Yunanistan Başbakanının sözleri gündemde yeni tartışma konusu oluşturdu. Türkiye’de muhalefet partileri konu hakkında ikiye bölündü. kimisi T.C Başbakanı Erdoğan’ın tavrını yerinde bulurken, kimide yeterli görmedi.
Aslında bilinmesi gereken bazı gerçekleri göz önünde tutarsak Yorgo Papandreou’yu anlamamıza yardımcı olabilir. Yunanistan Başbakanı Y. Papandreou babasının aksine Türkiye ilişkilerine daha önem veren olumlu adımlar atmayı düşünen bir siyaset adamıdır. Herkes onun Yunanistan Dışişleri Bakanlığı döneminde Türkiye-Yunanistan ilişkilerine ivme kazandırdığını bilir. Lakin Erzurum’da büyükelçilere verilen yemekte söylediği sözler Neden böyle bir üslup içine girdiği sorusunu aklımıza getirdi?
Erzurum’da ki bu toplantıda söylenen sözleri kısaca hatırlarsak; Y.Papandreou’’8 Türk savaş uçağı çarşamba günü Yunan adasının üzerinde uçtu. Bu uçuşun anlamı neydi? Türkiye neyi ispatlamak istiyor? Bu Ege’deki statüyü değiştirmeyecek. Biz gerginliğe, şüpheciliğe mahkûm muyuz? Ülkelerimiz arasında önce güveni, sonra kalıcı barışı tesis edebiliriz diye düşünüyorum. Kıta sahanlığı sorununu çözmemek lüks bir tehlike. Her iki tarafın da kabul edeceği bir çözüm bulmalıyız. Mantıklı bir zaman içinde bunu gerçekleştiremezsek uluslararası adalete başvurmalıyız. Gerginlik aramızdaki ilişkileri zehirlemekte ve sıcak olayların çıkma tehlikesini artırmakta. Türkiye’nin Kıbrıs’ta işgali devam ettiği sürece AB üyeliği olamaz. Hristofyas’ın karşısında gerçek bir muhataba ihtiyaç var’’ dedi. Tüm bu söylenenler üzerinde az durup düşünmek lazım. Aslında Yunanistan Başbakanı kendi tezlerini bu sefer Türkiye’de söylemiştir. Bu tezler her zaman vardı. Bunlar çözüm bekleyen noktalardır. Mesela Ege Sorunu’nun çözümü için Uluslar arası Adalet Divanı’na gidilmesi konusunda olduğu gibi. Bunlar her zaman bilinen noktalardır. Sadece düşünülmesi gereken konu ‘’Kıbrıs Sorunu’’ çözüme kavuşmadan Türkiye’nin AB üyeliğinin zor olduğu konusudur. Zaten AB üyeliği noktasında fasılların açılması noktasında bilindiği üzere siyasi engeller bulunmaktadır. Ankara Anlaşmasına göre Rum Yönetimi’ne Türkiye’nin limanları açması gerekmektedir. Bunları biliyoruz… Bu kadar gündem oluşturan konu, tezlerin Türkiye’de söylenmiş olmasıdır. Olmayan bir şey söylenmemiştir.
Yunanistan Başbakanı Yorgo’ya göre sorunlar diplomasi ile çözüme kavuşturulmalıdır. Kıbrıs konusunda Hristofyas’ın muhatabı olmadığını hatırlatan Papandreou’ya, Erdoğan’ın cevabı taktire şayandır. Bugüne kadar 45 küsür görüşme olduğunu bugüne kadar hangi sıfatla konuşuldu, müzakere edildiyse o sıfatla konuşacaksın demesi’’ yerinde bir cevap olmuştur. Aslında Erdoğan’ın sert uslubu ortaya yoktu. Sadece yerinde konuşulması gereken şeyler söylendi. Eğer Yorgo’nun açıklamaların Erdoğan sert bulsaydı eminim ki benzer paralelde sert açıklamalar kendisi tarafından da verilmiş olacaktı.
Sadece son olaylara bakarsak Yunanistan – Türkiye ilişkilerinin seyrinin analizinde zorlanmış oluruz. Tarihi ve kültürel bakımından da aynı coğrafyada bulunduğumuz komşu Yunanistan her ne kadar bazı dönemlerde hatalar yapsa da bu insan doğasından ileri gelmektedir. Kıbrıs Sorunun da tıkanma olmasına rağmen diplomatik yollarla sorunların çözümlenmesi istenmekte olması önemli bir husustur. Zaten liderlerde toplantıda gerekli açıklamaları yapmıştır. Az önce dediğimiz gibi sorunlar güçle değil diplomasi ile çözüme kavuşacaktır.