Ankara’ya yaptığım bir ziyaret sırasında, Ankara da yaşayan bir dost, Kıbrıs için şöyle söylemişti; “İstanbul’un bir semti kadar olan Kıbrıs’ın, neden bu kadar sorunu var?”. Benimse ona cevabım aynen şöyle olmuştu “Kıbrıs İstanbul’un bir semti kadar büyük, ama Kıbrıs’ın derdi İstanbul’dan büyük”. Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar olarak bir avuç toprağı ne bölüşebiliyoruz nede birleştirebiliyoruz. Çözüm evet çözüm, ama nasıl? Daha öncede yazdım, Kıbrıs’ta bulunacak bir çözüm modeli hem Kıbrıslıları, hem garantör ülkeleri, hem de Kıbrıs’ta çıkarı olan ülkeleri, memnun edecek. Bana göre bu zor bir nokta. Bu bakımdan bulunacak bir çözüm modelinde mutlaka bir veya birkaç taraf daha fazla ödün verecek.
Ülkemizde 18 Nisan 2010 tarihinde, Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. İlk aday UBP Genel Başkanı ve Başbakan Sayın Derviş Eroğlu. Öncelikle Sayın Başbakanın Cumhurbaşkanlığı adaylığı hayırlı olsun. Cumhurbaşkanlığı görevini, 18 Nisana kadar devam ettirecek olan Sayın Mehmet Ali Talat’ın adaylığını, ne zaman açıklayacağı henüz belli değil. Cumhurbaşkanlığı için muhtemelen, başka adaylarda olacaktır. Tabi ki yarışın iki aday arasında geçmesi bekleniyor. Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan’ın yarışı önde götürme ihtimali oldukça yüksek. Peki adaylar nasıl bir propaganda dönemi yaşayacak. Ne gibi bir vaat topluma sunulacak. Genel seçim veya yerel seçimlerde, hükümet programları veya uygulanacak projelerle, halkın oyu istenirken, Cumhurbaşkanlığı seçiminde toplum hangi unsurlara göre sandıkta oy kullanacak. İlk konu, tabi ki Kıbrıs konusu ve Kıbrıs’ta çözüm çabaları. İki farklı aday ve ik i farklı görüş, bu noktada ortaya çıkıyor. Sayın Talat’ın bu güne kadar sürdürdüğü ılımlı ve her şartta çözüm çabası ki bu çaba Türkiye hükümeti ile birebir sürdürüldü ve bunun karşısında KKTC’nin bir devlet olarak, masada taraf olmasını savunan daha keskin, çizgilerle müzakere süreci benimseyen Sayın Eroğlu. Sayın başbakanın adaylığında da Türkiye’nin görüşünün alındığı aşikardır. Yani siyasete yıllarını vermiş, Sayın Derviş Eroğlu, Türkiye hükümetinin aksi bir duruşu karşısında aday olmazdı. Bu benim kişisel görüşüm. Kıbrıs Türkü, iki zıt görüş arasında tercihi yaparak, bir anlamda Kıbrıs’ın kaderini de etkileyecek. Kıbrıs’ın kaderini, daha önce Kıbrıslı Rumlar, Annan planı referandumunda hayır diyerek, olumsuz yönde etkilemişti. Gerçek olan bir başka noktada Cumhurbaşkanı kim olursa olsun, Kıbrıs politikasının, Türkiyesiz olamayacağı.
Bu noktada propagandanın bir diğer tarafı ortaya çıkıyor. Adayları ve görüşlerini ortaya çıkaracak, adayların reklamını yapacak olaylar. Sayın Talat şu an Cumhurbaşkanıdır ve doğal olarak görev süresince, bu konu ile ilgili gelişmeleri, bu makama yeniden seçilme yolunda, ön plana çıkaracaktır. Başbakan Sayın Eroğlu da iç siyaset’teki, dinamitleri ve UBP’nin iktidar erkini elinde tutması ile Talat’ın Kıbrıs sorununun çözümü, yolunda izlediği politikayı ön plana çıkaracaktır. Muhtemel olarak diğer adaylarda temsil ettikleri siyasi görüşün gerektirdiği politikaları, Cumhurbaşkanı olmak için ön plana çıkaracaklardır. Cumhurbaşkanlığı sarayına giden yolda mutlaka ki her şey mubah değildir. Ne dış gelişmeler, yada dış güçler, nede iç gelişmeler bu yarışta suiistimal edilmemeli. Kıbrıs konusundaki gelişmelerin istenilen düzeyde olmaması Sayın Talat’ı, iç gelişmelerde yaşana n olumsuzluklar ve sendikalarla olan anlaşmazlıklar da Sayın Eroğlu’nu bu seçimde zorlayacaktır. Sonuç olarak, derdi İstanbul’dan büyük Kıbrıs’ın, bize düşen bölümünde daha çok gelişmeleri tartışacağımız kesindir.