30 AĞUSTOS

Bu tarih geldiği zaman duygularımız bir o kadar daha kabarır ve kendimize olan güvenimiz yenilenir, çünkü bu tarih Türk milletinin yeniden dirilişidir.

Bu tarih geldiği zaman duygularımız bir o kadar daha kabarır ve kendimize olan güvenimiz yenilenir, çünkü bu tarih Türk milletinin yeniden dirilişidir. Mustafa Kemal Atatürk, “Hiçbir güç milletin önünde duramaz” demişti ve Türk milleti tükendi beklenirken 30 Ağustos günü kazanılan zaferle yeniden var olduğunu Dünyaya ilan etmişti. Yıl 1922 Osmanlı imparatorluğu yıkılmış ve bu zaferle yeni kurulacak olan Türk Cumhuriyetinin temelleri atılmıştı. Atatürk milletini çok iyi tanımış neleri başarabileceğini çok iyi analiz etmişti ki en büyük dayanağı Türk milleti demişti. Türk milleti en zor anlarında mutlaka kendi içinden bir lider çıkartmıştır, 20 yüzyılın da lideri Atatürk olarak tarihe yazılmıştır. Bu gün övünçle öğündüğümüz Türkiye 1922 yıllarında yokluk içerisinde oluşturulmuş büyük bir eserdir. Bu eseri de geliştirmek ve gelecek nesillere salimen devretmekte her Türk ferdinin bir ülküsü olmalıdır. Çağdaş Türkiye’yi yaratmak Atatürk’ün en büyük hedefi olmuştu ve cumhuriyeti kurduktan sonra da kalan o kısa ömründe de geliştirmek için yüzlerce dev yatırımlar gerçekleştirmişti. Türk ordusunun iman gücü bir kez daha Dünya’ya ilan edilmiş oldu. Orduların başkumandanı olarak Atatürk dehasını göstermiş ve düşmanı denize dökmüştür. Bu askeri deha karşısında düşmanın çok yapacak bir şeyi kalmamıştı. Atatürk ve silah arkadaşları mücadele verirken yeni bağımsız bir devlet yaratma arzusu içerisinde savaş vermişlerdir, bu amacı şahsi fikrime göre düşmanlar bilmeseler bile tahmin ediyorlardı ki yolun bu olduğunu biliyorlardı. Bundan dolayı bu kazanılacak zafer başka zaferlere benzemiyordu. Yeniden dirilişin zaferi ve yeni Türkiye’nin de temeli atılmış oldu. İngilizler Yunanı öne sürerek son hamle olmak üzere Türkiye’nin kurulmasına engel olmaya çalışıyordu, boğazlar çok stratejik bir öneme sahip olmaları açısından kontrolün Türkiye tarafından olmaması için emperyalist güçler çok mücadele verdiler. TC ilan edildi ve yine boğazların kontrolü yabancı güçlerden oluşan bir komisyon tarafından kontrol edilmiştir, 1936 yıllarında Türkiye buna son vererek boğazların kontrol ve idaresini tamamı ile kendi himayesine almıştır. Bu büyük bir siyasi başarı olmuştur bu tarihlerde de o zamanın yöneticileri AB de kaynayan ve ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan çatışmayı çok doğru analiz etmişlerdi ve uzak durmuşlardı. O dönemlerde Kıbrıs ta da kaynamalar var olmakta idi, 1931 isyanı ile çatışmaların oluşmaya başladığı gerçeği görmezlikten gelinemedi. Atatürk Kıbrıs’a dikkat edilmesi gerektiğini mücadele yılları içerisinde vurgulamıştı. O yılları anarken milli birliğin önemini daha iyi anlamak gerekir, bu gün ise milli birliğe ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu gerek Kıbrıs’taki gelişmeler gerekse de Türkiye üzerinde oynanan oyunlarda görmekteyiz. Bu son günlerde doğu Akdeniz de İsrail Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi arasında yeni ittifaklarla dengelerin değiştirilmesi hedefleniyor. Bu amaç ile yeni stratejiler geliştirip TC’nin Doğu Akdeniz de zayıflaması hedefleniyor, neticede değerli okurlar KIBRIS yine büyük önder Atatürk’ün dediği gibi Kıbrıs’a dikkat etmek gerekir, Kıbrıs’ın düşman elinde olması TC’nin ikmal yollarını tıkar. Bu ramazan ayı içerisin de bir kez daha Atatürk ve silah arkadaşlarını bu mücadele içerisin de şehit düşmüş tüm kardeşlerimizi rahmetle anar, yattıkları yerlerin nur olması için Allaha duacıyım. Biz Kıbrıs Türk gençliği olarak her zaman Atamızın yolunda ilkelerine bağlı olarak bağımsızlık yolunda, barışın teminatı ülküsü ile başımız dik bayraklarımızın gölgesinde devletimizi yücelterek yolumuza devam edeceğiz. Türkiye yolunda emin adımlarla güçlü, çağdaş ve demokrat olarak yürümektedir güçlü ordusu bu coğrafya üzerin de barışın ve huzurun teminatı olmaya devam etmektedir. Tüm amacımız büyük Atatürk’ün dediği gibi; “YURTTA BARIŞ DÜNYA DA BARIŞ.”
Bu haber 735 defa okunmuştur

:

:

:

: