IĞRIP-EROL TOY

Yazar Erol Toy bin dokuz yüz otuz altı yılında Manisa’da (Alaşehir) dünyaya geliyor.

Yazar Erol Toy bin dokuz yüz otuz altı yılında Manisa’da (Alaşehir) dünyaya geliyor. Çocuk yaşlarda çalışmaya başlayan yazar; fırıncı çıraklığı, sigortacılık, banka memurluğu, sendikacılık yaptıktan sonra yazı çalışmalarına yoğunlaşıyor. Yazım hayatına bin dokuz yüz elli iki yılında katıldığı yarışmada, röportajının üçüncülük almasıyla atılıyor. Cumhuriyet, Akşam May, Milliyet, Barış, Yeni Ortam dergi ve gazetelerinde inceleme, araştırma, fıkra ve makaleler yazıyor. Kendi çabalarıyla eski Türkçeyi ve Fransızcayı öğreniyor.
Yazko’nun çıkardığı Soyut Dergisi’nde yöneticilik yapıyor, Gölge Adam Dergisi’nde çalışıyor. Öykü, masal roman, oyun, inceleme-deneme, anı türünde eserleri olan yazar roman türüne yoğunlaşıyor ve Toprak Acıkınca, İmparator, Azap Ortakları, Acı Para, Gözbağı, Son Seçim, Doruktaki Öfke, Iğrıp, Kuzgunlar ve Leşler, Zor Oyunu, Son Çağrı, Avcı Kekliği, Yitik Ülkü I, Yitik Ülkü II, Arinna’nın Gölgesi, Yitik Ülkü III, Sır Küpü isimli romanları yazıyor. Pir Sultan Abdal isimli oyununu Fransızcaya çevrilirken çevirmen olan doktora öğrencisi Fransız eşi ile tanışıyor. Dergisinde yayımlanan işkence tutanağı on altı ay hapis yatmasına sebep oluyor ve metinlerinde tarihsel-toplumsal göndermelere yer verdiği için oyunları çok kez yasaklanıyor.
Anadolu Uygarlıklarını inceleyip Hititlerden başlayarak yazdığı romanları, yaşadığı günün tarihine kadar uzanıyor. Bu yönüyle halkın tarihçisi olarak adlandırabileceğimiz Erol Toy, Türk edebiyatının toplumcu gerçekçi yazarlarından. Belgelere dayanarak, incelemeler ve araştırmalar sonucu elde ettiklerini, gerçekçi bir anlatımla ve sade bir öz Türkçe ile okuyucusuna ulaştırmayı başarıyor.
Bin dokuz yüz yetmiş üç yılında basılıp çok yankı uyandıran eseri İmparator’un Vehbi Koç’un hayatı üzerine yazılmış olmasının sanılmasının ardından Erol Toy, Fehmi Çok isimli eser başkişisinin adı geçen iş adamını temsil etmediğini, Türkiye’nin tüm kapitalistlerinin bir sentezi olarak kurguladığını açıklıyor.
Yazar üç mart 2021 yılında seksen beş yaşında hayatını yitiriyor.
Iğrıp isimli yapıtın bitirilme tarihi otuz ekim bin dokuz yüz yetmiş altı. Yüz kırk dört sayfalık uzun öykü bin dokuz yüz yetmiş yedi yılında MAY yayınları tarafından basılıyor. Iğrıp sözcüğü TDK (Türk Dil Kurumu) sözlüğünde halk ağzında balık ağı anlamına geliyor. İkinci anlamı ise yalan düzen. Eser ismine uygun olarak kapitalizm ığrıbına düşmüş balıkçının çevresinde gelişiyor. Yazar bu eserinde anlatımını alışılmış tarzının aksine klasik yaklaşımdan uzaklaşarak, yer yer geri dönüşlerle, anlatıcı değiştirerek ve iç seslerle kuvvetlendiriliyor. Anlatıda satırlar arasında oğlunu ipten kurtarmaya çalışan babanın çaresizliği, küçük bir emekçinin ığrıp hayalleri ve kendisinin içinde bulunduğu ığrıp var.
Kurguda balıkçının çevresinde gelişen siyasal ve toplumsal olaylar yer alıyor. Balıkçı Osman; oğlunu hapisten, belki de ipten kurtarmaya çalışırken bozuk düzenin işleyişine vuracağı voli ile karşı koyabileceğini düşünüyor. Balıkçı balıklara ığrıp kurarken, kendisinin de bir ığrıpın içinde olduğunu anlıyor.
“Burda ne dolaplar döndü, daha neler dönecekse, dünyanın bir bölümünde de aynıları fırıldayıp durmakta. Güçlü olan hemen yoksulun gırtlağına çöküyor. Haksızlığını bildiğinden de doğrunun üstüne hörlüyor. Aldırma, doğru güçlüdür… Haksızın saldırısıyla yıkılıvermez. Bunu da bilirim bir iyice. Ama bizim kelek kafalarda yer tutuncaya, çok kurban verir” (s;85).
Balıkçı Osman uzun süredir voli vurmak için beklediği balık kümesini denizin üstünde sezinleyince;
“Hacı yolu gözler gibi yolunuzu gözlüyoruz. Uyku girmedi gözlerime. Gelmeyeceksiniz, bu yıl da bizi boşlayacaksınız diye yüreğim hopladı. Biliyorsunuz kuzularım yaşamım size bağlı…” Bu dünyanın böyle olduğunu benden iyi biliyorsunuzdur. Kiminin yaşaması, kiminin ölmesine bağlı. Kusura bakmayın doğanın yasası bu. Siz gelmezseniz, ben toplayamazsam, öldüm. Tersine sizin ölümünüz düşlerimi gerçekleştirdi, yaşamımı mutluluğa çevirdi ki anlatılamaz. Hem ne zaten. Biz olmasak başkası. Bıraksak sizi burdan. Boğaz aşağıya yüzlerce başkası var. Olmadı Ege ağzında daha da başkaları. Nasılsa yazgınız insan kursağına gitmek, Ya bizden alanların, ya başkalarından. Kursak olduktan sonra tümü bir diyeceksiniz. Sizin açınızdan öyle. Öyle ya, işte bunu bize anlatamazsınız. Hiç kimse anlatamamış…Anlamayız. İşimize gelmediğinden. Siz bilirsiniz ama kursağa gidensiniz eninde sonunda. Bir de ben bilirim bakın. Yazgımızın aynı yazılmasından”. (s;133)
“Bu balık milleti de alık arkadaş” dedi. “Onlar da bizim gibi. Bir türlü akıl yürütmüyorlar olup bitene. İşin kolayı kaçmaktır diyerek kendi kendilerini kandırıyorlar. İşte bu alıklığınızdan yararlanarak toplayacağım sizi. Dolduracağım ığrıpın buzlu ambarlarına”. (s;137).
Bu sistem eleştirisi öykü, umut aşılar bir şekilde bitiyor.

Bu haber 1012 defa okunmuştur

:

:

:

: