Düşen, sayfadan ucunu çıkaran, yapıştırıldığı yerden kaçan ama aynı sayfada kalan, bulunduğu sayfadan başka sayfalara gezintiye çıkan, albümden çıkıp başka yerlere (örneğin çantaya, kitaba, bilgisayar masasına) firar eden resimlerin önemli öyküleri olduğunu bildiğim için daha bir dikkatle inceliyorum onları.
Annemin albümünden ucunu çıkaran, bu resim benim sevgili fedakâr Keriman Teyzeme ait. Keriman Teyze, annemin halasının kızı. Şanslıyım, çünkü ben bu resimlere bakarken tesadüfen uğradı. Birlikte baktık. Anne albümüm anılarla dolu. Her anının öyküsü var üstelik.
En çok senin resmin var albümde Keriman Teyzeciğim. Ne güzel günler geçirmişsiniz annem ve teyzemlerle. Sen, annem, Fatma ve Sıdıka Teyzem bindallı giyip resim çektirmişsiniz? O gün nasıl gülüp eğlendiğinizi annem anlattığı için biliyorum. Yıl bin dokuz yüz elli bir. Sen resmin arkasına
Mavi deniz ıssız sema
Hatırlatsın beni sana
Bu küçücük hayalim
Hatıra olsun sana
diyerek bir mani yazmışsın. O sıralar pek çok resim arkasında böyle maniler var.
Bir resmin daha var Keriman Teyzeciğim, aynı maniyi yazmışsın resim arkasına ve yeğeniniz diye imzalamışsın arkasını. Çok sevdiğim bir resmin bu motosikletli olan. Yıl bin dokuz yüz elli iki. Edwards Film Co. Limasol yazdığına göre sen Kıbrıs’tasın. Martın yirmi üçü. Hava güneşli ve öğle üzeri. Arkada evler var. Yine çok şıksın, çok güzelsin.
Motosiklet sizin miydi teyzeciğim? diyorum, arkadaşının olduğunu söylüyorsun. O da orada mı kaldı, diyorum. Evet diyor, resimler gibi. Türkçede o kelimesi, hem insana hem eşyaya kullanılabiliyor. Başka sormuyorum, soramıyorum.
Bahriyeli yakışıklı bir adamlasın deniz kenarında, muhtemelen Mağusa Limanında. Soruyorum sana kim olduğunu, babam diyorsun. Çok mutlusunuz ikiniz de. Gururla ileriye bakmış gözleriniz. Türkiye’ye teyzeme göndermişsin bu resmi.
Annemin, Fatma, Sıdıka teyzelerimin, Recep Dayımın ve Muazzez Teyzemin, olduğu bir resim şimdi elimdeki. Hala çocukları ile amca çocukları kuzenler toplaşıp resim çektirmiş. Ankara’da çekilmiş olmalı bu resim. Arkasında herhangi bir yazı yok. Bir de annemle aynı yaşlarda kuzeninin senin iki yanında durdukları resmin var. Annem on üç on dört yaşlarında Sen annemden birkaç yaş daha büyüksün. Boynunda inci kolye, saçların yapılı ve yakanda çiçekle her zamanki gibi zarifsin. Sanıyorum birlikte bir düğüne gidilecek ve Kıbrıs’tasınız.
Bir resim daha, siyah beyaz değil, renkli. Benim albümümden bir resim bu sefer. Çocuklarım için anne albümü olacak resimlerden. Benim ayağım kırık, kanepede yatıyorum, sen Mağusa’dan Girne’ye gelmişsin. Arabanın bagajında getirdiğin, sevdiğim yemeklerle dolu tencereler masanın üzerinde. Geçmiş olsun diyorsun bana. Bir resim daha, bir pasta resmi. Büyük oğlumun eğitim için Ada’dan iki yıllığına ayrılacağı zamana ait bir resim bu. Sana vedalaşmaya gelen oğluma üzerinde kendi resmi olan pastayla sürpriz yapıyorsun.
Bu resimleri bana gönderir misin? Albümler önemli aileler için, diyorsun Mağusa’ya dönmek için kalkarken. Bende hiç resim yok, diye ekliyorsun. Sende neden hiç resim olmadığını da biliyorum. Albümlerinin nerede kaldığını da. Göç yaşayan bir coğrafyanın kaderi resimleri arkada bırakmak.