ABD’de yapılan ara seçimler şunu bize gösterdi ki; eğer bugün bir başkanlık genel seçimi (presidential elections) olsa Cumhuriyetçilerin yeniden başa gelebileceğini ortaya koydu. Senato’nun üçte birinin yeniden seçilmesine rağmen altı tane yeni senatörün Cumhuriyetçiler arasından seçilmiş olması bugünkü şartlarda tüm senato seçilecek olsa Cumhuriyetçilerin senatoyu ele geçireceklerini gösterdi. Cumhuriyetçilerin başarısı, 1930 yılından bu yana ilk kez, Kongre’nin iki kanadının iki farklı parti arasında bölünmesi sonucunu doğurdu. Obama’nın bu büyük yenilgisinin altında sadece tek neden aramak yanlış olacaktır. Bunun hem dış politikada ki başarısızlıklarından dolayı hem de iç politikada verilen sözlerin tutulamaması ile aynı çerçevede yorumlamakta fayda vardır. Dış politikada Afganistan ve Terör baş ağrıları halkı bu konuda hayal kırıklığına uğratmıştır. İç politikada ise ‘’sağlık reformu’’ ve ‘’bankalara’’ vb.. karşı bazı girişimlerinin sadece söylemin ötesine geçmeyişi Obama’nın belini büktü. Obama’nın Beyaz Saray’da geçirdiği 2 yıl gibi bir süreyi tekrar oturup baştan bir analiz etmesi gerekmektedir. Bu kaybın arkasında ki nedenleri yardımcılarıyla beraber yorumlamaya çalışmaları lazımdır. Yoksa 1994’de ki B. Clinton örneğinden farklı sonuç ortaya çıkmayacaktır. Ayrıca Obama’nın bu denli oy kaybetmesi Tel-Aviv’i çok sevindirdi. Çünkü Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğun Cumhuriyetçilere geçmesi Washington’la eski günlerini özleyen Tel-Aviv’i memnun etti. Bu gelişme paralelinde olarak da Tel-Aviv, Obama’nın Kudüs’te ki inşaat konusunda ki söylemlerinin dozunu azaltacağı beklentisine girmiştir. Temsilciler Meclisi’ne başkanlık edecek John Boehner İsrail lobilerine yakınlığı ile biliniyor. İsrail’in güvenliği ön planda tutmayı amaçlayacak açıklamaları da geçtiğimiz haftalarda yapan Boehner, Obama’nın İsrail politikalarını zorlayacağı açıktır. İşsizlik oranının %9.6 olduğu Amerika da halk Obama’nın ekonomik tedbir politikalarını hissetmediğinden şikayetçi. Bu şikayeti dikkate değer görüp, ekonomik sorunları enlemesine boylamasına tartışmalı ve 2012 seçimlerinin öncesinde önemli adımlar atmalıdır. Ayrıca ABD’de düzenlenen ara seçimler sonucunda Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu ele geçirmesinin Türk-Amerikan ilişkilerine nasıl yansıyacağı, en çok merak edilen konular arasında yer alıyor. Kongrenin Ocak ayında göreve başlayacağı yeni dönemde, Temsilciler Meclisi Başkanlığı’nın, Türkiye karşıtı tavrıyla bilinen şu anki Başkanı Demokrat Nancy Pelosi’den, Azınlık Lideri Cumhuriyetçi John Boehner’e geçmesi öngörülüyor. Geçmişte Ermeni tasarılarına karşı tutumuyla bilinen Boehner, Türkiye ile ABD’nin müttefikliğine de vurgu yapan isimlerden biridir. Türkiye ilişkilerine önem gösteren kişi olarak öne çıkmaktadır. Boehner, 2007 yılında Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nden geçen Ermeni tasarısının Genel Kurul’da oylanıp oylanmayacağının tartışıldığı bir sırada katıldığı bir televizyon programında, 1915 olaylarının niteliğinin Washington’daki politikacılar değil, tarihçiler tarafından belirlenmesi gerektiğini söylemiş, “Bu ortamda tasarının genel kurula getirilmesi, Kongre’de bu yıl gördüğüm en sorumsuz şey olabilir” diye konuşmuştu. Boehner, “Türkiye, teröristlerle savaşımızda çok önemli bir müttefik. Türkler, dünyanın çok stratejik bir noktasında. Bizim çok iyi müttefiklerimiz” ifadesini kullanmıştı. Bu söylemlerle Türkiye-ABD ilişkilerinde Türkiye’yi önemseyen bir profil çizmektedir. Fakat unutmamamız gereken şu nokta var ki; Cumhuriyetçilerin İran ve İsrail konularında demokratlardan daha da hassas olduklarını bilmeyen yoktur. Son dönemlerde İsrail-Türkiye ilişkilerinin kötüye gidişi ve Türkiye’nin İsrail’i uluslar arası arenada prestijini bozması ilerde sorun doğurabilir. Türkiye’nin aynı tavır ve tutum içinde bulunması halinde kısa dönem içinde olsa ABD-Türkiye ilişkilerin
seyri kötüye gidebilir. Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu sağlamasının ardından, Türkiye karşıtı diğer bir isim olan Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Demokrat Howard Berman da bu görevinden ayrılacak. Berman’ın yerine, komitede Cumhuriyetçi Parti’nin en kıdemli üyesi Ileana Ros-Lehtinen’in gelmesi öngörülüyor. Lehtinen, bu yılın Mart ayında Temsilciler Meclisi’nden geçen Ermeni tasarısının oylamasında tasarıya karşı oy kullanmıştı. Ancak Lehtinen’in hakkında şunu da söylemekte fayda var ‘’Ulusal Güvenlik Konuları’’ bu kişi için çok hassas noktalardır. Şu an ki öngörülerim bunlardan ibarettir. Tabi şunu da unutmamak gerekir ‘Ülkeler arasında ebedi dostluklar yoktur, onun yerine menfaatler(interests) vardır.