Eğitim sistemimizde, yılların getirdiği sorunlar var dersem, herhalde abartmış olmam. Bir ülkenin, bir toplumun ayakta durabilmesi için gerekli olan bazı yapı taşları, bazı temelleri vardır. Aynen bir binanın ayakta durabilmesini sağlayan kolonlar, temeller gibi. Bu temelleri sağlam kurmazsanız gün gelir çöker ve bu çöküntünün altında kalırsınız. Bir toplumu ayakta tutan, en önemli temel taşı eğitimdir. Her zaman için, günün, içinde bulunulan zamanın, gerisine düşmeden geçmişini, tarihini, yanıltmadan, geleceğini kinle, nefretle değil akılcılıkla, ilimle, bilimle ve bilgiyle donatılmış nesiller yaratmak eğitimin temel amacı olmalıdır. Eğitim de atılacak her olumlu adım ileriye dönük bir yatırımdır. Bu yatırımda, gün gelir kazancını, meyvesini mutlaka verir.
Eğitimin çok olağan üstü durumlar dışında kesintiye uğramasını her zaman yadırgamışımdır. Bu olağan üstü durumlar, tabiatıyla çok önemli doğal afetler ve bu gibi imkânsız durumlardır. “Öğrenmenin yaşı yoktur” cümlesini de en başta her bireyin kabullenmesi ve bu felsefe ile hareket etmesi gerekliliğini de her zaman için savunmuşumdur. Eğitim konusu Ülkemizde en çok istismar edilen, en çok tartışılan, en çok değişikliğe maruz kalan konudur maalesef. Eğitim sistemimiz her dönemde, her yönüyle tartışılan bir duruma gelmiştir. Öğretmenler tartışılmıştır ki hala tartışılıyorlar hem de her yönleri ile bu mesleğe atanmaları ile maaşları ile sendikal faaliyetleri ile yine her dönem kitaplar tartışılmıştır ve yine kitaplar her dönem değiştirilmiştir. Kitapların sıkça değişikliğe uğraması aslında bir eğitim politikamızın olmadığı göstermektedir. Tartışılması gereken esas nokta sistemin kendisidir. Her konuda meydana gelebilecek sorunları çözebilirsiniz ama eğitim de sorun varsa onu erteleyemezsiniz. Okullar 1 Aralık tarihine kadar tatil edildi. Sebep, malum domuz gribi. Fakat ilginç olan özel dershaneler eğitim vermeye aralıksız devam ediyor. Bana göre öylede olmalı, fakat bu noktada oluşan bir tezat var. Devletin okulları kapatmasının bana göre bir anlamı kalmadı. Tanık olduğum bir olayı yeri gelmişken anlatmak isterim. Engelli vatandaşlarımızın yaşadıkları zorlukları zaman zaman yazılarımda anlatmaya çalışırım, her zaman içinde bu konuda gönüllüyüm. Özellikle eğitim konusunda bu insanlarımız çok zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Devlet ait olan bir özel eğitim kurumu devletin okulları tatil etmesi ile zaten haftanın iki saati ders alan engelli çocukların eğitim almada ki zorluklarını daha da artırmıştır. Alınan bir karar da ilgili tüm tarafların nasıl etkileneceği düşünülerek hareket edilmelidir.
Eğitim sistemimizde bir başka sorun da ülkemizde hizmet veren Üniversitelerimizle ilgilidir. Ülkemizde ilk olarak 1979 yılında Doğu Akdeniz Üniversitesi kurulmuştur. Doğu Akdeniz’i 1985 yılında Girne Amerikan, 1988 de Yakın Doğu, 1990 da Lefke Avrupa, 1997 de Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi takip etmiştir. 2003 de Türkiye Patentli Orta Doğu Teknik Üniversitesi, içinde bulunduğumuz 2009 yılında da İstanbul Teknik Üniversitesi kampusu kurulmuştur. Yine Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden Adana Çukurova Üniversitesi de ülkemizde Kampus kurmak için çalışma başlattı. Bu gelişmeler elbette ülkemiz adına önemlidir. Yeni eğitim dönemine, üniversitelerimizin kontenjanlarının boş kalmasının şokunu yaşayarak başladık. Üniversitelerimiz 16 bin kontenjana karşılık sadece 4 bin öğrenci alabildi. Bunun mutlaka sebepleri vardır. Türkiye de açılan yeni üniversiteler, ülkemizdeki hayat şartları ve maalesef ülkemize okumaya gelen gençleri ticari kazanç olarak gören anlayış. Bunun ülke ekonomisine zararı yıllık 80 milyon dolar olarak telaffuz ediliyor. Bu konu ile ilgili beni en çok rahatsız eden nokta, üniversitelerimizin boş kalmasının, sadece ekonomiye katkısı yönünden tartışılması. Üniversitelerimizin eğitim yönünden bir eksikliği var mı? Bence sorgulanması gereken ilk konu budur. Evet, bir üniversite ülkesiyiz, bununla gurur duymakta da haklıyız, ama bunu sadece ekonomimize katkı olarak düşünmeyelim. Bunun kültürel yönümüze, eğitim sistemimize, sosyal hayatımıza, en önemlisi ülke tanıtımına ve ülke imajına sağlayacağı artılar yönünden de değerlendirelim. Bu değerlendirmeler ışığında, şimdiden önümüzdeki eğitim yılı için eksiklerimizi iyi saptayıp gerekli önlemleri alırsak, her yönü ile bundan kazançlı çıkacak olan yine ülkemizdir.