Doğru dış politika vizyonu buna denir

Bugün güne Wikileak’sın ABD Dışişleri Bakanlığına ait olduğunu iddia etiği belgelerin yayınlamasıyla başladı.

Bugün güne Wikileak’sın ABD Dışişleri Bakanlığına ait olduğunu iddia
etiği belgelerin yayınlamasıyla başladı. İddia edilen belgede
Türkiyeli diplomatlar ve ABD’li diplomatlar arasında geçen konuşma
ve görüşmeler var. Belgeleri yorumlamadan önce belgelerin hangi
konular üzerinde yoğunlaştığını söylememizde yarar görmekteyim. Irak
hükümeti ve Türkiye arasında ilişkiler, Kıbrıs’ın tekrardan
birleştirilme isteği karşısında Türk yetkililerin sözleri,
Ermenistan’la protokoller, İran’a karşı Türkiye’nin müttefik
ülkeleri desteklemesi için yapılan baskılar ve en önemli konu İsrail
hükümeti ve Türkiye hükümeti arasındaki anlaşmazsızlıklardır.

Wikileak’sın yayımladığı belgeler tüm dünyada ses
getirdi.İngilter’de,ABD’de ve bir çok avrupa ülkesinde basın da
tartışılan konu oldu.

Belgede Ayrıca Türkiye Başbakanı ve Ahmet Davutoğlu hakkında da
iddialar mevcut. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında İşkolik,
inatçı ve despotik olmadığı gibi söylemler de mevcut. Dışişleri
bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında da Tehlikeli ve Deli gibi ifadeler
kullanılmıştır.Bunların da dışında bir döneme damgasını vuran eksen
kayması konusu tekrardan belgelerde ABD diplomatlar tarafından
söylenmektedir. Söz konusu ‘’eksen kaymasından’ dolayıda Türkiye’nin
AB’ye üyeliğinin zora girdiğinin altı çizilmektedir.Bunların doğru
olup –olmadığını tartışmadan önce belgelerin bu dönemde internet
sitesinde yayımlanmaya başlamasının zamanlamasına dikkat çekmek
istiyorum. Türkiye’nin 4 ülke ile avrupa benzeri vizesiz seyahat ve
ticaret konularında işbilirliğinin yapıldığı, Türkiye’nin dış
politikada vizyon ve misyonlarının olduğu, Türkiye’nin prestijinin
arttığı dönemde bu belgelerin yayımlanması ne kadar normaldir.

İddia edilen Belgelerin ABD Dışişleri Bakanı yardımcısı William
Burns’un ağzından çıkığı çıkmadığıda şüpehilidir.Bunlar ABD’nin
resmi dış polikası değildir. Türkiye’nin ortadoğu-kafkaslar-
balkanlar- avrupa ve transatlantik ötesinde prestijinin yükseldiği
dönemde bu iddiaların gündeme gelmesi inandırıcılığıda bir o kadar
azaltmaktadır.

Türk dış politikasında Barış ve vizyon içerikli adımların atılması
bazı kesimleri etkilemiş ki bu belgelerin internette yayımlanması
sonucunu doğurmuştur. Ahmet Davuoğlu hakkında çıkan ‘’deli’’
ifadesini ne kadar olumsuz anlamda kullansalarda bunu olumlu anlamda
yorumlamakta yarar görmekteyim. Çünkü Türk Dış politikasının 2000
sonrasında yenilenmesi ve taze kan gelmesine vesile olan dışişleri
bakanımız hakkında böle tabirlerin kullanması gayet normaldir.
Türkiye’nin çıkarlarının bazı ülklerin çıkar alanlarına dokunduğu
için rahatsız olmuşlar ki böle bir yola başvurmaya
niyetlenmişlerdir.

Türkiye’nin Neo-Osmancılık diye adlandırılan yeni dış politika
visyonunundan batılı korkmuş görünüyor. Orta doğu’da çıkmazlarda
barış misyonuyla huzuru ve güveni temellendirmek isteyen Türkiye’nin
bazı ülkeleride rahatsız etmesinden başka normal ne olabilir ki.
Ekonomilerini silah ve savaş üzerine temellendirmiş bu ülkelerin
çıkarlarıda bu şekilde alt-üst edilmiştir. Son dönemde
İRAN-TÜRKİYE-BREZİLYA arasında imzalanan ‘’tahran anlaşmasına’’
karşı çıkan bazı ülkeler bugün bu anlaşma temelinde işbirliği
yapmak istemektedirler. Başbakan Erdoğan’ın Lübnan’da SULTAN
lakabıyla karşılanması bazı çevreleri neden ürkütmesin ki. Orta
Doğu’da , Kafkaslarda, Balkanlarda kısacası Türkiye’nin
‘’Rimlandında’’ bulunan çoğrafyasında etkin olması doğal olarak
bazılarının çıkar alanlarını etkilemiştir.

Bu türlü belgelerin ortaya çıkması Türkiye’yi yıldırma
politikalarından başka birşey olarak görmemekteyim. Bu belgeler
ortaya atılıyorsa demek ki Türkiye doğru yolda ilerliyor demektir.
Türkiye’nin dış politika’da visyona sahip olması, 1990 ve öncesinde
ki gibi tehditle şekil alan dış politikasından bugün eser görmek
hayal. Türkiye’nin bu yeni dış politika misyon ve vizyonu BARIŞ
üzerine temellenmiştir. Bazı kesimler NATO ile Türkiye arasında söz
konusu olan ‘’Füze Rampaları’’ konusunda ABD_Türkiye ilişkilerinin
zedeleneceğini söylemekteydi. Bugün böle birşeyin olmadığı açıklıkla
söyleyebiliriz. Bazı tarafların söylediği üzerine konuşursak, ABD’ye
yanaşırsak İran’la aramız kötü olacaktı ya da Suriye ile. Bugün bu
tür paradoksal ilişkilere Türkiye’nin dış politikasında yer
yoktur.Yorum sizde..
Bu haber 946 defa okunmuştur

:

:

:

: