Gücünü gösterirsen

Kuvvayı Milliye Misakı Milliyi çizdikten , 9 Eylül’le de süngünün ucu ile dünyaya kanıtladıktan sonra .

Kuvvayı Milliye Misakı Milliyi çizdikten , 9 Eylül’le de süngünün ucu ile dünyaya kanıtladıktan sonra . Bunun bir anlaşma ile dünyaya kabul edilmesi aşamasına gelinmişti . Bu da İsmet Paşanın dirayeti ile Lozan’da bütün dünyaya kabul ettirildi . Dünya bunu içine sindiremeyerek imzalayıp kabul etmişti . Etmesine etmişti de Türk Cumhuriyetine karşı tedbiri elden bırakmayarak , ileride Mısakı Milli sınırları dışına çıkar korkusu ve endişesi ile derhal tedbiri aldılar !
Neydi bu alınan tedbir ?
Türkiye’yi Nato şemsiyesi altına alarak , olası milli sınırlarının dışına çıkmasını NATO marifeti ile önlemek . NATO’nun bu sinsi planı , 1964 yılına kadar sürdü . Böyle bir plandan sadece NATO yetkilileri ve ABD haberdardı .
Türkiye’deki siyasi erk maalesef bu kumpastan habersiz , daha doğrusu böyle bir planın olacağını aklının ucundan geçirmedi . Müttefiklerine ve bilhassa ABD’ye duyulan güven sonsuz .
Kıbrıs’ta Rum ve Yunanlıların Nato ve ABD’nin de bilgisi dahilinde adanın Yunanistan’a bağlanması hareketinden sonra şapka düşer ve kel görünür .
Kel de ne kel ?
İnönü’nün adaya uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını kullanmak istemesi üzerine Nato ve ABD’nin rezil mektubu ile Türk Askerinin misakı milli sınırları dışına çıkması engellenir . Engel Nato ve ABD silahlarının kullanılamaması idi . Nato ve ABD birinci raundu kazanmış gibi oldu .
Jhonson mektubu ile Türkiye milli savunma sanayine , Atatürk dönemindeki gibi geri döner . Fakat çok zaman kaybedilmişti . Bunu telafi etmek lazımdı . Zamanla yarışılarak milli savunma sanayii dört nala çarklarını döndürmeye başladı .
Dünyadan değil de , kendi ittifakı olan Nato üyesi ülkelerden silah, araç , gereç ve teknoloji ambargosuna tabii tutuldu . Millileşme yolunda gayretler daha da arttı .
1974 Barış Harekatında Kıbrıs’a çıkan ordu , İzmir Ordusu . Tamamı sil baştan tırnağına kadar milli bir ordu olarak adaya ayak bastı .
Ambargolar artmaya devam etti . O oranda da milli savunma sanayii gelişmeye devam etti .
1974 ‘te milli misakın dışına çıkan Türkiye , milli ordusu ile ve milli silah sanayinin % 80 ‘i ile üç kıtada kendini göstermişti . Bu da milli ordunun güçlülüğü ile sağlanmıştır .
Artık gerek Kıbrıs konusunda , gerek doğu Akdeniz , Libya ve diğer alanlarda eskisi gibi Türkiye’ye baskı bir yana , tehdit dili de konuşulmuyor .
Çünkü dünyada sözünü geçirecek olan tek şey süngünün ucudur .
Türkiye bunu sağlamış ve dünyaya hem masada , hem de sahada kanıtlamıştır .
Nasıl mı ?
Türkiye’yi by-pass edip Doğu Akdeniz’deki gaz yataklarından faydalanıp , Avrupa’ya nakletmek için Kıbrıs Rum Kesimi , Yunanistan , Mısır ve İsrail arasında yapılan ve İsrail gazını Avrupa’ya götürecek olan East- Med gaz hattı projesinden desteğini çektiğine dair , Türkiye, Yunanistan ve İsrail’e birer mektup yollayarak . Söz konusu projeyi siyasi ve mali olarak desteklemeyeceğini bildirdi . Haber Yunan basınında bomba etkisi yarattı .
Yunan gazeteleri ABD’nin bu tutumuna ateş püskürerek . Kararı “Türkiye’nin bir zaferi “ olarak yorumladılar ve Türkiye’nin Mavi Vatan Doktrininin ABD tarafından kabul gördüğünü yazdılar .
Bu gelişme çok büyük sonuçları da beraberinde getirecektir .
AB bu projeye ABD ile birlikte destek vermişti . ABD’nin bu kararından sonra , AB’nin tavrı merakla beklenmektedir .
ABD bu kararı ile Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki hak iddialarını da çürütmektedir . Yunan kıta sağanlığının dış sınırlarını belirleyen Maniatis Yasası için de geçerli bir durum yaratmaktadır .
Türk dış politikası çok büyük bir zafer kazandı .
Bu da Mavi Vatandaki Donanma ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücü ile mümkün olmuştur .
Bu kararlılık gösterilmemiş ve her şey sineye çekilmiş olsa idi .
ABD bu kararı alır mıydı ?
Bunu sağlayan , haklılık , kararlılık ve muktedirliktir .
Bu haber 3172 defa okunmuştur

:

:

:

: