Hayat pahalılığı deyip de geçmeyin!..

Hayat pahalılığı nedir? Kendimiz, çocuğumuz, eşimiz, dostumuz için bir şey alırken en pahalısını mı almaya çalışıyoruz; yoksa ucuzunu bulamıyoruz da mı pahalısını alıyoruz?

Hayat pahalılığı nedir? Kendimiz, çocuğumuz, eşimiz, dostumuz için bir şey alırken en pahalısını mı almaya çalışıyoruz; yoksa ucuzunu bulamıyoruz da mı pahalısını alıyoruz? Hayat pahalılığıyla ilgili neler bildiğimizi, aile içerisinde bu konunun ne ölçüde konuşulduğunu dilerseniz düşünelim. Son günlerde gittiğimiz marketlerde, dükkanlarda, restoranlarda…gördüğümüz yeni fiyatlar karşısında da düşünmeyi ihmal etmeyelim.
Hayat pahalılığı, yiyecek, içecek, giyecek vb. gibi geçim için gerekli olan şeylerin pahalı olması durumu. Tüm bunlardan alınan vergiler ve bunlara yapılan zamlar, toplum için hayat pahalılığını oluşturmaktadır. Kıbrıs’ta hayat pahalılığının ciddi anlamda ele alınması gerekmektedir. Kıbrıs ekonomisinin kalkınamamasının nedeni, yoksa ekonomimizin olmaması mı; ekonomimizin başka güçlere bağlı olması mı? Kıbrıs Türkleri nasıl ve neler yapmalı da kendi ayakları üzerinde durmalı?
ÇOCUKLARIMIZ VE PAHALILIK
Böyle durumlarda her ay elimize geçen maaşımız, küçülür de küçülür. Her aybaşı annemin, babamın aldığı maaşın kuş kadar kaldığını söylemesi şimdiki zamana hiç de yakın değil. Demek ki önceden de böyle sıkıntılar yaşanıyordu ve de bunların devam edeceğini de bilmeliyiz. Hadi biz, neler yaşadığımızı, bunlarla niçin karşı karşıya geldiğimizi, alınan vergilerin, yapılan tüm zamların bizleri daha iyiye götürmeyeceğini çok iyi biliyoruz. Peki ya, çocuklarımız, gençlerimiz? Onlar, yaşadıkları dönemi anlayabilecek durumda değiller. Anlasalar bile, onlar için istememek, arkadaşının satın aldığı ayakkabıyı kendi ayağında hayal etmemek, kantine gidildiğinde o gün burnuna sebzeli pizza kokusu gelmişse; bu kokuyu duyumsamamak olanaksız gibi. Onların gözlerinin içine baka baka paramızın olmadığını söyleyemeyiz. Kimse, yapamaz bunu. Her şeyi alıp da şımartmayalım diyoruz; fakat beğendiği bir nesneyi almamak, alamamak… Bizler, az çok bir şeylere sahip olduk ya da yaş aldığımız için genellikle alamadıklarımız, hep geçmişte kaldı. Belki, alamadıklarımıza için için üzülüyoruz; fakat şimdi yaptıklarımıza odaklanıp onları dert etmeme taraftarıyız.
NE YAPILMALIDIR?
Bu durumla ne zaman karşı karşıya gelsek; her zaman suçlusu iktidardaki parti ya da partiler oluyor. Aslında, hiç de öyle değil. Doğrusu, bu düşünce tarzını yıkmaktır. İktidara aday olacak muhalefet partileri de hayat pahalılığı konusunda gelişim ve değişim planları ortaya koymalıdırlar. Sadece, iktidar üzerinde baskı kurmak, ondan medet ummak doğru bir yol değildir. Fakat, yine de biliyoruz ki başa geçenler de paranın kontrolünü yapabilmelidirler. Paranın kontrolü yapılamazsa; siyaset de baltalanmış olur ve de siyaset kavramını kendi bünyesinde koruyamamış olur. Kıbrıs Türk toplumu halkı, vergi ve zamlardan oluşturulan bu tabloyu değerlendirmeli ve bu tablonun düzeltilmesi konusunda elinden geleni yapmalıdır. Kitle iletişim araçlarını kullanarak sesini ilgili makamlara duyurmalıdır. Halk, sonuç odaklı olan politikayı ve de politikacıyı sever. Paranın kontrolü iyi yapılamazsa, bu düzendeki politikacıların bir sonraki düzende olup olamayacakları, şimdiden belli.
Bu haber 1724 defa okunmuştur

:

:

:

: