YARIM KALAN KONUTLAR

Ülkede ekonomik krizin varlığını söylemeye gerek yok, zaten hepimiz bunu yaşayarak görüyoruz.

Ülkede ekonomik krizin varlığını söylemeye gerek yok, zaten hepimiz bunu yaşayarak görüyoruz. KKTC ekonomisi tüm sektörleri ile krizle cebelleşiyor. Deyim yerinde ise
piyasada adeta yaprak kımıldamıyor. Bu krizin atlatılması, vatandaşın cebinin rahatlaması ve tüm sektörlerin hiç olmazsa zarar etmemesi için olumlu gelişmelerin bir an önce yaşanması herkesin umudu. Kabul etmeliyiz ki Kıbrıs konusundaki belirsizlik nedeniyle 2004 yılında adanın iki sahibine önerilen Annan planına kadar ülkemizdeki inşaat sektörü istenilen düzeyde değildi. Annan planının estirdiği rüzgârla inşaat sektöründe adeta patlama yaşandı, memleketin her yeri şantiyeye döndü, inşaat sektöründe yakalanan olumlu hava özellikle bu planının Rumlar tarafından reddi ve son olarak da Orams davasının etkisi ile durma noktasına geldi.
Yarım kalan binlerce inşaatı, bu sektörde çalışan binlerce işçi ve inşaat malzemesi satan şirketleri düşünürsek KKTC’nin belki de piyasada en faal sektörünün bitme noktasına gelmesi üzücüdür. Turizm ve narenciyedeki başarısızlığımızı düşünürsek inşaat sektörü de içine düştüğü zor durumdan çıkarılamazsa bu durumun ekonomiye zararı ağır olacaktır. Geçtiğimiz günlerde Emlakçılar Birliği yarım kalan 10 bin konut için bir proje hazırlayıp Maliye bakanlığına sundu. Maliye bakanlığının olumlu baktığı projeye göre devlet yarım kalan bu inşaatları bitirerek, ihtiyaç sahiplerine Avrupa da uygulanan Mortgage sistemi ile yani kira öder gibi aylık taksitlerle ödeyip ev sahibi olma imkanı verecek. 80 bin sterline ve 15 yılda %14 faizle satışı planlanan konutların alıcılar ilk etapta satış miktarının %20’lik tutarını peşin ödeyecek. Bu proje hayata geçerse ki inşallah geçer bu kriz ortamında hem ev sahibi olmak isteyen binlerce aile hem de bu sektörden geçinen binlerce insanın yüzü gülecek.
Kuzey Kıbrıs’ta 1983 yılından günümüze kadar sosyal devlet anlayışının bir göstergesi olarak 3 bin 387 konut yapılmıştır. Bunların 2 bin 728 devlet tarafından 659’u ise kooperatifler tarafından üretilmiştir. Bu tür girişimlerin getireceği faydayı anlatmaya gerek yok ama içinde bulunulan durumda önemle üzerinde durulması gereken konu, Emlakçılar birliğinin devlete sunduğu konut projesinde söz konusu bölgelerin, Kıbrıs müzakere süreci devam ederken,1974 öncesi Rum toprağı olması durumunda değerlendirilip değerlendirilmeyeceğidir. Yıllarca, özellikle kırsal kesimde yaşayan insanımıza konut yapımı için verilen arsalarda sosyal devlet anlayışının önemli göstergelerindendir. Fakat yine dönüp dolaşıp Uluslararası alanda bu arsalara yatırım yapan Kıbrıslı Türklerden çok Rumların mal sahibi sayılması da göz ardı edilmeyecek bir gerçektir. Bu noktada yapılacak planlama iyi organize edilmeli, hem yarım kalmış konutların heba olmaması, hem inşaat sektörünün canlanması, hem de ihtiyaç sahiplerinin ihtiyacına karşılık verilmesi tabi ki en öncelikli amaçtır. Ama Orams davasından sonra bu alanda atılacak adımlarda daha ihtiyatlı davranılması hiç olmazsa bundan sonraki süreçte mülkiyetle ilgili sorunları büyütmeyecektir.
Bu haber 559 defa okunmuştur

:

:

:

: