Seçime giderayak. Geçici Memurların kadrolanması için iki yasa önerisi Meclisten geçirildi.
Karar, oy çokluğu ile alındı.
Mevcut Hükümet ve Bağımsızların oyu ile Meclisten geçti.
Yasa önerileri, oy birliği ile geçmedi.
Oy çokluğu ile geçti.
Muhalefet, olumlu oy vermedi.
Sadece, İktidarın oyları ile geçti.
1016 geçici memur sınıfında olan bu çalışanlar, geçirilen yasalarla.
Daimici olarak, kadrolanacaklar.
Dikkat ederseniz!
Kadrolandılar, demiyorum.
Kadrolanacaklar, diyorum.
Geçen yasalar, Sn. Cumhurbaşkanının onayı ve Resmi Gazetede yayınlandıktan sonra, resmiyet kazanacak.
Geçici memurları kadrolayan bu yasaların, Resmi, Gazetede yayınlanması, biraz zor gibi görünüyor.
Çünkü Mecliste oy çokluğu ile geçen yasalar, Anayasamıza ve onun koyduğu kurallara, aykırı gibi görünüyorlar.
Tabi.
1016 kişinin, çalışma hayatlarının geçici bir perspektifte ilanihaye kalmasının da, değişik sıkıntıları olduğunu, hepimiz biliyoruz.
Bu kişiler, siyasilerin bir nevi “dama taşları “ gibi.
Kodrolanmakla da, siyasilerden veya siyasi erkten, bağımsız bir iş hayatı elde etmeleri ile. Bu baskıcı sıkıntılardan, kurtulacaklar.
Hukuk Mektebine gittiğim, ilk yıl.
Birinci sınıfta, iki temel kuralı, öğrendim.
Birincisi:
Yasaları bilmemek, mazeret sayılmaz. Daha açıkcasını yazayım. Bir yasa o ülkede yürürlüğe girmişse, o ülke insanlarının yürürlüğe giren yasayı veya yasaları, bildikleri kuralı.
İkincisi ise:
Yasaların, Anayasaya aykırı olmayacağı kuralı.
Hukuk Fakültelerinde “ mürekkep yalayanlar “ bu iki kuralı, kulaklarına küpe olarak asarlar.
Bizim konumuz olan 1016 kişinin kadrolanması ile ilgili çıkan yasaların. Anayasamıza, aykırı olmaları durumu.
Burada soyuta girmek istemiyorum. Bu sütun, yeterli olmaz.
Değinmek istediğim konu.
Bu 1016 kişinin işini, Anayasaya uygun olarak yapmak, mümkün değil miydi?
Bu insanlara iyi görünmek için, daha sonra onları, daha da büyük umutsuzluklarla veya hayal kırıklıkları ile karşı karşıya getirmek mi iyisi?
Yoksa bunu, Anayasaya uygunluk çerçevesinde yapmak mı, daha iyisi?
Ülkemizde, bu ve buna benzer olayları hep birlikte görmekteyiz.
Ben, topu karşımdakine atayım.
Top, benim ayağımdan çıksın da, ben “tu kaka “ olmayım.
Topu ayağına attığım “tu kaka “ olsun.
Bunlar artık, Halkın kabullenemeyeceği uygulamalar.
Halk, neyin ne olduğunu, gayet iyi bilmektedir.
“Ne yapalım biz yasaları çıkardık. Cumhurbaşkanı onaylamadı veya Yüksek Mahkeme iptal etti “ yollu açıklamaları da Halk, artık yutmuyor.
Büyük olasılıkla, Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesine konuyu götürecektir.
Götürmese ve onaylasa dahi, başka mercilerin bunu, Anayasa Mahkemesine götürme ihtimalleri vardır.
Geleceğinin belirsiz olduğu, daha Mecliste öneriler tartışılırken.
Niye bu yol izlendi?
Niye Anayasa’ya uygun bir yol ve yöntem uygulanmadı?
Seçime beş kala.
Niye, Hukuk Devletini, sorgulatır olalım.
Niye? Niye?