Dünyanın ihtiyacı

Bu sabah, “Dünyanın geleceğin liderlerine ihtiyacı var.” sözüyle uyandım. Sizce de bizim Dünyamız, liderlere mi ihtiyaçlı; yoksa idealist ve realist dengesinde kalabilen insana mı ihtiyaçlı?

Bu sabah, “Dünyanın geleceğin liderlerine ihtiyacı var.” sözüyle uyandım. Sizce de bizim Dünyamız, liderlere mi ihtiyaçlı; yoksa idealist ve realist dengesinde kalabilen insana mı ihtiyaçlı?
Bu sorunun yanıtı, pek de kolay olmasa gerek. Yanıt, geçmişteki düşünürlerde, derin felsefede, tarihteki örneklerde, yaşamda var olan dengede. Şu an, zihnimizde oluşan birtakım karışıklıklar için bu konunun daha açık bir duruma getirilmesi gerekir. Bunu yapabilmek için de bazı kavramlar, bazı örnekler üzerinde durmam gerektiğini düşünüyorum.
Lider, bir topluma veya organizasyona fayda sağlayan, değişimi yöneten, etrafındakileri ideale ve hedefe yönlendirebilen kişidir. Bu kişinin yaptığı iş de liderlik işidir. Lider olmak, sadece eğitim almak, en iyi okullarda okumak, yabancı bir üniversiteden mezun olmak, istediğini karşısındakine yaptırmak değil; eğitim almak ve bununla birlikte öncelikle, iyi insan olmanın vasıflarını üzerinde taşımak ve kendini tanımaktır. Kendini tanıyan kişi, kendini gerçekleştirmeye çalışırken kendi yakın ve uzak çevresinde ulaşabildiği kişilere de katkı sağlamaktadır.
DÜŞÜNCENİN EFENDİSİ SENSİN
Hint kökenli Kanada doğumlu kişisel gelişim ve liderlik uzmanı ve aynı zamanda yazar olan, kitapları Dünyada birçok dile çevrilmiş Robin Sharma, “Liderlik Bilgeliği” adlı kitabında liderlik için, kendi kendine yardım hareketinin öncüsü olarak bilinen bir İngiliz felsefi yazar James Allen’in sözüne yer vermiştir: “Bu çağda yenilenmiş ve ışığa çıkarılmış olan maneviyata ilişkin bütün güzel gerçeklerin arasında hiçbiri şunlardan daha sevindirici ve ilahi vaatlerle kendine güven açılarından daha verimli değildir. Düşüncenin efendisi sensin, karakterine biçim veren sensin, koşulları, çevreni ve kaderini yapılandıran ve şekillendiren sensin.” Bence bu sözdeki ‘düşüncenin efendisi sensin’ ifadesi üzerinde durulması gerekir.
İDEALİZM VE REALİZM İKİLİSİ
İdealizm, varlığın düşünceden bağımsız olarak var olduğunu kabul eden 'gerçekçilik', 'maddecilik' ve 'doğalcılık' felsefe anlayışlarının tam karşı kutbunda yer almakta. Felsefede İdealizm, dünyanın temellendirilmesinde en önemli görevin, bilince ya da maddi olmayan zihne yönelik bir gerçeklik kuramı geliştirmek olduğu düşüncesi üstüne kurulmuş. İdea, kısacası düşünce, en önemli kavramdır. Var olan her şeyi 'düşünce'ye bağlayıp her şeyi ondan türeten; düşünce dışında nesnel bir gerçekliğin var olmadığını, başka bir deyişle düşünceden bağımsız bir varlığın ya da maddi gerçekliğin bulunmadığını dile getiren felsefe akımına işaret eder. Realizm de akıldan bağımsız olarak dış bir dünyanın varlığı varsayımından hareket eder. Esas olan, maddenin gerçekliğine duyulan inançtır. Evren, gerçek ve somut olan şeydir.
DÜNYANIN LİDERLERİ
Dünyamızın şimdide kendini tanıyabilen, kendini şimdi, şu an gerçekleştirmiş; tüm düşünce kalıplarını geleceğe taşıyabilen lider vasıflarına uygun, gerçek ve saf, karşılık beklemeden yaşanabilen sevgiyi her şeyden üstün tutan liderlere ihtiyacı var. İdealist ve realist olmayı bilen ve bu dengede varlığını koruyabilen insanlara olan inancımızı yitirmeyelim. İnsanlığın her döneminde kime, neye ihtiyaç duymuşsa; evren, o ihtiyacın karşılığını ayaklarımızın altına sermiştir.

https://dergipark.org.tr
https://www.felsefe.gen.tr
https://tr.wikipedia.org

Bu haber 1893 defa okunmuştur

:

:

:

: