İçinde bulunduğumuz zamanla, o zorlanarak hatırladığımız çocukluk, gençlik yıllarımızı
Karşılaştırdığımız zaman birçok şeyin değiştiğini, hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını görürüz. Bu değişim sürecinden en fazla etkilenen çevremizdir şüphesiz. Acı olan bu değişimi insanoğlunun sağlamasıdır. İnsanoğlu kendi eliyle, kendi hayatını zorlaştıracak değişimleri yaratmıştır. Bu değişimi en başta çevreyi değiştirerek yapmıştır. Çevrenin en büyük düşmanı, kirlilik ve betonlaşmadır. Çevrenin bu düşmanlarına deyim yerinde ise davetiye çıkaran insanoğludur.
Teknolojinin ve sanayinin ayak uydurulamaz gelişimi, hızlı nüfus artışı ve buna bağlı olarak artan alt yapı eksiklikleri, tarımsal alanda kontrolsüzce kullanılan kimyasal ilaçlar, maden ocaklarının artması, motorlu araçların artışı, çevre faktörünü olumsuz yönde etkileyen başlıca faktörlerdir. Kontrolsüzce büyüyen endüstrilileşme ile çarpık kentleşmenin de çevreyi olumsuz yönde etkilediği biliniyor. Yapılan araştırmalarda dünyadaki mevcut kirliliğin, %50’sinin son 35 yılda meydana geldiği görülüyor ve bu gerçek bize çevre kirliliğinin gelişmesi hakkın da ipuçları veriyor. Çevre insanlığın ortak malıdır. Çevre değiştikçe, çevre geriledikçe, birçok canlı türü de maalesef yok oluyor. Yine yapılan araştırmalara göre doğanın kendi kendini temizleme gücünün olduğu fakat bu gücün üstünde bir kirlenmeyle karşı karşıya olduğu için bu gücünü kullanamadığı belirtiliyor.
Çevre kirliliği konusunda ülkemizde ki gelişmelere bakacak olursak veya genel olarak ülkemiz de çevre ile ilgili gelişmeleri ele alırsak, son yıllarda bu konuda olumsuz yönde bir ilerleme olduğunu görürüz. Her zaman tartışılan taş ocaklarının etkisi, kaçak avlanma, göletlerin kuruması, kaçak inşaatlar, çöp boşaltılan yerlerin artık yetersiz kalması, her zaman her konuda karşımıza çıkan hızlı ve kontrolsüz nüfus artışı çevremizi ve doğal olarak da doğamızı dönüşü olmayan bir sona doğru götürüyor. Çevrenin değişmesi karşısında yıllarca sessiz kaldık. Belki de bu gelişim bize uzak yerlerde meydana geldiği için farkında olmadık. Ama bir bütün olarak bu konuyu düşündüğümüz zaman bu olumsuzluktan uzak kalmamız mümkün değildir. Yani doğaya zarar verecek en basit olayları mesela çöp yerine olur olmaz yerlere çöp atmayı birey olarak yapmasak, işsiz kalmaktan korkup ormanları yakmasak, ağaçları kesip binalar yapmasak, göletlere pis su atıklarını dökmesek bunların faydasını toplum olarak yaşayacağız.
Dünyada hızla gelişen, büyüyen bir kirlilik vardır. Bu kirlilik, iklimimizi, doğamızı ve doğal olarak da hayat akışımızı etkilemektedir. Bu gidişatı durdurmak için birçok ülke geç kalınmış olmasına rağmen, önlem almaya çalışıyor. Bu konu ile ilgili uluslar arası toplantılar yapılıp, çareler aranıyor. Bizlerde kendimiz ve gelecek nesiller için daha geç olmadan önlemler almalıyız. Zamanla, çevre arasında bir bağ kurarsak, nasıl ki geçen zamanı geri getiremeyiz, değişen çevreyi de eski haline getiremeyiz.