Z.Y. Sevgili Feyzan Korur, öncelikle söyleşiyi kabul ettiğiniz için teşekkür etmek istiyorum. Kıbrıs Türk Edebiyatına değerli katkıları olan bir edebiyatçıyla söyleşi yapmanın mutluluğunu yaşıyorum. 1963 Lefkoş doğumlu olduğunuzu, çocukluk yıllarınızda ilk yazdığınız şiirle ödül aldığınızı, bunları 1988'de Kuzey Kıbrıs Kültür Derneği öykü dalında birincilik ve üçüncülük ödülleri, Lefkoşa Belediyesi 2001 Oyun yazma yarışma başarı ödülü, 2018 İsmet Kemal Karadayı Dosya Dalında Övgüye Değer Ödülü, İstanbul 2019 Muammer Hacıoğlu Dosya dalında Jüri Özel Ödülünün izlediğini özgeçmişinizden okuyoruz. Toplumsal ve Kadın Haklarına yönelik aktivitelerde yer aldığınızı ve ülkemizi pek çok uluslararası sanatsal ve kültürel etkinlikte temsil ettiğinizi basından izliyoruz. Düşlerim Sarhoş, Asmaaltı Kıbrıs Şiirleri, Şiire Dökülsün Sözler, Yüreğimin Yağmurları, Yaseminlere Su Vermeliyim, Rüzgâr Yakası isimli şiir kitaplarınızın yanı sıra Feyzan Korur Tiyatro Oyunları ve Rüzgâr Üstü öykü kitabınızdan uyarlanan değerli sanatçı Tarık Günersel’le birlikte gerçekleştirdiğiniz Yiğit Kızlar isimli tiyatro oyunlarınız var.
Önümüzdeki günlerde sahne alacak bir oyununuz olduğu için sorularıma, neden tiyatro diye başlamak istiyorum, yazım türleri arasında sizi tiyatro eseri yazmaya iten güç nedir?
F.K. Bana ayırdığınız zamana ve değerli kılmanıza teşekkür ederim. Sizi tiyatro eseri yazmaya iten güç nedir diye sordunuz, cümle içinde güç ifadesi kullanmanız çok etkileyici oldu benim için çünkü doğrudur yüreğinize, ruhunuza yerleşen sevgiler vardır, tiyatro da benim yüreğimde yer etti ve ben o sevginin gücü ile tiyatro eserlerimi yazdım. Peki o sevgi nasıl yer etti derseniz ilkokul çağımda yani 1970'li yıllarda okul binamızın salonunda tiyatro çalışması yapan Kıbrıs Türk Tiyatrosu oyuncularını izleyerek derim... İzledikce hem tiyatroyu tanıdım hem de o sahnelerde yer almayı hedefledim... Hayatı, yaşamı birebir tiyatro sahnesinde yerleştirirken, düşündürebilmek, duyguları hissettirebilmek belki de hatırlatmak, izleyicileri hayatın gerçekleri ile karşılaştırmak, tiyatronun büyüsü olmalı...
Z.Y. “Bizim İnsanımız” ve “Kız Mustafa” gibi oyunlarınız dönem oyunları olarak adlandırılabilir. Tayinlerin torpille yapıldığı, telefonların bile torpille bağlandığı bir dönem yaşandığını anlıyor okuyucu satırlarınızdan. Metaforlar kullanıyorsunuz. Bunun sebebini anlatabilir misiniz?
F.K. Dönem oyunları dediniz ama toplumun yaraları vardır ve bu yaralar hiç kapanmaz, her dönemde kanar... Dolayısı ile torpil mekanizması her dönem konuşuluyorsa haksızlıklar vardır ve vicdani duyguların eksikliği rahatsız edicidir. Toplumları ayakta tutan hak ve adaletin üstünlüğüdür. Biraz güldürerek bazen de drama ile izleyicinin aklına ruhuna dokunabilmek sanırım yapmaya çalıştığım bu. Lafı ters yüz edersiniz ama tersi de düzü de haksızlığa dikkat çekmedir. 29 harften oluşan alfabenin yardımı ile sahnede bir dünya yaratırsınız.
Z.Y. Göç Kuzey Kıbrıs şiirlerinde sık yer alan bir konu. “Yaseminlere Su Vermeliyim” isimli şiir kitabınızda “Yaseminlere Su Vermeliyim” isimli şiirinizle vatanınıza olan aşkınızı okuyoruz. Ben kalacağım bu topraklarda ve yaseminlere su vereceğim diyorsunuz. “Yıl İki Bin Yirmi” isimli şiir kitabınızda yer alan “Çocuk Yaşımla” şiirinizin “Savaş geldi geçti/ Çocukluğumdan/ Yasak sokaklardan/ bir kuytu yaradır/Çalınan yıllarım/ O yüzden/ Her sokağa çıktığımda/ Haylazdır adımlarım /Çocukluğumu ararım” dizeleri toplumsal sorunlara değinen, yaşananların farklı zamanlara, farklı bireylere olan etkilerini anlatan çarpıcı anlatım içeriyor. “Yüreğimin Yağmurları” isimli kitabınızın “Uyumamalıyım” isimli şiirinizde ateşe düşen analardan söz ediyorsunuz. Yiğit Kızlar kitabınızın başında yer alan satırlarda söylediğiniz gibi; Her savaş biter, ama artçı sarsıntılar sürer. Şiirlerinizde, öykülerinizde ve tiyatro oyunlarınızda Kıbrıs gerçeklerine yer vermeniz yazarın ve şairin topluma sorumluluğundan mı kaynaklanıyor?
F.K. Eğer kaleminizle yol alıyorsanız acısıyla, tatlısıyla kendi toprağınızdan beslenirsiniz, bir yazarın, şairin sanatın her dalına gönül verenlerin yaşadığı topluma, doğduğu ve öleceği toprağa sorumlulukları vardır bu sorumluluk sevgiden kaynaklanır gelecek kaygısından. Ben de bu bilinçle var olmaya gayret ediyorum, tabi ki evrenselliğe de kapılarınız açık olmalıdır. Sanat söz konusu ise sınırlarınız geniş olmalı. Sanatın estetik bir açısı vardır, o estetiği yitirmeden kendinizden başlayıp dışa doğru bakabilmeyi başarmalısınız.
Z.Y. Kalemle mi bilgisayar klavyesi ile mi yazarsınız?
F.K. Şiir yazarken kalemimle muhabbet etmeyi seviyorum. Yıllar öncesinden gelen bir alışkanlık, ben şiir yazmaya başladığımda bilgisayar yoktu daktilo vardı. Önce deftere yazılır sonra daktilodan geçerdi. Hala ayni şekilde yazıyorum, kalemin sıcaklığı ve akıcılığı başka. Kalemimle yazarken kelimeler adeta çoğalıyor, makineleşme duyguları götürüyor gibi geliyor. O yüzden tüm yazdıklarım önce defterlerde mevcut.
Z.Y. Şiir yazarken belli bir ritüeliniz var mı?
F.K. Şiir yazarken bir başlangıç noktam vardır, gökyüzünün derinliği ve gizemi adeta benim kutsalım gibidir. Gökyüzünü sevmek kâinatı kucaklamak demektir. O koskocaman kâinatta küçücük bir nokta kadardır varlığınız ama bakmayı bilirseniz o koskocaman gökyüzü sizindir.
Z.Y. Şiire Dökülsün Sözler isimli kitabınızda yer alan ve benim de çok sevdiğim Hak isimli şiirinizde “Toprak benden/Hakkını almadan/Söz hakkım var hayata” diyorsunuz. Çok yürekten ve kolayca yazabilen bir yazar olduğunuzu düşünüyorum. Size kalemi eline aldıran veya yazmak için bilgisayarın başına geçiren etmen nedir?
F.K. Duyguları ifade edebilme, sadece kendinizin değil tabi ki sorumluluklardan bahsettik, sorumlulukların sizi taşıdığı noktalar var etrafınızda, dünyada olup biten herşey çoğunlukla yaşanan acıları, hissedebilme önemseme insanın varlığının çok değerli olduğunu ve var oluşunu doğruya, güzele yönlendirebilmesinin gerekliliğini vurgulayabilmek, bu inançla kaleme sarılmak.
Şiir denince ilk akla gelen aşk şiirleridir, ayrılıktan da demlenir şiir ama serzeniştir, bazen öfke, hayallerin gerçekle karşılaşması, bazen yüreğinizdeki ağrıdır, isyan ederken kalemin kırılmasıdır, coşkudur. Kısacası şiir aşkıdır kalemle buluşturan duygularınızı saklamadan, en uç noktada bile korkusuzca harflere akan.
Dolayısı ile kalemi elime aldıran tüm bunlardır diyebilirim...
Z.Y. Bize biraz da projelerinizden bahsedebilir misiniz? Yakın zamanda çıkacak bir yapıtınız var mı? Varsa biraz bilgi verebilir misiniz?
F.K. Evet,' 2 Yol 2 Kadın 'son yazdığım tiyatro oyunum ve sahnelenmek üzere çalışmaktayız. Tek perde tek kişilik bir oyun yönetmen Osman Alkaş oyuncu Eda Kandulu...
Z.Y. Sevgili Feyzan Korur, oyununuzu en kısa zamanda izleyebilmeyi diliyor, sorularımı yanıtladığınız için teşekkür ediyorum.
F.K. Ben de sorularınız için bir kez daha teşekkür ediyorum.