Dün öğleden sonra, TBMM’de, Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın teskeresi büyük bir çoğunlukla kabul edildi.
Oylama elektronik aygıtla yapılarak, çok kısa süre içinde beklenen sonuç ortaya çıktı.
Bu sonuçla, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Libya’nın Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından GK ‘nin 2259 (2015 ) kararı ile tanınan ve Libya’daki tüm tarafların katılımı ile Fas’ın Suheyrat şehrinde taraflarca imzalanan, ortak anlaşmanın ardından. Anlaşmanın hükümlerine göre oluşan, Ulusal Mutabakat Hükümeti. Ülkeyi yönetmeye başladı.
UMH, BM Teşkilatınca, Dünyada tanınan tek yasal ve meşru Hükümet.
17 Aralık 2015’te Libya’da tüm tarafların mutabakatı ile oluşan hükümete karşı. Bu anlaşmaya katılmayan, Ulusal Libya ordusu adı altında ve bu gücü ellerinde bulunduranlar. 4 Nisan 2019 tarihinde UMH’nin başkenti olan Trablus’u ele geçirmek için saldırıya geçtiler.
O tarihten günümüze dek, iki taraf arasında silahlı çatışmalar devam etmektedir.
BM’ Teşkilatının meşru olarak tanıdığı Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti. Deniz yetki alanlarını belirleyen bir mutabakat muhtırasını ilan ettiler. Eş zamanlı olarak da Türkiye ile UMH arasında, Güvenlik ve iş birliği Anlaşması imzalandı.
Türkiye ile Libya UMH arasında, anlaşmaya varılan deniz yetki anlaşmasından önce.
Türkiye’yi Antalya Körfezine hapsetme ve kıyılarında “olta atacak deniz alanı bırakmama “ politikası sonucunda. Türkiye’ye karşı Güney Kıbrıs’ın Liderinin öncülüğünde bir şer cephesi oluşturularak. Türkiye’yi, Akdeniz’de eli kolu bağlı olarak. Bu şer odağının yaptıklarına seyirci pozisyonu durumuna sokmak istediler.
Libya UMH ile yapılan anlaşmalar. Türkiye’yi Akdeniz’de eli kolu bağlı olarak seyirci durumunda rüya gören ve hayal edenler. Gerçekler karşısında. “Eşek tepmişe döndüler.”
Türkiye’nin bu kazanımını bertaraf etmek için. Türkiye’ye karşı olan küresel sermaye ve emperyal güçler. Ki bunlar BM Teşkilatının da üyeleri olup Libya UMH destekleyenlerdir.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki uluslararası hukuktan doğan bu kazanımını ortadan kaldırmak için. Meşru olarak kabul ettikleri UMH’ni yıkmaya çalışan gayri meşru Hafter güçlerini, silah ve her türlü yardımla desteklemeye başladılar.
Libya UMH, Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de yaptığı anlaşma ile çok güçlü konuma getirdi.
Akabinde, Libya’daki Mutabakat Hükümetinden yapılan güvenlik ve iş birliği anlaşmasına dayanarak. Çok kısa bir zaman dilimi içerisinde. Askeri yardım talebi geldi.
Türkiye’ye karşı Akdeniz’de oluşturulan kumpası alt üst eden. Şimdiki Libya’daki UMH’dir.
Hemen aklıma şu soru geldi.
Libya’daki UMH, Deniz yetki anlaşmasından önce. Ankara’dan Güvenlik ve iş Birliği anlaşmasını talep etmiş olmasın.
Buna karşılık da Ankara. Deniz yetki anlaşmasını talep etsin.
Bu benim bir faraziyem.
Bu faraziye geçerli olmasa bile.
Libya’daki yönetim. İç ve dış baskılara karşı sığınacak bir liman aramakta idi.
Bu liman sayesinde, Doğu Akdeniz’de güçlendirdiği Türkiye Cumhuriyeti Devletine, sığınma talebinde bulundu.
Talep olumlu karşılandı.
Dün TBMM’den, Tezkere salt çoğunlukla geçerek.
Libya UMH’nin Türkiye Cumhuriyeti limanına sığınmasına olanak sağlandı.
Libya’ya Mehmetçik’in gidişi, tamamen Uluslararası hukukun prensip ve kurallarına uygun bir şekilde alınmıştır ve meşrudur.
Meşru ve yasal olmayan. Libya’da UMH’ne karşı savaşım veren Hafter ve güçlerine karşı yapılan, her türlü askeri yardımlardır.
Gelişen, değişen ve oluşan dünya koşullarında. Artık ülkelerin sınırları, kara sınırı olmaktan çıkmıştır.
Onun çok ötesine uzamıştır.
Uzayan, uzamıştır.
Dünya gerçekleri karşısında.
Devletler. Ülkelerinin içindeki yurttaşlarının can ve mal güvenliklerini sağlamak.
Milli menfaatlerini kollamak açısından. Bunu sağlayacakları noktalar. O ülkenin ve devletin sınırlarını teşkil etmiş olmuyor mu ?
Haritalardaki kara sınırları bir sembol olarak durabilir.
Devletler, bağımsızlık ve egemenliklerinin sağlanması açısından. Haritalardaki mevcut sınırları aşarak, bunu sağlayabiliyorlarsa.
Ülkenin sınırları o noktalara kadar gidiyor demektir.
Zaten buna da bir kulp bulunmadı mı ?
“Sınır ötesi harekat .”
Unutmayalım ki Dünya çok kutuplu bir dünya düzenine girmedi mi?
Bu dünya düzeninde de Türkiye, saflarını belirliyor.