Tarihten alınacak ders!

63 yıl önce bugün tarihi bir gün yaşandı. 19 Şubat 1959’da Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulmasını öngören Londra Antlaşması imzalandı.

63 yıl önce bugün tarihi bir gün yaşandı. 19 Şubat 1959’da Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulmasını öngören Londra Antlaşması imzalandı.
Konferansa Türkiye, İngiltere, Yunanistan başbakanları ile Kıbrıs Türk ve Rum cemaatleri liderleri katılmıştı.
Başpiskopos Makarios Kıbrıs Cumhurbaşkanı, Dr. Fazıl Küçük de yardımcısı oldu.
İngiltere Kıbrıs'ın bağımsızlığını tanıdı.
Aslında başlangıçta her şey güzeldi. Ama bu adayı Kıbrıslı Türklerle paylaşmayı hazmedemeyen zihniyet rahat durmadı.
Cumhurbaşkanı Makarios Londra Antlaşması’nın Kıbrıslı Türklere adil olanın ötesinde haklar verdiğini ve 1960 Anayasasının işlemez olduğunu öne sürmeye başlamış ve 30 Kasım 1963'te anayasanın tadili için, Türk Cumhurbaşkanı Yardımcısının veto hakkının kaldırılmasını da içeren 13 maddelik önerilerini Cumhurbaşkanı Yardımcısı Dr.Küçük’e iletmişti.
Ne olduysa bundan sonra oldu.
21 Aralık 1963 tarihinde Kıbrıs Türk toplumuna karşı kapsamlı ve sistematik saldırılara geçen Rumlar, Kıbrıslı Türkleri devlet kurumlarından uzaklaştırdı.
Kıbrıs Türk tarihine “Kanlı Noel” adıyla geçen bu kampanya önceden hazırlanmış olan “Akritas Planı”na dayandırılmıştı.
Türklerin imhası veya Ada'dan atılmasını öngören Akritas Planı, basit bir örgütün eylem planı olmayıp, Rum yetkililerce hazırlanan bir etnik temizlik girişimiydi.
Akritas planının uygulanması sonucunda, 30 bin Kıbrıslı Türk 103 köyü terk etmek zorunda kaldı.
Kıbrıs Türkü adanın yüzölçümünün %3'üne tekabül eden ve denize çıkışı olmayan ve sürekli kuşatma altında tutulan küçük bölgelere sığındı.
Bu tarihten sonra ta ki 1974’e kadar Kıbrıs Türkü’nün bir tek huzurlu günü olmadı.
Peki Güney’de o zihniyet bugün değişti mi?
Kilisenin Güney Kıbrıs’ta siyasete, eğitime ve milli meselelere hala daha nasıl yön verdiği ortada.
Türk düşmanlığını canlı tutmak, genç kuşaklara aktarmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Cumhurbaşkanı Tatar’ın “Ülkedeki huzuru, barışı, iki halkın komşuluk ilişkilerini dürten ve bozan kilisedir” sözü son derece yerinde bir tespittir.
Din adamlarını bile silahlı eğitimle savaşa hazırlayan bir toplumla barıştan söz etmek zordur.
O yüzden artık bu saatten sonra herkes sadece kendi halkını güvende tutacak devletine sahip çıkmalı. Bu adada tek gerçek çözüm yolu budur. Bizden söylemesi…
Bu haber 7416 defa okunmuştur

:

:

:

: