AB içinde iki devlet

“Avrupa Birliği içinde iki devlet” çözüm fikri Cumhurbaşkanı Ersin Tatar bir televizyon programında “iki devletli çözüm” fikrini izah ederken tekrar gündeme geldi.

“Avrupa Birliği içinde iki devlet” çözüm fikri Cumhurbaşkanı Ersin Tatar bir televizyon programında “iki devletli çözüm” fikrini izah ederken tekrar gündeme geldi.
İki devletli çözüm ile “AB içinde iki devlet” elbette aynı şeyler değiller. Birincisi Kıbrıs adasında birisi Avrupa Birliği üyesi birisi ise AB dışında iki devletin yan yana varlığı üzerinde bir fantezidir ki Kıbrıs Türk devleti aşasından sürdürülebilir değildir ve Kıbrıs Türklerinin büyük bir çoğunluğu da bu fikre hiç sıcak bakmamaktadır. İlle de bağımsızlık ya da Türkiye’ye ilhak görüşündeki arkadaşların hiç memnun olmayacaklarını kabul etmekle birlikte ne Kıbrıs Türk halkının istencine ne de Türkiye’nin çıkarlarına birisi AB içerisinde birisi dışında kalmış bir birinden tamamen ayrılmış iki devletli bir Kıbrıs’ın uyduğunu söylemek abes olacaktır.
Nitekim, Cumhurbaşkanı Tatar’ın sözlerine itiraz ne denildiğini anlamaya bile çalışmadan bir yandan “ille de federal çözüm” diyen romantik sol çevrelerden diğer yandan da “ille de tam bağımsız Kıbrıs Türk devleti” ya da bir adım sonrası “Türkiye’ye ilhak” görüşündeki arkadaşlardan geldi.
Kıbrıs Türk halkının ne istediğini anlamadan siyaset yapılamaz. Kıbrıs Türk devletini batma noktasına getirmiş, herhangi bir şekilde çıkış olabileceği umudunu tamamıyla öldürmüş ve siyaseti sağıyla, soluyla, dincisiyle laikiyle kişisel nemalanma aracı olmaktan öte algılayamayan siyasi yapıdır.
KıbTek’teki soygun sadece bu yıl olmadı. Önceki yıllarda, başka bakanlar ve müdürler görevde iken durum farklı mıydı? Durum aynı idi, nemalananlar farklı idi, o kadar. Sürdürülmeye çalışılan “çukka sistemi” artık tıkandı. Bu sistemde elbette iş insanları, yerel siyasetçiler tek başlarına olmadılar. Anasıyla, atasıyla, damadıyla kimler, kimler dahil oldu Türkiye’den bu soyguna? Şimdiki tıkanma niye? Birileri çalınacak yeterli fon göndermedi mi? Paylaşanlar anlaşamadı mı? Geçin sendikayı, bürokratik koltukları, bakan koltuklarını… Bu çirkef büyük ve maalesef dün yaratılmadı, çok uzun zamandır var.
Cem Uzunoğlu arkadaşım şahane tahliller yapıyor. Bu hafta da öyle yapmış. Katılmadığım demesem de çok karamsar bulduğum tek değerlendirmesi çözüm olmadan Kuzey Kıbrıs’taki sistematik çürümenin, yozlaşmanın sona erdirilmesinin mümkün olmadığı, ya da düzelme için büyük bir tetikleme gerektiği… Kanımca çözüm ile KKTC’deki çürüme eş koşullu olamaz. Hatta, mevcut çürümüş yapısıyla hangi çözüm olursa olsun Kıbrıs Türkünün kaybedeceğini herkesin görüp anlaması ve bir an önce hem devlet hem de kafa reformu ile taşın altına ellerin hep birlikte konması gerekir.
“AB içinde iki devlet” Kıbrıs Türk halkının dünya ile entegre olma arzusunun adadaki çözüm bağlamında ifade edilmesidir. 2004’deki “Evet” oyu da “dünya ile entegre olma” ya da en basit tarifiyle kendine Kıbrıs’ı “ata yurdu” gören ve bu “ata yurdunda” bir gelecek görmek isteyen gencimizin güçlü sesiydi. 2004 sonrasında, merkez solun yönetimdeki büyük beceriksizlikleri yanı sıra, merkez sağın da gençliğin bu “gelecek görme” ve “dünya vatandaşı olma” taleplerini görerek, gerekli açılımları yaparak tekrar gençliğin umudu oldu. İşte “AB içinde iki devlet” halkın beklentilerine cevap olarak gelişti.
“Rum tarafı kabul etmez” iddiasıyla reddetmek ve Rum tarafının ilk ortaya konduğu günden bu yana sadece güya kabul edermiş gibi yapıp her fırsatta elinin tersiyle ittiği “iki kesimli, iki bölgeli federal Kıbrıs” tezini “gerçekçi” ve “tek yol” görmek ne kadar abes ise, “Türkiye’nin olmadığı AB’de biz de olmayız, bu yok oluş yolu olur” demek de o kadar abesdir.
El insaf biraz ciddi kulak verin söylenenlere. 1- AB içinde iki devlet çözüm fikrinin olmazsa olmaz birinci adımı adada iki eşit devlet olmasıdır. 2- Bu iki eşit devletin birlikte AB içerisinde yer alacaklar, her biri diğer AB ülkeleriyle eşit olacaklardır. 3- Her iki devletin devlet ve hükümet, parlamento, iç hukuk düzeni vs yapıları ayrı olacaktır. 4- AB müktesebatı diğer ülkeler açısından ne kadar bağlayıcı ise, bu iki devlet üzerinde de o derece bağlayıcı olacaktır. Kuzey Kıbrıs Türk devleti gerek daha önce imzaladığı anlaşmalar, gerekse yeni anlaşmalarla, Yunanistan’ın ABD ile veya Kıbrıs Rum yönetiminin Fransa, Rusya ve sair ülkelerle yaptığına benzer ve daha da ileri askeri ve savunma anlaşmaları, garantörlük anlaşmaları yapar, yapabilir.
Defalarca başarısız olan federal çözüm opsiyonu veya ilhak gibi abes ve Türkiye çıkarlarına ters pozisyonları bir tarafa bırakalım. Ne “Kıbrıslıtürk” diye abes bir alt millet yaratarak “ileri haklara sahip” bir azınlık olarak güya federalleşecek Kıbrıs Rum devletine yama olma, ne Türkiye çıkartılarına da ters “ilhak” ya da ikinci adımı ilhak olacak gibi sürdürülmesi imkansız senaryolar yazmak sadece gaflettir.

Bu haber 3152 defa okunmuştur

:

:

:

: