2010 Nisan ayında gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk olarak başbakan Dr. Derviş Eroğlu genel başkanı olduğu hükümet partisi UBP tarafından aday olarak gösterileceği genişletilmiş parti töreni ile geçen hafta ilan edildi. UBP tarafından seçim startı verildi ve bu doğrultuda seçim çalışmaları başlamış oldu. Siyasi anlam içeren tüm çalışmalar seçimlerin gölgesinde kalacağı açık seçik bellidir.
Kıbrıs sorununa çözüm bulma çalışmaları da mutlak surette 2010 Nisan ayı Başkanlık seçimleri gölgesinde devam edeceği kaçınılmaz bir gerçektir. Yoğunlaştırılmış görüşme sürecine baktığınız zaman ilerleme olduğunun söylediğini görmekteyiz. Türk tarafı ilerlemeler olduğunu savunurken Rum tarafı inkâr ediyordu ancak geçen gün onlarda bazı konularda ilerlemeler olduğunu açıkladılar.
Oluşturulacak yeni devletin Sn.Talat’ın en son sunduğu öneri paketinde ön görülen ve konfederasyonu içeren çözüm şekli ile değil ve federasyon temelinde bir anlaşma olması ve federatif devletin kara sularının yönetimi ve bazı iç konular konusun da anlaşma değil de yakınlaşma olduğunu ve görüş ayrılıklarının giderildiği açıklandı. Özellikle de dikkatimi çeken bir şey Rum tarafı her zaman vurguladığı tüm konularda anlaşma olmadıkça anlaşılmış sayılmaz söylemini tekrarlamadı.
Ban Ki Moon adayı ziyaret ettiği bu günlerde de yakınlaşmaların olabileceğini iki tarafa cesaret vermek için ada da bulunduğunu vurguluyor. Sn. Talat ve Hristofyas’la ayrı görüşmeler gerçekleştirecek ve sonuç için şubat ayı içerisinde de yoğun bir görüşmenin yapılmasını önerecek gibi düşünüyorum. İlk günlerde sn Moon’nun ziyaretinin Türkiye tarafından organize edildiğini savunan Rumlar bugün endişelerini dile getirdiler, çok zamansız bir ziyaret olduğunu ve Rum tarafının Annan planına da hayır dediğini de Genel Sekretere hatırlattılar.
Şubat ayı içerisinde Cumhurbaşkanı Sn. Talat’ın da adaylığını açıklayacağını söylemine de baktığımız zaman görüşme sürecinin ne kadar seçimin gölgesinde olduğunu görmemek saflık olur. Keza hükümet çalışmaları da seçim hesaplarının yapıldığı bir muhasebe ile söylemek çok da yanlış olmaz demokrasilerde bir seçim biter diğeri başlar siyasilerde bu ritme ayak uydurur.
Ancak ulusal bir konu olan Kıbrıs sorununun çözüm modelinin seçim malzemesi yapılarak adım atmak beklide halk iradesi ile çok bağdaşmaz.
Bana göre Sn. Talat aday olup olmaması kararını daha vermiş değildir çünkü geçmişte çözüm ile ilgili motivasyon boş çıktı çünkü Hristofyas ikili uzlaşmalara sadık kalmadı, KKTC halkı nasıl motive olacak ki Sn. Talat adaylığını rahatça açıklayabilsin?
Sn. Eroğlu net olarak dile getirdi ben KKTC halkının kazanılmış haklarından vazgeçmem varsın bana uzlaşmaz desinler bundan da rahatsız olmam.