

katmerli karanfiller
kokardı yanık yanık...

bahçedeki ayva ağacı
uzayan gölgeleriyle ikindi vakti...

dile gelir,
konuşurdu nar çiçekleriyle...

Ayşe TURAL

ŞİİR

“ ipekten olur şiirin ipliği
kozalarda...
binbir emekte kelebek...
sözcüklerin altın kanadı
uçurmalı yüreği bulutlara...”

( Ayşe Tural, Yüreğin Çağırdı Beni, 2006, s.102 )

Şiir ve yaşam...
Bu ikisinin birbiriyle sıkı bir bağlantısı olduğuna yürekten inanıyorum. Yaşamın hepimiz için ne kadar değerli olduğunu biliyorum. Her anı her saniyesiyle hem de...

İşte bu yüzden tam da bu yüzden şiirsiz ya da sanatsız bir yaşam, bana tatsız tuzsuz geliyor...

Şiir, hayatın anlamlı bir parçası... Yaşadıklarımızdan yola çıkarak ürettiğimiz şey!

Duygularımız, düşüncelerimiz hatta hayatın ta kendisi ŞİİR...

SEVGİ gibi AŞK gibi şiir de yaşamımıza anlam katıyor; onu değerli kılıyor.

HAYAT, onunla güzelleşiyor.
ŞİİR, yaşamın müziği...
İster yazan ister okuyan olarak şiire yolculuklarınız hep sürsün, diyorum...

Bu haber 3297 defa okunmuştur

:

:

:

: