EĞİTİMCİLER HER ZAMAN BİR DÖNEME DAMGALARINI VURURLAR

1971 - 1975 Yıllarında görev yapıp Kulu Lisesinden ayrıldıktan sonraki yıllarda da okul müdürüm AYTEKİN GENÇ’le görüşme fırsatımız oldu.



AYTEKİN GENÇ

1971 - 1975 Yıllarında görev yapıp Kulu Lisesinden ayrıldıktan sonraki yıllarda da okul müdürüm AYTEKİN GENÇ’le görüşme fırsatımız oldu.

Öğrencim olan kızı İlknur ve oğlu Onur’la hatta diğer çocuklarıyla da zaman zaman görüştük.

Geçmiş yokluk ve yoksunluklarıyla karşımıza dikilse de biz hoşluklarını hatırlamaya çalıştık.

Bu söyleşiyi de karşılıklı yapmak isterdim. Olmadı.

Sevgili Hocam, nerede doğdunuz; nasıl bir ailede büyüdünüz?

BEN AYTEKİN GENÇ

1938 Yılında Nevşehir/Gülşehir/Gümüşkent Kasabası’nda doğdum. Yoksul ve tarımla uğraşan bir köyde 7 çocuklu bir evde büyüdüm.

Hocam, nasıl bir çocuktunuz?

İlkokulda yaramaz ama çok zeki bir çocuktum. İvriz Öğretmen Okuluna seçildim ve hayatım değişti. Bizim gibi köy çocukları için bir fırsattı bu okullar.

İvriz Öğretmen Okulu size neler kattı?

Okulumuz aslında Eski Köy Enstitüsü idi; ancak biz başladığımızda öğretmen okulu olmuştu ve yatılı eğitim veriyordu

Cumhuriyetin sağladığı olanaklar sayesinde öğretmen oldum. Benim gibi binlerce öğretmen yetişti. Bu okullarda bize sanattan bilime, kültüre kadar her şey öğretildi.

Sizce nasıl bir eğitim aldınız Hocam?

Okula başladığımızda büyüklere ve küçüklere nasıl hitap etmemiz gerektiğini anlatan bir eğitim almıştık.

“ Sizden büyüklere sen diyemezsiniz, siz diye hitap edeceksiniz “ denmişti.

Kahvaltıda o gün sana yağı vardı.

Bahçede karşılaştığım öğretmenim ‘‘Aytekin kahvaltıda ne var?’’ diye sordu. “ Size yağı var öğretmenim”dediğim için epeyce gülmüştü.

Böyle hoş bir anı kalmış aklımda.

İlk görev yeriniz neresiydi ?
Yıl kaçtı?

İlk görev yerim Adıyaman Koçali köyüydü. Daha sonra 1961 yılında
Nar / Nevşehir ilkokulunda öğretmen olarak göreve başladım. Eşim Sebahat Genç de o okulda öğretmendi.

Daha sonra Bursa Yüksek öğretmen okulunu bitirdim.

Nar Ortaokulu, Kulu Ortaokulu, Adıyaman Ortaokulu ve Kulu Lisesinde müdürlük ve öğretmenlik yaptım.

O yıllar eğitimin de geçimin de zor olduğu yıllardı, değil mi Hocam?

Elbette…
Sadece kendimizi değil, ailemizi, kardeşlerimizi de düşünmek zorundaydık. Pekçok arkadaşımız maaşlarının bir kısmını ailelerine gönderiyordu. Ben de kardeşlerimin okumasını sağladım.

Hatta kızkardeşimi yanıma alıp okuttuğum için ‘‘Kızlar okumaz’’ diyen babam, bana birkaç ay kırgın kaldı.

Elbette kız kardeşim öğretmen olunca memnun oldu.

Eğitimin insan hayatındaki önemi yadsınamaz elbette. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?

Eğitimin hayatımdaki önemi çok büyük. Bana köyüm dışında bir hayatın yollarını açtı.

Bu nedenle bütün çocukların eğitilmesi, okutulması ve meslek sahibi olmaları benim için çok önemli… Bütün çabam bu yönde oldu.

Tüm gençlere eğitim yol göstersin istiyorum.

Kulu’daki öğretmenlik ve müdürlük yıllarınızı da bizimle paylaşır mısınız?

O yıllar yok yokluk zamanıydı. Köyden getirilen çocuklar bize teslim edilirdi. Kulu’da Lise Müdürü iken köylerden çocuklarını ilçeye getirip, 4-5 çocuğa ev tutan aileler, okulda çocuklarının velisi olarak hep beni yazdırırlardı.

Her şeylerinden ben ve tüm öğretmenler sorumluyduk. Görev ve sorumluluğumuz oldukça ağırdı.

Pek çok çocuğun velisi oldum ve Kulu Lisesinden üniversiteyi kazanan her çocuk, kendi çocuğum gibi gurur kaynağım oldu.

O yıllarda öğrencilerimizin çoğunun babası, amcası ya da akrabası İsveç’teydi. Bu da onların eğitiminde sizin daha etkin rol almanızı gerektirdi sanırım değil mi?

Evet…
Kulu’nun bir ayağı İsveç’teydi. Ama yine de oraya giden çocuklar, ortaokulu ya da liseyi bitirip gitsin istedim.

O zaman daha kolay uyum sağlayabilirlerdi. Bunu de büyük ölçüde başardım sanıyorum.

Biraz da ailenizden söz edelim mi Hocam?

Eşim Sebahat ilkokul öğretmeniydi. Evlendik, birlikte beş tane evlat yetiştirdik. Ne mutlu ki hepsi de eğitimlerini başarıyla tamamladılar.

Okulda sıkı bir disiplininiz vardı. Sanırım emekli oluncaya kadar da bu sürdü.

Doğrudur. O yıllarda başka çaremiz de yoktu açıkçası. Çocukların hayatları değişsin, iyi insanlar olsun istiyordum.

Eğitim konusundaki disiplinimi torunlarla sürdürmeye çalışıyorum ama torun başka; o kadar otoriter olamıyorsunuz.

Allah bağışlasın Hocam, torunların tadı başkadır…
Kaç tane oldular?

Altı torunum bir torun çocuğum var.
Şimdi bazen eski öğrencilerimle karşılaşıyorum ya da çocuklarım aracılığıyla mesajlarını alıyorum. Emeklilik yıllarımda bu beni çok mutlu ediyor.

Okulda öğrencilerin iyi yetişmesi için sanata ve özellikle tiyatroya çok önem verirdiniz.

Evet tiyatro, folklor ve müzik çok önemlidir. Kulu’da çalıştığım yıllarda Aşık Veysel’i okula davet etmiştik. Gelmişti. Eşim ve benimle fotoğrafımız bile var…

Son sözlerinizi alabilir miyim?

Ayşe Hocam emeklerinizi, çabalarınızı ve çalışmalarınızı yakından izliyorum.

Siz hep öğrencilerinizi çok sevdiniz. Hep idealisttiniz…Çok da başarılı bir öğretmendiniz…

Hocam, asıl ben size bu söyleşi için teşekkür ediyorum. Sağlıklı uzun ömürler diliyorum…

Ayşe TURAL
Bu haber 1320 defa okunmuştur

:

:

:

: