Hep ayni terane !

Türkiye’deki, darbe teşebbüsü ile yeni yeni gerçekler de, ortaya çıkmaktadır.

Yalçın CEMAL
yalcincemal@hotmail.com

Darbe girişimi sırasında bir çok noktaya, askeri okullardaki öğrenciler, sevk edilmişti.
Bunlara, Kuleli Askeri Okulunun öğrencileri de dahil.
Komutanları emir vermiş ve bu ana kuzusu öğrencileri aldatarak, gerçeğin ne olduğunu söylemeden, ellerine silah tutuşturularak emellerini gerçekleştirmek için, bu çocuk yaştaki askeri okul öğrencilerini, topun ağzına koymuşlardır.
Değerli okurlar.
Bu aldatmaca ile, bu öğrencileri linç noktasına getirmiş insan kılığındaki yaratıklara, hukuk kuralları içerisinde, her türlü cezayı vermek mübah.
Fakat aldatılan ve neyin ne olduğunu bilmeyerek, belirli noktalara sevk edilen öğrencilerin, tutuklanıp, yargılanmaları insafla bağdaşır mı?
Türkiye’deki darbe teşebbüsünün, adada yarattığı tansiyon ve izlenimleri, yorumlamaya çalışacağım.
Bizim, genellikle siyasi partilerimiz, bazı sivil toplum örgütleri, iş kesinleşmeye başladıktan sonra, görüş bildirmeye başladılar.
“Darbe girişimini, şiddetle kınadıklarını“ açıkladılar.
Çarşaf, çarşaf, demeçler verdiler.
Genellikle bu durumlarda, belirsizlik döneminde, hiç kimseden, ses seda çıkmaz.
Olayın aydınlanması ile, tavırlar belirlenir.
Ya, darbe kınanır.
Ya da, kutlanır.
Geçmişte, Evren’in darbesi, kutlanmış.
Kınanmamıştı.
Darbeye karşı çıkan ve hapis olan Ecevit, hapisten çıktıktan sonra, öncülüğümde, 1984 Şubat’ında adaya geldiğinde, bazı siyasiler, adaya gelmesinin, zamansız olduğunu ileri sürecek kadar, darbe yanlısı olmuşlardı .
Tabi, Evren başarısız olsa, aksi olacak, Evren de dahil tüm Kuvvet Komutanları lanetlenecekti.
Bizde, hava bu.
Gelelim, Güneydeki havaya.
Güneydeki hava, bambaşka.
Nasıl mı ?
Türkiye’de, darbeler, sık sık oluyor.
Asker, sivilin yerini alıyor.
15 Temmuz da, göstermiştir ki, tezimiz haklı.
Nedir, haklı olan tezleri.
Türk askerinin, adadan temelli gitmesi.
Garanti sisteminin, lağvedilmesi,
Gerekçe, Türkiye’deki darbeler.
1959’da imzalanan, Zürih ve Londra Anlaşmalarının getirdiği, Garanti ve İttifak Anlaşmaları. Türkiye’de, 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra, Makarios tarafından, hükümsüz ve geçersiz kılmak için, her türlü girişimi başlatmıştı.
Rahmetli Rauf Denktaş’ın girişimi ile, Cumhurbaşkanı seçilen, Cemal Gürsel, resmi bir açıklama ile, Türkiye‘nin yapmış olduğu tüm, anlaşmalara, bağlı olduğunu, tüm dünyaya duyurmuştu.
Yine ayni terane.
Rum tarafı, açık açık söylüyor !
Çözümden sonra, adada, Türkiye’nin hiçbir rolü olmayacak.
Adada, çözümsüzlük nedenlerinin, en belli başlı gerekçesinin de, Türkiye’nin bulunmayacağı bir çözüm.
“Pılısını, pırtısını toplayıp gidecek“ demeye getiriyorlar.
Anastasiadis, iki halkın önüne getirecekleri, çözüm modelini de, açıklıyor .
“ İki eyaletten oluşan, tek Devlet . İki komşu Devletin ilişkisi değil.”
77-79 Doruk Anlaşmalarından, konuşmasında eser yok.
Çözümün dayandığı dayanak, 1974 öncesinin de, daha gerisi.
Tabii bu, Güneyin gönlünde yatan aslan.
Her kesin gönlünde, bir aslan yatar.
Güneyin gönlünde yatan, aslan da, bu.
Sn . Akıncı, 2017 ‘ye sarkarsa, görüşmelerin seyrinin, olumsuzluklarla karşılaşacağı endişesini, belirtiyor.
Endişe, sadece bizde
Güney de, var mı ?
Zerresi.
Niye, endişe etsinler.
Bunun için, değil midir ki, hakem ve takvimi, kabul etmediler.
Onlar, Hükümet, biz “ Sahte Devlet.”
Bu statü, gidebildiği kadar, gitsin.
Bu haber 4088 defa okunmuştur

:

:

:

: