“ BAHAR GÖZLÜ, KARANFİL GÜLÜŞLÜ KADIN “

Ne güzel bir hoşluk! Harika bir benzetme…

Ne güzel bir hoşluk!
Harika bir benzetme…

Güzel anlatımları, sevgi dolu itirafları anlatmaya sözcükler bulamadığımız hatta bunları yetersiz gördüğümüz anlarda kitaplar ve içindeki kahramanlar yol gösterir bize…

Aslında sözcüklerin sahipleri yazarlardır…

Ne güzel dokunurlar ta yüreklerimize, derindeki bir yerlerimize…

Okurken ansızın duruveren trenler gibi çakılıveririz olduğumuz yere…

Aman Allahım o nasıl bir buluştur.

“ Gözleri dünden daha renkli, daha güneşli; gülüşleri dünden daha kıvırcıktı…”

Halide Nusret Zorlutuna / Gül’ün Babası Kim? / s. 174

Her satırını dikkatle okuduğum, zaman zaman geriye dönüşlerle bir daha gözden geçirdiğim sayfalar…

Hep derim ya!
Bazı kitaplar yutulur, bazı kitaplar unutulur…

Kimileri de tekrar tekrar okunur, notlar alınır ve hakkında yazılar yazılır.

Halide N. Zorlutuna’nın bu kitabıyla tanışmak beni hem çok şaşırttı hem de çok mutlu etti.

Cumhuriyet döneminin ünlü kadın şair ve yazarıdır. Adı “ On Hececiler” grubunda anılır.

Roman beni çok etkiledi. Hele de romanın öğretmen okulunda okuduğum EDİRNE’de geçmesi…

O yıllardan çok çok sonraki zamanlarda orada üç yıl yaşamış olmak hazzını, her satırında yeni baştan yaşamak, hissetmek benim için başlı başına bir macera oldu…

Edirne Kız Öğretmen Okulumu, öğretmenlerimi, arkadaşlarımı, sınıfları, yatakhaneyi, yemekhaneyi, Ağlayan Çeşmeyi, havuz başını hatta spor salonunu ve tarım bahçemizi bile anımsamak bana çok iyi geldi.

Binbir anı başıma üşüştü “ Beni de hatırla…” diyerek…

Meriç Nehrini hatırlamak, Selim Camisinin ( Selimiye) kalem gibi incecik üç şerefeli minarelerini yeniden görür gibi olmak…

Koca SİNAN’ın ( Mimar Sinan) eserleriyle süslü eşsiz şehri bir film şeridi gibi görüvermek…
Tren istasyonu, Meriç Nehri, Kırkpınar Güreşleri alanı, Eski Cami, Edirne Çarşısı… Kitapçı dükkanları… Daha neler neler…

Edirne’yi ziyaret eden pekçok kişinin hayranlıkla izlediği, Meriç nehri üzerinde yavaşça eriyen güneşi, olağanüstü GÜN BATIMINI bir yazarın cümlelerinden yeni baştan yakalamak inanılmaz mutluluk verdi…

“ Koskocaman kıpkırmızı bir güneş, gökten süratle suya düşüyordu.

Sonra sanki bu değirmi ateş parçası suyun içinde eriyerek dağıldı ve bütün nehir, al ışıklarla dalda dalga tutuşmaya başladı.

Yüksek ağaçların tepelerinde de bir yangın başlamıştı… Ufukta renkler pembeden eflatuna, eflatundan mora dönüyordu.” s.80

Bu satırlar beni Ahmet HAŞİM’in “
şiirine çekip götürdü.

BİR GÜNÜN SONUNDA ARZU

Yorgun gözümün halkalarında
Güller gibi fecr oldu nümâyân,
Güller gibi... sonsuz, iri güller
Güller ki kamıştan daha nâlân;
Gün doğdu yazık arkalarında!

Altın kulelerden yine kuşlar
Tekrârını ömrün eder i'lân.
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam
Âlemlerimizden sefer eyler?

Akşam, yine akşam, yine akşam
Bir sırma kemerdir suya baksam;
Üstümde semâ kavs-i mutalsam!

Akşam, yine akşam, yine akşam
Göllerde bu dem bir kamış olsam!

AHMET HAŞİM

Lütfen sizler de sizi içine çeken, sizi kendinizden geçiren kitaplar okumaya özen gösterin…

Kitaplara yolculuğunuz hep sürsün…
( fotoğraf / Ekim 1967 / Edirne Kız Öğretmen Okulu)
( Gülay Ertur, Bedia Ütük, ben, Türkan Türüdü Işık, Cahide Ulaş Aytar, İclal Iclal Çelebi Muğaloğlu, Ayşe Bozkurt Kaplan)

YÜREĞİM

Gün
Ortasından bölük
Nilüfer havuzları
Gökkuşaklarının aynası…

Sen
Yamalı bohça gönlümsün…

Duy
Zamanlar Samanyolu'nda yolcu
Hermes'in beyaz yelken bulutları
Yok olmuş
Yüreğim iki parça...

Ayşe TURAL

ŞÜKRETMEK

Nefes aldığım her ana şükrederek başlamak istiyorum söze…

Varlığıma, görebildiğime, duyabildiğime, yürüyebildiğime, en önemlisi de hissedebildiğime şükrediyorum…

Yaşamdan gelen her şey olduğu gibi alınmamalıdır diye düşünenlerdenim ben… Yani gelenleri ayıklayın…

İşe yarayanlar, önemsenmemesi gerekenler…
Biraz çöpe atmasını da bilmek gerek…
Gününüz güzel olsun...

AKDENİZ ÇOCUĞU

ben
Akdeniz çocuğuyum
avuçlarımda portakal kokusu
saçlarımda limon çiçekleri...

barışı severim
kocaman güneşimle
zeytin dalları yüreğimde bir çelenk
turuncular durur dal uçlarında...

ben
Akdeniz çocuğuyum
geçmişim düşlerde dinlenir
yaseminlerim, gece tütenlerim
yağmurunda ıslanır
sevgi denizlerim...

Ayşe TURAL

BAZI...

Bazı insanlar vardır, tanımazsınız, bilmezsiniz ama bir bakışından yüreğiniz ısınır...

Bazı yürekler vardır, elinden tutup ' Gel, seninle bir kahve içelim. ' diyesiniz gelir...

Bence hiç beklemeyin...

SEN AÇARSIN

Ne zaman
Bir rüzgar esse
Kuşlar cıvıldar
Erguvanlar açar yüreğimde
Sen açarsın...

Ne zaman
Bir şarkı söylense
Bir kadın görsem
Etekleri rüzgarda uçan...

Dokunaklı bir ay çıkıyor
Geceye ' Merhaba ' diye
Gözkapaklarımın ardında sen...

Ne zaman bir sevgili düşünsem
Düşüncemde sen açarsın...

Ayşe TURAL

FERDİYE YURDAKUL’un 7. KİTABI ÇIKTI

Star Kıbrıs’ın köşe yazarlarından, Edebiyat Öğretmeni Ferdiye Yurdakul, “ 67 BUÇUK “ isimli kitabını Rüstem Kitabevinde tanıtıp imza günü yaptı.

KİTAP çok değerlidir.
Kitabı YARATAN daha da değerlidir.
Sevgili Ferdiye Yurdakul seni sevgiyle kucaklıyorum; nicelerine olsun bir tanem…

HADE BE NENE!

Hafta sonu... Girne'de bir marketten elim kolum dolu çıkıyorum... Arabama doğru yürürken yirmili yaşlarında bir delikanlı ile karşılaşıyorum... Beş altı adım geriden gelen, iki sallana sallana yürüyen, seksenlerine yaklaşmış yaşlı kadına sesleniyor...
- ' Hade be nene!
Ta sen yürüyesin akşam olacak... '
Belli ki torun... Acelesi var...
Gülümsüyorum... Takılmadan edemiyorum.

- ' Hey delikanlı!
Unutma bir gün sen de o yaşa geleceksin! '
diyorum. Genç afallıyor.

Yaşlı kadın, gülümseyerek:
- ' Sağolasın Hanım... İnşallah benim yaşımı bulsun da... '
Ne tatlı!
Şakası bile güzel... Bir gün torunlarımdan birisi de bana böyle desin inşallah, diye içinden dua ediyorum...

YARIN SEVİNCİ

gece uykuya dalınca şakacı tan ağarır birden çatlar tohum uzatır başını topraktan gün ışıkları boyarken gökyüzünü yaldızlanır yeryüzü...

ansızın kırlangıç uçuşlarıyla bulutlanırsa gökyüzü arka bahçedeki çamaşırlar varsın ıslansın...
bir yağmur kuşu gagasında umutları bir bir eker gönlüme...

gemiler geçer ufuktan yol verir hüzünlere umuda yelken açar deniz bekler... kumsal bekler...

güz ikindilerinde günü eler çınar yaprakları gözkapakları ardında düşler elele tutuşlar sıcacık yaprak bekler... tomurcuk bekler...

derken akşamsefaları açar kolkola kıyıya iner zamanlar ruhumun etekleri ıslanır...

akşam rüzgarı ürperirken tenimde içimdeki gemilerin ışıkları yanar birer birer yarınların sevincinden...

Ayşe TURAL
Bu haber 1802 defa okunmuştur

:

:

:

: