BM Kıbrıs’ta var olan barışın sürdürülmesi konusunda görevini devam ettiriyor, BM genel sekteri Ban ki Moon en son yayınlanan raporun da var olan barış için bayağı vurgu gerçekleştirdi. Görevde bulunan BM askerlerinin sayısını da belirtti 820 civarında BM askeri görev yapıyor ve ara bölgelerde olaylar yaşanmamaktadır. Böylece BM askerleri rapora göre Kıbrıs’ta barışın huzurun teminatı gibi gösterildi, gerçekte öylemi her Kıbrıs Türkü’nün sorgulaması gereken bir olgu olmalıdır. 1964’te adaya gelen BM askerleri Kıbrıs’ta çatışmaları önlemek ve güveni tesis etmek için misyon üstlendi, yabancı asker olan bu güç bir yere kadar görev yürüttü ancak Rum EOKA saldırılarını önleyemedi. 1974 Barış Harekâtına kadar birçok silahlı olay oldu ve onlarca şehit verdik niye Rum fanatik EOKA mensuplarının Ada’yı Yunanistan’a bağlama girişimleri neticesin de.
Kıbrıs Türk haklıda çok ciddi bir direniş göstererek Rumların bu hayaline engel oldu, bu mücadele uğurun tüm şehitlerimizi bu şehitler haftasında saygı ile anıyorum, o günlerde gerçekleştirilen mücadele olmamış olsaydı bu günleri yaşamamız mümkün olmayacaktı ve bugün Türk askeri bile Kıbrıs’ta olması mümkün olmayacaktı ada Yunan adası olacaktı, bu gün de var olan barış ortamının mimarı BM değil Türk askeridir.
BM de bu barış ve huzur ortamında görev yapmaktadır bazı zamanlarda da ara bölgedeki güvenlik faaliyetlerinin zafiyete uğrattıklarını unutmamak gerekir. Yürütülen müzakerelerde bir anlaşmaya varmak için Türk ve Rum tarafı ciddi şekilde çalışıyor 2004 Annan planının referanduma sunulduğu zaman da Türk tarafı ciddi şekilde çalışmış ve o plana evet demişti ancak Rum halkının hayır demesi ile de anlaşma olmamıştı, BM de bunu çok iyi bilmektedir.
BM Kıbrıs özel temsilcisi Alexsander Downer Pazar günü Simerini Rum gazetesine verdiği demeçte Kıbrıs ta BM’nin misyonunun iki bölgeli iki toplumlu tek egemenlik tek kimlikli bir federasyon çatısı altında anlaşmayı sağlamaktır, iki devletli bir anlaşmanın da olması mümkün değildir, bu açıklama BM’nin esas amacını aşmaktadır. BM Kıbrıs ta iki tarafı güvenli bir şekilde buluşturup hakemlik değil aracılık yapma yöntemi ile görüşmelerin seyrine yardımcı olmaktır. Biz KKTC halkı olarak 2004 Annan planını tüm riskleri de göze alarak anlaşmaya varmak için kabul ettik, Rum halkı da ret etti Rumlar AB üyesi oldu TÜRK halkı ise cezalandırıldı ve izolasyonlar altında yaşamaya çalışıyor. Downer iki devlet olmaz diyor o zaman 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir ortaklık olduğunu ve bu ortaklığı Rumların bozduğunu ve devleti tek taraflı ele geçirdiklerini 47 yıldır Türklerin haklarını çiğnediklerini var olan belgeleriniz de ki gibi açıklayınız ve bu tek ayaklı olan KC’ni tanımaktan vazgeçiniz biz de o zaman kendi durumumuzu bir daha değerlendirelim bunlarda olmaz ise bizim savunacak tek bir yolumuz var o da Devletimiz KKTC.
Ne yapmamız gerekir sn Downer, Rum liderliği haksız olarak ele geçirdikleri ortaklık anayasasına dayalı KC’nin nimetlerinden faydalanacak biz ise onların peşinde koşup bizi de azınlık olarak kabul edin mi? Diyeceğiz, adil mi bu sizce ki esas amacınızı aşan açıklamalar gerçekleştiriyorsunuz iki devlet olmaz diyorsunuz da eski devleti ele geçirenlere diyecek sözünüz yok mu?
İster kabul ediniz isterse de ret ediniz KKTC vardır Kıbrıs Türk halkının geleceğinin teminat altında olması için de var olmaya devam edecektir.