Bayram biter dertler bitmez

Üç günlük Ramazan bayramı sona erdi. Kimimiz çalıştı, kimimiz tatil yaptı, dinlendi. Eş dost akraba ziyaret edildi. Aslında her şey normal, bayram tadında seyredecek diye bir beklentim vardı.

Üç günlük Ramazan bayramı sona erdi. Kimimiz çalıştı, kimimiz tatil yaptı, dinlendi. Eş dost akraba ziyaret edildi. Aslında her şey normal, bayram tadında seyredecek diye bir beklentim vardı. Her ne kadar eskisi gibi heyecan duymasam da. Aile ziyaretlerinde elleri öpülecek insanlar azaldıkça ve onlara ait hatıralar canlandırılıp, anılar dile geldikçe insan yaşlandığını hissediyor. Zamanın akışı karşısındaki çaresizlik, bayram sevinçlerini ve heyecanlarını çocuklara bırakmamıza sebep oluyor. Ülkenin en önemli sorunu tabi ki ekonomik çıkmaz. İnanın ki kimsenin derdi ne hükümet nede Kıbrıs sorunu. İnsanlar geçim derdini her şeyin önüne koymuş. En azından benim gözlemlerim bu yönde.

Daha önceleri kendi aracıyla kum ve çakıl taşımacılığı yapan bir tanıdık, şimdilerde otobüs şoförlüğü yaptığını ve son üç haftadır çalışmadığını bu işinde sonunun geldiğini anlattı. Bu ülkedeki trafik çıkmazının en iyi çözüm yolu olan toplu taşımacılığın bu noktalara gelmesi üzücü. Nedenleri mutlaka aranmalı ve çözümü de mutlaka bulunmalı. İnsanları özel araçlarla seyahat etmek yerine, toplu taşımacılığa özendirmeli. Tabi ki bunun olabilmesi için devlete önemli oranda gelir getiren araç satışından, muayene ücretinden, seyrüsefer ve akaryakıt üzerinden aldığı fonlardan vazgeçmesi gerek. Bunun mümkün olabileceğine de pek ihtimal vermiyorum. Bilindiği gibi devlet ortaokul ve lise öğrencilerinin yol harçlarını ilgili şirketlere ödüyor. Bu sektörün direnme unsurlarından biri de bu ödenek. Fakat devlet lise öğrencilerinin yol harçlarını ödemekten vazgeçme düşüncesinde. Bu olayında gerçekleşmesi durumunda bu işten ekmek kazanan insanların durumu daha da zorlaşacak. Şikâyetler, yakınmalar sadece bu konularla ilgili değil elbette. Bir başka tanıdık, bir başka konuyla ilgili dert yanıyor. Hayatını kendine ait, baba mesleği hamur mamulleri üreterek kazanan genç bir insan. Evli, bir kızı var. Dört ay sonra bir de erkek evlat sahibi olacak. Bayram dolayısıyla işlerin iyi olduğunu söylüyor ve daha iyi olabilirdi diye de ekliyor. “Kadayıfları marketlere dört liradan veriyoruz. Fakat büyük şirketlerle rekabet şansımız yok. Türkiye den ayni ürün altı liraya gelmesine rağmen onlar tercih ediliyor”. İlk zamanlar küçük olan iş yerinde on kişi çalıştırdığını şimdilerde ise sadece üç kişi çalıştığını da sözlerine ekliyor bu dost.

Bu insanlar toplumda birçok benzeri olayı yaşayan, insanlar arasında sadece benim tanık olduğum ve anlattığım örnekler. Dahası da var ama inanın hepsini anlatmaya sayfalar yetmez. Dikkatimi çeken bir başka nokta ise anlatılan tüm sıkıntılar içerisinde ne hükümet, ne siyaset ne de, Kıbrıs konusuyla ilgili hiç bir şey yok. Bu ülkeyi, bu insanları yönetenler bu sorunları ve sorunların kaynağını yine bu insanların dilinden işitmeli. İnsanlar kendi derdine düşmüş, kimsenin kimseden bir umudu yok. Siyasi iktidarların, toplumun geneline fayda sağlaması gerekirken sadece belli çevrelere fayda sağladığı inancı, toplumda önemli bir yere sahip. En acı ve en tehlikeli nokta da bu.
Bu haber 648 defa okunmuştur

:

:

:

: