Dış politikada bir adım önde olmak 2

KKTC Cumhurbaşkanımız Sayın Eroğlu göreve neredeyse henüz başlamadan BM destekli Rum taciz atışlarına maruz bırakılmıştır.

KKTC Cumhurbaşkanımız Sayın Eroğlu göreve neredeyse henüz başlamadan BM destekli Rum taciz atışlarına maruz bırakılmıştır. BM Kıbrıs özel temsilcisi Downer, New York’ta vermeye başladığı demeçlerle dişlerini gıcırdatarak, “ambargolar ancak siyasi bir çözümle sona erer” diyerek uluslararası baskıları Türk kanadına yönelterek AB ve BMGS taahhütleri ile bağdaşmayan bir ön şart geliştirmeye kalkmıştır. Rum kanadının katı ve uzlaşmaz çizgisine cesaret veren bu gibi davranışlar Downer’in iyi niyet görevi ile de bağdaşmamakta ve Türk Kanadına uygulanan çifte standardı gözler önüne sermektedir.
Yıllar süren çalışmaların ve ara mutabakatların ürünü olan Annan Planına hayır diyen Rumlar uluslararası iradeyi reddetmiş ancak hiç bir bedel ödememiştir. Tam aksine, Kıbrıs Türk Halkının, İngiliz üsleri hariç, Kıbrıs’ın bütününe ait egemenliğinde ve uluslararası kimliğinde, en az Rumlar kadar eşit söz ve temsil hakkı tamamen göz ardı edilerek Kıbrıs –AB tam üyeliğinin sahipliliği tamamen Rum Halkı üzerine tescil edilmiştir. Uluslararası iradeye saygı gösterip Plana evet diyen Kıbrıs Türk Halkı AB’den dışlanmakla kalmamış, BM-AB ortak taahhütlerine rağmen KKTC’ye uygulanan insanlık dışı ekonomik ve siyasal ambargo ve izolasyonlar kaldırılmamıştır. Tarihte örneğine ender rastlanır bu uluslararası haksızlıklar zinciri bununla da yetinmemiş, Kıbrıs Rum halkının referandum iradesi ışığında Annan Planı temel çözüm parametreleri, Rumlar açısından yeniden esas alınamayacağı çizgisi benimsenmeye başlanmıştır.
Kıbrıs Rum Lideri Tasos Papatopulos, 23 Mayıs ve 1 Temmuz mutabakatlarını, Annan Planı’na ret oyu veren Rum Halkının iradesine saygının bir gereği olarak tecelli ettiğini iddia ederek Garantiler başta olmak üzere, yeni federal devletin, iki ulusal (Türk ve Rum olmak üzere) kurucu devletin eşit ağırlıkta katılımı ile gerçekleşecek bakir ve yeni bir üst yapı olamayacağını, Makarios’dan miras aldığı “Kıbrıs Cumhuriyeti Devletinin” tarihe gömülmesine asla rıza göstermeyeceğini savunarak Annan Planında taraflarca kabul edilen temel parametrelerden hiç bir bedel ödemeden uzaklaşabilmiştir. Bu ortada iken, BM-Rum Kanadının KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaya konan ve Kıbrıs Türk Halkı iradesinin açıkca reddi anlamına gelen bir açıklama yapmasını bizzat Sayın Eroğlu’na dayatmaları fevkalade düşündürücüdür. KKTC Cumhurbaşkanı’nın, bu dayatma karşısında sadece“ görüşmelerin kalınan yerden ve Kıbrıs Türk Halkının demokratik iradesi doğrultusunda devam edeceğinin” söylemesi yeterli olmalıydı.
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Eroğlu’nun görüşmelere BM parametreleri, ilgili güvenlik konseyi kararları ile tek devlet, tek vatandaşlık ve tek uluslararası kimlik esaslarını içeren 23 Mayıs ve 1 Temmuz 2008 antlaşmaları çerçevesinde devam edeceğini açıklamasını ısrarla taleb etmek mütekabiliyet esasları içinde Sayın Eroğlu’na mukabil güvenceleri BM ve Rum Kanadından bekleme hakkını kazandırmıştır. Bu temel güvenceler şunlardır :

1. Kıbrıs Türk Halkının ayrı self-determinasyon hakkı ile Kıbrıs Rum Halkına eşit ayrı egemenlik hakkı hiç bir şart altında ortadan kaldırılamaz temel haklardır. Başka bir deyişle, Kıbrısın bütününe ilişkin egemenliğin meşruiyet kaynağı Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum Halklarının eşit ve ayrı egemenlik haklarıdır.Bu iki ulusal halktan bir kanadın Kıbrısın bütününe ilişkin egemenliği sahiplenmesi ve temsil etmesi uluslararası hukukun açık ve vahim bir ihlalidir.
2. Federal bir çözümde bu günkü KKTC Devleti ile güneydeki Kıbrıs Rum Devleti eşit ağırlıkta ve tam bir siyasal paritede, yeni doğacak müşterek Federal Kıbrıs Devletinin kurucu devletleri olacaktır.
3. Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının güvenliği için kendi kendini yöneten güçlü yetkilerle donatılmış iki kurucu devletin yetki alanındaki etnik altyapı, güneyde Rum, kuzeyde Türk olmak üzere iki kesimli demografik güvencelere dayanmalıdır.
4. Varılacak siyasal çözümde her iki Anavatanın, Rumlar için Yunanistan, Türkler için Türkiye’nin etkin garantörlük hakları devam etmelidir.

Sayın Eroğlu başkanlığındaki yeni görüşmeci heyeti Türk kanadının, yukarıda özetlenen kırmızıçizgilerini dirayet ve etkinlikle geç kalmadan tescil edeceğini ümit etmekteyiz.

Bu haber 434 defa okunmuştur

:

:

:

: