Yayla’da kahve sohbeti

Pazar akşamı, Güzelyurt ilçesinin bir köyü olan, Yayla Köyüne bir ziyarette bulundum

Pazar akşamı, Güzelyurt ilçesinin bir köyü olan, Yayla Köyüne bir ziyarette bulundum
Yayla’ya ve diğer köylere rutin olarak ziyaretler yapıyorum.
Bu herhalde, kaymakamlık görevinin bir alışkanlığı olsa gerek.
Yayla’da, bir kahvehane , bir de spor kulübü var.
Köye gittiğimde, her ikisini de, ziyaret ederim.
Çünkü, her birinin müdavimleri başka.
İlk önce, araba park yerine yakın olduğu için kahvehaneye gittim.
Orada oturanlarla el sıkışıp, sandalyeye oturarak sohbete koyuldum.
Konular değişik.
Kıbrıs konusu.
Köyün su konusu.
Kuraklık.
V. S .
Bu seferki ziyaretimde, müzakerelerde geçmişte umutlu olanları da, umutsuzluk içinde buldum.
Aralarında tartışıyorlar.
Rum, hiçbir şeyi kabul etmiyor.
Birisi, söze katılıyor.
“Garantiler olmazsa, bu iş olmaz.”
Bir diğeri.
“Hep mülklerini istiyorlar. Geri geldiğimiz yere gidemeyeceğimize göre, biz nereye gideceğiz.”
Gündeme, müzakerelerde etkin bir ağırlığı olan , Ortodoks Kilisesinin, Baş Piskoposuna geliyor.
Tepki yükseliyor.
“O, bu işlere karıştığı sürece, bu adada, hiçbir şey olmaz. Onun isteği stavrozu boynumuza taktırmak.”
Bir diğeri.
“On bir yılda, taktıramadılar da, şimdi mi taktıracaklar. Mümkün değil. Böyle giderse, Kıbrıs’ta barış kalkar tekrar savaş yılları başlar.”
Mülkiyette, önceliğin, mülk sahiplerine verilmesine de, tepki var.
“Takası ve tazminatı , kilisenin baskısı ile yerine getirmeleri mümkün değil. Bunlar çözüm istemiyor. Bizi oyalıyorlar.”
Baktım sohbet uzuyor ve hareketleniyor.
Kulübe de, gitmem lazım.
İzin alarak, kalktım.
Spor Kulübüne gittim.
Orada da, konu Kıbrıs müzakereleri.
Kulüpte olanlar, ateşli ateşli tartışıyorlar, Rum tarafının olumsuz yaklaşımlarını dile getiriyorlar.
Bir Yayla’lı , pazarı fırsat bilerek, eski köyüne gitmiş.
Anlatıyor:
“Köy mesire yerine döndürüldü . Şehirlerdekilerin hepsi köyde. Eski köylüler de var, konuşuyoruz sohbet ediyoruz.”
Tam burada, söze katıldım.
Son görüşmelerle, görüşleri ne ?
“Bir çözümün olacağına inanmıyorlar. Birisi bana, bizim nesil bu işi çözemez, belki iki nesil sonra.”
Bu yanıt üzerine Sn. Akıncı’nın çözümle ilgili “nesil “ yaklaşımı aklıma geldi.
Bir başka Yayla’lı; “Aramıza yüz bin Rum gelecekmiş. Bu nasıl iki bölgelilik. Böyle bir şey olamaz. Onlar orada. Biz burada. İki bölgelilik böyle olur.”
Tabii konular ve sorunlar, sadece Kıbrıs müzakereleri ile ilgili değildi.
Köyün, sulama suyu sorunu, ikinci sıraya oturdu.
Sulama kuyularında, kuraklık nedeni ile, köyde büyük sorunlar yaşandığını, dile getirdiler.
Bu, ortak bir sorun.
Hükümetten, bir an önce, tarım maksatlı kullanılacak olan suyun , en erken bir zamanda bölgeye getirilmesini.
Bu zaman zarfında da , geçici önlem alınmasını istediler.
Sohbet geç vakitlere kadar sürdü.
Bir üretici,bu gidişle çözüm olmayacağına göre, bahçelerimizin sulanması için, denize akan suyu, bahçelerimize çevirecek , alt yapının bir an önce bitirilmesini istedi.
Bu istek, yerinde bir istek değil mi ?
Bu haber 4126 defa okunmuştur

:

:

:

: