Türkiye uzun bir zamandır verdiği ekonomik kurtuluş savaşında TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aldığı kararlarla bir muharebeyi daha kazandı.
23 lirayı aşan Sterlin, “TL’yi Koruma Kalkanı” adı verilen programla 17 liraya geriledi. 11 liraya kadar gerileyen dolar günü 12.9 liradan kapattı. Euro ise 14.4 TL’den işlem gördü.
Oysa 24 saat öncesinde bir dolar 18 liraya kadar tırmanmıştı.
Ekonomik Kurtuluş Savaşı’nda elbette düşmanın cephanesi bitmez. Ama Türkiye de kararlılıkla savaş meydanından kaçmayacağının işaretini verdi.
Türkiye’yi faiz sarmalına hapsetmek isteyenler dün bir kez daha yenildi.
Ancak bu savaş bitmedi, devam ediyor.
Gelinen noktada dövizdeki gerilemeye bağlı olarak Türkiye’de dün benzin fiyatlarına yapılacağı açıklanan zam durduruldu. Cuma günü yapılan zammın da geri alınması gündemde.
Peki biz ne yapıyoruz?
Başta marketlerdeki temel gıda ürünlerindeki raf fiyatları olmak üzere sterlin 23 lirayı geçerken yapılan zamlar, vicdan ölçüsünde yeniden değerlendirmeli ve geri alınmalıdır.
Bu yapılmazsa “Döviz çıkarken yükselen fiyatlar, inerken neden düşmüyor” sorusu havada kalır, vicdanlar yara alır.
Türkiye’nin verdiği bu ekonomik savaş ülkemizin bekası için de son derece önemlidir.
23 Ocak seçimlerine yaklaşırken her parti kendi ekonomik kurtuluş reçetesini ortaya atıyor. Ancak bu önerilerin ayakları yere basan sağlam öneriler olması son derece önemlidir.
Euro’ya geçme tartışması da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Devlet olarak Euro’ya geçmeyi konuşmak yerine TL’ye sahip çıkmak için anavatana destek vermeliyiz.
TL’ye sahip çıkmak nasıl olur?
Vatandaştan önce bu konuda devletin üzerine düşen görevler vardır.
TL kullanımının yaygınlaşması için Türkiye’nin izlediği politikalar, Ankara ile istişare edilerek burada da uygulanabilir.
Unutmayalım. Euro’ya geçince zengin olmayacağız. Şimdi en azında anavatanımızın para basan bir Merkez Bankası var.
Euro’ya geçince ne olacak? Türkiye’ye “Bize Euro karşılığı TL ver, maaşları ona göre vereceğiz” mi diyeceksiniz. Biraz insaf. Böyle politika olmaz. Bizden söylemesi…