Umut Filmi ve Sansür

Bin dokuz yüz yetmiş yılında çekilen Umut filminin senaristliği, yönetmenliği, yapımcılığı ve baş rol oyunculuğu Yılmaz Güney’e ait.

Bin dokuz yüz yetmiş yılında çekilen Umut filminin senaristliği, yönetmenliği, yapımcılığı ve baş rol oyunculuğu Yılmaz Güney’e ait. Asıl adı Yılmaz Hamitoğlu Pütün olan sanatçı bin dokuz yüz otuz yedi yılında yoksul bir Kürt ailenin çocuğu olarak Adana’da dünyaya geliyor. Çocukluğunda izlediği filmlerden etkileniyor, klasikleri okuyor, sinema tutkusunu dünya görüşüyle pekiştirerek kendini bu alanda yetiştirmeye başlıyor. Adana’da And Film ve Kemal Film işletmelerinde çalışarak Doruk ve Güney dergilerini yayımlıyor. Ailesini geçindirmek için çalışmak zorunda olması nedeniyle devam ettiği Hukuk Fakültesinden ayrılıyor. Bin dokuz yüz elli altı yılında İstanbul’a giderek Dar Film’de Atıf Yılmaz ile tanışıyor, sinema çalışmalarına oyunculuk, senaryo ve yönetmen yardımcılığı ile devam ediyor. İtalyan Yeni gerçekçiliğinden ve Fransız Yeni Dalga Akımı’ndan etkilenen yapımcı; Umut, Arkadaş, Sürü, Yol, Duvar gibi toplumsal gerçekçi filmlere imza atıyor. On iki Eylül döneminde Fransa’ya iltica eden Yılmaz Güney bin dokuz yüz seksen dört yılında Paris’te hayata gözlerini yumuyor.
Umut filminde iki bin on üç yılında yitirdiğimiz değerli sanatçı Tuncel Kurtiz de rol alıyor. Diğer oyuncular; Osman Alyanak, Enver Dönmez, Gülşen Alnıaçık, Kürşat Alnıaçık, Lütfü Engin. Filmin müzikleri ise Arif Erkin’e ait.
Film eski Adana’da geçiyor. Filmin senaryosu Güney’in gerçek hayat öyküsünden, babasından, ailesinden izler taşıyor. İki atı olan ve faytonculukla hayatını sürdürmeye çalışan Cabbar, motorlu araçlara karşın ekmeğini kazanma mücadelesi vermektedir. Zorlu geçim mücadelesinde öncelikle umudunu piyango biletlerinde arar. Bir arabanın çarpmasıyla atından olan beş çocuk babası adamın, diğer atına da borçlarına karşılık el konulunca arkadaşı Hasan’ın (Tuncel Kurtiz) sürekli bahsettiği defineyi bulmaktan başka umudu kalmaz.
Umut filmi politik Türk sinemasının ilk örneklerindendir. Film belediyenin temizlik aracının sokaktaki görüntüsü ile başlıyor. Temizlik aracı yolları suluyor, ancak herhangi bir temizleme veya süpürme söz konusu değil. O an için ortalık tozmaktan kurtuluyor, temiz gibi görünüyor, geçici çözüm bulunuyor. Ancak kirlilik devam ediyor. Bu sahneye sonraki günlerde tekrar yer veriliyor.
Film görselliği ile de tarihi bir rol oynuyor. Adana’daki Tren Garı ve sokaklar nostaljik öneme sahip. Uzak ve yakın çekimler Cabbar’ın ruh haliyle direkt ilişkili. Arka planda yüksek binaların olduğu bir sahnede ellerinde pankartlar olan arabacıların ekmek kazancı için direnişi tezat oluşturuyor.
Umut zamanının sansüre takılan filmlerinden. Bin dokuz yüz yetmiş yılının Eylül ayında, Film Kontrol Komisyonunca yasaklanan yapıt on maddelik bir gerekçe ile sansürleniyor.
Cabbar’ın eşi, annesi ve beş çocuğunu bu bakımsız, zayıf at ile çalışarak geçindirmesi gerçekdışı olarak nitelendiriliyor. Cabbar’ın atı ölünce kendisine tazminat ödenmiyor. Bu da zenginin suçuna takibat yapılmayacağı algısı yaratıyor. Atını kaybeden Cabbar’ın yardım için gittiği daha önce çalıştığı kişilerin lüks içindeki evleri ile zengin fakir uçurumu gözler önüne seriliyor. Soyacakları kişinin Amerikalı bir zenci olması manidar bulunuyor. Cabbar ve Hasan’ın “Zenginler mahallesine gidelim tabanca ile soygun yapalım, zenginler korkak olur, onları soyalım” cümlesi senaryoda olmadığı halde filmde yer aldığı gerekçesi ile itiraz görüyor. Sabah namazının güneş doğarken kılınması, filmdeki sahte din adamının izleyici tarafından gerçek din adamı gibi algılanabileceği endişesi gibi gerekçelerle filmin yurt dışına çıkarılmasına ve halka gösterimine karşı çıkılıyor (24.09.1970).

Ancak sansürlenmesinin üzerinden bir ay geçmeden film Danıştay kararı ile gösterime giriyor. Umut Filmi; 1970 yılında 2. Adana Altın Koza Film Yarışması’nda En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo, En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Görüntü (Kaya Ererez), Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini kazanıyor. Bir yıl sonra Cannes’ta gösterildiğinde ise Grenoble Film Şenliği’nde Seçiciler Kurulu Özel Ödülü’nü alıyor. Diğer yapıtlarıyla da pek çok ödül alan sanatçı 1982 yılı Cannes Film Festivali’nde Yol Filmi ile Altın Palmiye alarak Türk sinemasının sesini dünyaya duyuruyor.
Umut Filmi 2015 yılında 47. SİYAD Türk Sineması Ödülleri’nden Yüzyılın En İyi Türk Filmi Ödülü’nü kazanıyor.
Film, gözü kapatılan Cabbar’ın kendi etrafında dönmesiyle bitiyor. Bu sahnedeki göz bağı ve kısır döngü filmin en vurucu noktası.
Umut, tekrar tekrar izlenmesi gereken bir film.




Kaynaklar;
1. Beyaz Perdede Sansür Kuşağı. Selin Özdemir.
2. Yılmaz Güney Sinemasının İdeolojik ve Gerçekçi Sinema Dilinin Çözümlemesi. Fahrettin Varol. Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Sinema ve Televizyon Anabilim Dalı. 2016.
3. Umut Filmi. Yılmaz Güney. 1970
Bu haber 1735 defa okunmuştur

:

:

:

: