Libya’ya NATO’nun müdahalesi söz konusu olabilir mi?

Libya’da işler Kaddafi aleyhinde gelişmeye devam ediyor. BM Güvenlik Konseyi’nin Libya hakkında aldığı kararlar Almanya’da Tayyip Erdoğan tarafından eleştirilmesi doğrudur.

Libya’da işler Kaddafi aleyhinde gelişmeye devam ediyor. BM Güvenlik Konseyi’nin Libya hakkında aldığı kararlar Almanya’da Tayyip Erdoğan tarafından eleştirilmesi doğrudur. Recep Tayyip Erdoğan’ın asıl eleştirdiği ve kesinlikle Türkiye’nin karşı olduğu konu ise
NATO’nun Libya’ya müdahale etmesidir. NATO Libya’ya müdahale edebilir mi? Ederse hangi şartlarda edebilir? Bunlar önemli konulardır. Şu an NATO’nun Libya’ya söz konusu müdahalesi söz konusu olamaz. Çünkü NATO’nun kuruluşunda ki esas amacına bakıldığında
Varşova Paktı’na karşı kurulduğunu biliyoruz. NATO’nun Tüzüğü’ne(Charter) baktığımızda Madde 5’e göre (Article 5) müdahalenin sadece NATO’ya üye olan bir ülkeye karşı saldırı halinde anca NATO güçlerinin müdahalesi son konusudur. Kısacası NATO bugünki şartlar itibarı ile Libya’ya müdahale etme hakkı yoktur. Libya herhangi NATO üyesine herhangi bir saldırısı olmadığından müdahalede söz konusu değildir.

Tüzükte yer alan 5.maddeye göre; NATO üyelerine saldırı olursa müdahale hakkı doğacağından bu şartlar olgunlaşmadan NATO güçlerinin Libya’ya çıkması söz konusu olamaz. Bunların dışında ABD’nin Irak ve Afganistan işgallerinde NATO’nun rolü hakkında ciddi eleştiriler yapılmıştı. Ayrıca Doğu Bloğu’nun dağılmasının sonra NATO’nun görev misyonu hakkında tartışmalar sürmektedir. Gladio oluşumunda etkili olan NATO bu konu yüzünden de eleştirilere maruz kalmıştır. Şu sıralar tartışılmakta olan diğer bir konuda Büyük Orta Doğu coğrafyasında domino etkisi sürecek mi? sürerse hangi ülkeler bu etki altında kalacağı konusudur? Tunus’la başlayan olaylar Mısır’a sıçramış oradan da bugün Libya’da yaşananlar bu coğrafyada yaşayan diğer krallık rejimlerini tehdit eder olmuştur. Domino etkisinin devam ettiği Büyük Orta Doğu coğrafyasında Libya’daki ateşin Yemen’e sıçradığını görüyoruz. Sıradaki ülkeleri kestirmek ya da tahmin yapmak zordur. Fakat domino etkisinde kalacak ülkeleri saymaya çalışırsak; Yemen, Fas, Suriye, Umman, Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, Ürdün, İran’dır. Bugün yaşananları bir ay öncesinden tam olarak kestirebilen herhangi bir düşünce kuruluşu olmamıştır. Yarın olacakları da tam olarak kestirebilecek birileri de olamaz. Fakat bu coğrafyadaki Mısır, Libya ve Tunus örnekleri diğer ülkelerde ki halkları sönen ateşlerini tekrardan faaliyete geçirmeye yetmiştir. Bölgedeki halkların istediği basittir. Özgürlük, ekonomik refahlık, reformlar, demokrasiye geçiş, yıllardır gördüğü yüzlerin yerine yeni yönetimlerin kurulmasını istemektedirler. Çünkü Tunus’ta devrilen Bin Ali Krallığı’nın arkasından kurulan geçici yönetimi de halk birkaç evvel devirmiştir. Bu da halkın eski yönetimlerden kalan artıklarla yola devam etmeyeceklerinin göstergesidir. On yıllardır başta olan kralları korku saldığından bugün en başta Suudi Krallığı olmak üzere halk üzerindeki baskıları azaltıp, milyarca dolar hibe etmeye varan girişimlere başlamışlardır. Bazı yazarların bu coğrafyada yaşananlar BÜYÜK ORTA DOĞU projesine bağlamalarına anlam veremiyoruz. Çünkü bugün orta doğu’da yaşananlar geçmişte Avrupa coğrafyasında da yaşanmıştı. Monarşilerin sonlandırılması dönemlerini ne çabukta unuttuk. Fransa’da cezaevlerinin yakılmasını, Kralların baştan indirilmesini ne tez de unuttuk! Bugün yaşanların içinde olan halk gözüyle bakarsak BOP ile alakası yoktur. Her dönemde olduğu gibi büyük güçlerin çıkarları bu bölgelerde söz konusudur. Mesela bugün BM Güv. Kons. aldığı kararlar küresel aktörlerin çıkarlarını koruma amacı taşımaktadır. Kendi çıkarlarının devamı için bölge halklarına ve yönetimleri üzerinde yaptırımlar uygulamaları doğru değildir. Dünya’nın 17.büyük petrol çıkaran ülkesi olan Libya’da bu ülkelerin çıkarları olmayacak ta kimlerin çıkarı olacak?
Bu haber 1123 defa okunmuştur

:

:

:

: