Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından duyurulan faiz indirimi kararı ile birlikte döviz kurları rekor üstüne rekor kırdı. 20 TL'yi aşan Sterlin, 21 TL sınırına dayandı. Dolar 15.7 TL, Euro 17.7’den işlem gördü.
İğneden ipliğe her şey zamlandı. Türkiye yurttaşını yaşanan hayat pahalılığına karşı korumak için asgari ücrette son 50 yılın en büyük artışını yaptı.
Asgari ücret yüzde 50.44 oranında zamla 2 bin 825 TL'den 4 bin 253 liraya çıktı.
Peki bizde durum ne?
Başbakan Faiz Sucuoğlu dün yaptığı basın toplantısında TL'nin yılbaşından bu yana dolar karşısında değer kaybının yüzde 91’i geçtiğine işaret etti. “Asgari ücret seçim öncesi belirlenecek” dedi.
Ancak TL’deki değer kaybı ve yaşanan hayat pahalılığı öyle bir noktaya geldi ki, hangi asgari ücret açıklanırsa açıklansın sorun giderilecek gibi durmuyor.
Akaryakıta gelen peş peşe zamlar toplu taşımacılığı bitme noktasına getirdi. Ülke genelinde pazartesi günü toplu taşımacılık duracak. Yapılan eylem nedeniyle insanlar işe dahi gidemeyecek.
Genç ve üniversite mezunu onlarca dün Kıbrıslı Türk, Güney’de iş imkanı için kuyruğa girdi.
Herkes aklını başına almalı.
Yaşanan tüm bu kriz ortamı ülkemiz için milli güvenlik sorunu haline gelmiştir.
Önce şunu belirtelim. Yaşanan döviz kriz derinleştikçe insanlar iş bulmak için Güney’e akar. Bu durumdan faydalanmak isteyen Rum Yönetimi de elbette Kıbrıs Türkü’nün Güney’deki istihdamını teşvik edecektir.
Peki durum bu hale gelince karnı Güney’de doyan insanlar, zamanla hangi ülkenin otoritesini kabul eder hale gelecektir?
“Egemen eşitlik temelinde iki ayrı devlet” olarak özetlenen yeni Kıbrıs politikasının böyle bir ortamda başarıya ulaşma imkanı var mıdır?
Bir başka önemli konu da ülkede işçi bulma noktasında sıkıntı yaşanacağı gerçeğidir. Diyelim ki iş gücünün büyük bölümü zaman içinde Güney’de iş buldu.
Özel sektörün belki de bir süre sonra burada işçi dahi bulamayacağı bir tabloyla karşı karşıya kalabilir.
Ülkeyi yönetenleri uyaralım. Bu krizin sonuçları çok farklı siyasi sonuçları olabilir. Bizden söylemesi…