Hukuk mu ? Hangi hukuk ?

Dünya kurulalı beri aile düzenlerinde olsun, topluluk düzenlerinde olsun . Söz konusu düzenlerin düzgün bir şekilde devam etmeleri için ille de bazı kurallar konulmuş veya spontane olarak kendiliğinden oluşmuş.

Yerleşik düzene girildikten sonra da herkesin uyması gereken kurallar konuldu .
Dünya çağdaşlaşma yolunda ilerlerken , uyulması gereken kurallar da daha çağdaş hale getirildi .
İkinci dünya savaşından sonra , bu kuralların toplandığı bilim dalına HUKUK .
Tümüne birden ise HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ denildi .
Daha açıkçası , dünya düzeni hukuk çerçevesi içerisinde döndürülmeye çalışıldı .
Ülke içinde , Hukukun Üstünlüğü olarak .
Dünyada ise Uluslararası Hukuk olarak bu literatüre geçti .
Geçti geçmesine de , uygulamada herkes siniyi kendi önüne çekme yarışında .
Bunun dünyada çok örnekleri var .
Ayni vakaları , dünyanın değişik yerlerinde uluslararası hukuk adına . Bilhassa dünyada süper güç olarak kendilerini lanse eden ve hempaları olan ülkeler . Kendilerinin de imzası olan ve kabul edilen hukuku , bin bir dümenle lehlerine çevirmede büyük marifet göstermektedirler .
Değerli okurlar . Beni bilenler , Ankara Hukuk Fakültesi mezunu olduğumu bilmektedir . Bunu bilmeyenler için yazıyorum ki bilgileri olsun .
Mezun olduğum okulu makalemde niye yazdım sorusu gelebilir .
Soruyu soranlar haklıdırlar .
Aşağıda yazacaklarımla çok ilgili . Onun için yazdım .
Birçok dersin yanında okuduğumuz bir ders vardı . İsmi Türk Hukuk Tarihi idi .
Hocamız da Rahmetli Coşkun Üçok’du .
Bu soyadı size bir şeyler çağrıştırmış olabilir .
Coşkun Hocamızın eşi . O da öğretim görevlisi olan Prof . Bahriye Üçok’tu . Hani bombalı paketle canına kast edilen .
Coşkun Hocamızın , Türklerin tarih boyunca uyguladıkları hukuk sistemlerini anlattığı bir gün . Osmanlıda uygulanan ve günümüze kadar gelen bir hukuk sisteminden bahsederek , uygulamadan çeşitli örnekler verdi . Bu hukuk sistemi Vakıf Hukuku idi . Bunun ayrıntısına girmeyeceğim . Sayfalar kifayet etmez . Yalnız burada çok net bir ayrıntıyı belirtmem gerek ki yazıma devam edeyim .
Coşkun Hoca Vakıf Hukukunu anlatırken , buna en uygun bir hukukun daha olduğunu ve her ikisinin de uygulamada eşitliğinin altını çizmişti .
Bu hukuk da Kilise Hukuku idi .
Bunları tek ayıran özellik .
Birini Müslümanların , diğerini de Hristiyanların uyguladıkları hukuk sistemi olduğudur .
Ayıran özelliği yazdım . Bir de bu iki hukuk sisteminin uygulamada bütünsellik arz etmeleri var .
Nasıl bir bütünsellik ?
Her iki hukuk sisteminin de kurallarının sonsuz olduğu ve hiçbir hal ve karda delinemeyecek ve ortadan kaldırılamayacak olmalarıdır .
Şimdi gelelim Vakıf Hukukunun adadaki haline .
Adanın , Osmanlı tarafından İngiliz krallığına kiralandığında yapılan anlaşmada . Uygulanacak hukukun , Osmanlının uyguladığı hukuk olacağı konusu kayda geçirildi .
Osmanlının , Almanın yanında İngiliz’e karşı savaşa girmesi ve yenilmesi sonucunda . Adanın ilhak edilmesini , yenildiğini gerekçe göstererek ilhak eden İngiliz . Vakıf mallarını babasının malı gibi dağıtıp Rumların üzerine kaydetti .
Vakıf mallarının , vakıf idaresinden çıkarılarak Rumlara verilmesini, zaman açımı safsatasına dayanarak , haklı görenler de yok değil .
Bunlar ya bu hukuku bilmiyor . Ya da gaflet içerisindeler .
Vakıf Hukuku ebedidir . Yani dünya durdukça bu devam edecek . Bunu ortadan kaldırmak mümkün değil . Aslında hem kilise , hem de Vakıf Hukuku bir nevi Uluslararası Hukuk sistemleri olarak da dünya hukuk literatürüne girmişlerdir .
Hepimizin bildiği gibi gündem , Maraş’taki Vakıf Mallarının Rumlara nasıl verileceğinin , döndürülen dolapları karşısında , maalesef bigane bir durumda olduğumuzdur .
Değerli okurlar . Madalyonun ters tarafını çevirip , bir de bu bakışla olaya bakalım .
Maraş’taki vakıf mallarının kilise malı olduğunu ve vakıf mallarında uygulanan bu kepazeliğin kilise mallarında uygulanmış olduğunu farz edelim . Acaba dünyanın bakış açısı ne olurdu ?
Hemen söyleyeyim . Başımıza gök kubbeyi yıkarlardı .
İşte bu “yalancıların “ Uluslararası Hukuktan anladıkları .
TMK’nun ilk yapacağı uygulama . Vakıf mülklerinin vakfa iadesini sağlamak . Aksi TMK’ da İngiliz idaresinin düştüğü kasıtlı ve kötü niyetli uygulayıcı ve karar verici , durumuna düşer .
Muktesep hakkım olarak . Egemenliğimi kullanıyorsam . Benim devletimin mahkemelerinin , vakıflar ile ilgili verdiği kararlar doğrultusunda hareket edilmeli . Aksi, arkası çorap söküğü gibi gelir .
Bu haber 3732 defa okunmuştur

:

:

:

: