Türkiye Cumhuriyetinin Ana Muhalefet Partisi CHP’nin Genel Başkanı Sn. Kılıçdaroğlu ülkemize yarın bir ziyarette bulunacak.
Açıklanan programa göre, Cumhurbaşkanı, Başbakan, parti liderleri ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın anıt mezarını ziyaret edecek. Programda Dr. Fazıl Küçük’ün anıt mezarına ziyaret yok.
Sn. Kılıçdaroğlu’nun ziyaret programı çok kısıtlı, nerede ise zamanla yarışacak. Bu zaman diliminin bir parçasına, Dr. Küçük’ü ziyareti sığdırabilirdi diye düşünmekteyim. Bunu gerçekleştirmek için hala zaman var.
Ağırlıklı olarak ziyaretinin iki ana unsuru ortaya çıkıyor.
Birisi, Sn. Tatar.
İkincisi de Sn. Saner.
İkisinin kökeni de UBP.
Sn. Tatar’ın seçilmesi ile birlikte, Kıbrıs konusundaki politikalar 180 derece dönüşle yeni bir minvale girmiş, federasyon tezini Türk tarafı masadan kaldırmış ve yeni bir siyasi tezi masaya getirmiştir.
Eşit egemen devlet ve uluslararası tanınmış statü.
Bu birinci 5+1 gayri resmi konferansta altı maddelik bir tez olarak masaya getirilmiş. Karşı taraf federasyonda ısrarcı olduğu için ortak bir zemin bulunamamış ve konferans bir sonuca varmadan dağılmıştı.
Şimdi KKTC tarafında bir anlaşma için ortaya konan ve masaya taşınan tez olan eşit egemen ve uluslararası statü önerisi. Federasyon tezini ilga etmiş ve Türk tarafında resmi makamlar tarafından mevta ilan edilmiştir.
5+1 gayri resmi ikinci olası toplantı arifesinde, Kılıçdaroğlu adaya geliyor.
CHP’nin beşinci Genel Başkanı olan Kılıçdaroğlu, Milliyetçiliği konusunda yapılan eleştirilere, partisini kastederek. “Biz milliyetçiliği beşparmak dağlarına yazdık “ diyerek. Ecevit’in 1974 ‘te adaya çıkarak milliyetçiliğin gereğinin nasıl yerine getirildiğini anlatmaya çalışıyor.
Ecevit, CHP’nin milliyetçiliğini, hem beşparmaklara, hem de Ege’nin sularına yazdık diyerek, gelen eleştirilere cevap vermeye çalışırdı.
Aslında gerek Ecevit, gerekse de Kılıçdaroğlu’nun beşparmak dağlarına yazdıkları milliyetçiliğin özünde. Kıbrıs Türk Halkının bağımsızlık, egemenlik ve özgürlüğünün mayası da yazılmıştır. Şimdi bu maya BM masasında. Bu mayada, Kıbrıs Türk halkının canı, kanı ve gözyaşı vardır.
Bu mayanın bedeli çok ağır olarak ödenmiştir.
Rahmetli Ecevit’le 34 yıllık bir birlikteliğimiz oldu. Kıbrıs konusu ve demokrasinin güçlenmesi için fikir alış verişi ve bunun sonucunda da etkisini gösteren girişimlerimiz olmuştu.
Kıbrıs konusunda hiç şaşmayan bir görüşü vardı.
Kıbrıs Türk halkının bekası için iki ana unsurun yapılacak anlaşmada muhakkak bulunması konusunda görüşümüz ortaktı.
Birincisi egemenlik.
İkincisi ise Türkiye’nin garanti sisteminin devamı.
Bunlar Kıbrıs Türk halkının bekası için vazgeçilemeyecek unsurlardır.
Aslında bu görüşler, CHP’nin de Kıbrıs konusundaki politikalarını oluşturuyordu.
Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’nun, KKTC‘ni ziyareti bu minvalde yapılıyor.
Kıbrıs Türk halkının eşit egemenliği ve eşit statüsü için başlatmış olduğu yeni mücadeleye. Partisinin desteğini vermek için adaya geliyor.
Beşparmak dağlarındaki milliyetçilik, soyuttan somuta indirgeniyor. Dağlara 1974 ‘te yazılan bağımsızlık, egemenlik ve özgürlüğe destek vermek ve sahip çıkmak. Bunun aksini düşünmek, hem partisi ile hem de 1974 ‘te Beşparmaklara yazılanlarla ters düşer.
Ülkemize hoş geldiniz Sn. Kılıçdaroğlu.