Netflix’ de geçtiğimiz hafta gösterime giren Böyle Kaldık (Stuck Together) isimli film, 2021 Fransa yapımı. Dany Boon’un hem yönetip hem oynadığı filmin orjinal adı 8 Rue de L’Humanite. İnsanlık sokağı 8 numara.
Bin dokuz yüz altmış altı doğumlu Dany Boon, Cezayir kökenli bir aileden geliyor. Küçük rollerle başladığı kariyerini televizyon şovları komedyenlik ve tiyatroyla pekiştiren sanatçı Bienvenue Chez Les Ch’tis, Nothing to Declare, Supercondriaque, Raid Dingue, La Ch’tite famille yapıtlarında direktörlük yapıyor.
Böyle Kaldık filminin oyuncu kadrosunda Dany Boon’dan başka, Tom Lee, Liliane Rovère, Nawell Madani, Yvan Attal, Laurence Arné, François Damiens, Alison Wheeler, Elie Semoun gibi isimler yer alıyor.
Film iki bin on dokuz yılının son aylarında başlayıp günümüze kadar devam eden pandemiyi ironik bir bakış açısıyla anlatıyor. Paris’te bir apartmanda oturan ve başlangıçta birbiriyle pek de yakın ilişki içinde olmayan komşuların pandemi döneminde yaşadıkları, iki saat beş dakikalık filmin içeriğini oluşturuyor. Evde kalmanın ve sıkışmışlık duygusunun getirdiği gerginliğin ilişkilere yansıması, bireylerin iç çatışmaları korkuları, duyarsızlıkları, umarsızlıkları anlatılıyor.
Evden devam edilen işler, online görüşmeler ve dersler sırasında yeni teknolojiye adapte olmaya çalışan bireylerce yaşanan sözel-görsel kazalar filmin mizahi sahnelerini oluşturuyor.
Hastaneye yatan apartman görevlisi ve onun işlerine yardım etmek için görevi devralan eşi, kafe-bar sahibi kadın, aşırı temkinli adam, onun avukat olan eşi ve kızı apartmandaki kat sahibi ve egosu yüksek adam, onun evi terkeden eşi ve iki çocuğu, laboratuvarında deneysel çalışmalar yapan bir doktor, pandemi isimli şarkısını internette paylaşan hamile kadın ve onun sosyal medya fenomeni olmayı seven spor hocası eşi, kırsala kaçan o yüzden hiçbir sahnede görmediğimiz aile, sokağa çıkma yasağı olan saatlere uymadığı gerekçesiyle apartman sakinlerinin polise ihbar ettikleri gizemli ve yeni komşu bu apartmanın sekiz kapısını oluşturuyor.
Kapılarda bekleyen market torbaları, her yere sıkılan dezenfektanlar, maske bulamama korkusu, aşının test aşaması, PCR testleri, pandemi kurallarına uymayanlara verilen cezalar, dışarı çıkma bahanesi olabilmesi için kiraya verilen köpek, filmde mizahi bir altyapı oluştursa da geçtiğimiz günlerin gerçeklerini gözler önüne seriyor.
Stok sorunu yaşamamak için uygulanan kısıtlamalar televizyon ekranlarından izlenirken kapanmadan dolayı ekonomik sıkıntı yaşayan işyeri sahibinin pandemiyi fırsata çevirip elindeki içkileri dezenfektana dönüştürmesi ve yüksek fiyatla satması olayın farklı bir boyutunu anlatıyor.
Filmde pandemi sürecinde virüsle burun buruna çalışan ve canlarını hiçe sayarak mesleğini fedakârca sürdüren doktorların ve sağlıkçıların alkışlandığı sahneler de yer alıyor. Hayatını kaybeden sağlıkçıların yanı sıra, hastanelerde yer kalmadığını bildiren, sistemin zorlanmasını anlatan haberler televizyon ekranından izleniyor. Pandemi başlamasına rağmen bunun bir pandemi olduğunu ancak iki ay sonra ilan eden Dünya Sağlık Örgütü’nün bir başka hatası; maskenin gereksiz olduğuna ilişkin bildirisi de haberlerle gözler önüne seriliyor.
Film Paris sokaklarının görselleriyle ayrı bir güzellik oluşturuyor. Her zaman çılgın kalabalıkların sürüklendiği caddeler ve sokaklar izleyenleri hem bu güzelliklere hayran bırakıyor hem de insansız sokakların yabancılığıyla sarsıyor.
Kurguda hem oksimetre, ateşölçer, deniz gözlükleri, yüz siperleri, el dezenfektanları gibi malzemeleri kullanan aşırı temklinli komşular hem de nufus kontrolü ile ilgili covid komploları anlatan ve salgını umursamayan komşulara yer verilerek insanların pandemiye farklı bakış açıları ortaya seriliyor.
Yüze tüküren hasta(?) adam Martin, bize kovidli yolcu tarafından yüzüne tükürüldükten sonra hastalanıp hayatını kaybeden tren görevlisi kadını hatırlatıyor.
Yaralanan küçük kızın kovid kapmamak için hastaneye gitme korkusu bu süreçte pek çok insanın endişesine örnek teşkil ediyor. Yüzeysel ilişkiler içinde yaşayan apartman komşuları, acı bir haber sonucu pandemi zamanı ortak amaçta birleşen dünya ülkeleri gibi birbirine kenetleniyorlar.
Son sahnede evlerinde bunalan insanların özgürlük özlemiyle Paula’nın kuşları havaya uçuruluyor.
Filminin kapanışında geçen“Mağdur olan herkes için” cümlesi, sadece hayatını kaybedenleri değil, sağlığını yitirenleri, psikolojik olarak etkilenenleri, eğitimi aksayan çocuk ve gençleri, bu iş için çözüm üretmeye çalışırken kendi zarar gören bilim adamlarını, deney hayvanlarını, ekonomik olarak zarar gören çalışanları kapsıyor.
Pandemi sürerken böyle bir filmle insanları kendisiyle yüzleştirdiği için sağaltıcı ve sorgulayıcı yönü olan filmin “Hayatta kalmak önemli, insan kalmak daha da önemli” cümlesi altı çizilmesi gereken cümlelerinden.