Saygı

Ceketinin kemerini çözmek isterken az evvel garson kızın koyduğu masadaki servise çarptı ve çatalı yere düşürdü.

Ceketinin kemerini çözmek isterken az evvel garson kızın koyduğu masadaki servise çarptı ve çatalı yere düşürdü. Kendince nazik biriydi bu sebeple lütfedip düşürdüğü eşyayı almak için yere eğildi. O an ağır çekimde aklından geçirdiğini okuyabildiğim; ben iyi bir insanım düşüncesiyle beraber yüzüne yansıyan ve tekrar lütfeden bir gülümsemeyle başını yukarı kaldırdı, ona yaklaşıp yardımcı olmak isteyen garson kıza:
-“ben hallettim canım” dedi.
(canım?)

Aynı saatte, aynı yerde, aynı kişi, aynı tür bir kazayla hemen girişteki masada oturan ve mekan sahibi olduğunu bildiği patronun kızına çarptı. Aklından geçirdiğini okuyabildiğim; ah ne kadar sakarım utangaçlığı ve üstünü başını düzeltip mahçup bir tebessümle, az önce çarptığı kıza dönüp;
-“özür dilerim hanımefendi” dedi.
(Hanımefendi?)

Bu iki olay arasında basit gibi görünen iki kelime ve ardına gizlenenler, bugünkü insanın saygı kavramını ortaya koyar nitelikte.


“İnsan neye saygı gösterir?”


Kendimizden maddi bir insiyatifle ele alıp bir basamak dahi aşağıda olduğunu düşündüğümüz kişiye -sözde samimiyet altında- “canım, tatlım, kardeşim, vb.” hitaplar yöneltme hangi türden bir yüksek benlik duygusunun dışa vurumudur?


Ya herkes hanımefendi, beyefendidir ya da herkes canımdır, cicimdir…


Bu böyle biline ki hayvanları ıslıkla çağırıp, aynı ıslıkla aslında alt metinde aşağıladığı garsonu çağıran adam, o ıslığa koşan köpekten hallicedir? Ben hiç garsonu ıslıkla çağırıp, mevkii ya da para sahibi birine de ıslıkla seslenen birine denk gelmedim. Öyleyse tam da anladığım üzere bu bir aşağılamadır.


Olayların ardına, söylenenlerin alt metnine merak duyan biri olarak değil, her insana saygı duyan biri olarak bunu düşünmeme gibi bir kabiliyet henüz geliştiremedim. Tekrar soruyorum: “İnsan neye saygı gösterir?” Artık kime demek yerine neye dememiz daha uygun düşeceği için bu tanımla ve bu soruyla hepimizi düşünmeye davet ediyorum.

:

:

:

: