Türkiye’nin NATO’ya alınması ile birlikte hatta daha öncesinde . Missuri Zırhlısının, Washington TC Büyükelçisinin naşını Türkiye’ye getirmesi ile Türkiye ABD arasındaki stratejik ortak tohumları atılmaya başlamıştı . Bu tek partili döneme rastlayan ve çok partili sisteme daha da hız veren bir süreç . Nato ve ikili anlaşmalarla stratejik ortaklık tamamlanacak ve iki ülkenin stratejik ortak olarak çıkarları eşitlenecekti .
ABD ile ikili anlaşmalar ve NATO . Türkiye’yi tam bir gizli ve haince tuzağın içine almış , türlü propagandalarla bu gerçeğin ortaya çıkması engellenmişti . Bu propagandaların en aldatıcısı ise Türkiye’nin Küçük Amerika olma yalanıydı .
Bütün bu yalanlar , vaatler ve aldatmalar . 1963 yılının sonunda Kıbrıs’ta bizlere karşı başlatılan soy kırımla çok acı bir şekilde ortaya çıktı .
Nasıl mı ?
ABD Başkanı Jhonson’un TC Başbakanı İnönü’ye yazdığı küstah mektubu ile .
Amerika tarafının stratejik ortaklığının cılk olduğu . O zamanın TC Başbakanı İnönü tarafından “ Aldatıldık” sözleri ile Türk ve dünya kamu oyuna açıklanmıştı .
O tarihten sonra “stratejik ortaklık “ bir cümleden öteye gidemedi .
İlişkiler, Ecevit’in kararlı tutumu ile haşhaş ekim yasağını kaldırması sonucunda daha da soğuk hale geldi . ABD senatörlerinin, B 52’lerle Türkiye’nin, Edirne’den Ardahan’a kadar bombalanmasını isteyen nutukları, senatonun oturma salonunu çınlattı . B 52’ler Türkiye’yi bombalamadı , fakat Türkiye’ye silah ambargosu geldi . Akabinde Evren’e yaptırılan askeri darbe . ABD yine TBMM ‘de borusunu öttürür vaziyette .
Nereye kadar ?
2016- 15- Temmuzuna kadar .
Amerika’nın askere yaptırmak istediği askeri darbe , halk tarafından engellendi . Bu girişim Türkiye ABD ilişkilerine tuz biber ekti .
İki ülke arasındaki stratejik ortaklık tamamen kağıt üstünde ve iki dudak arasında kaldı . Akabinde Türkiye’nin hava savunma sistemi oluşturmasına karşı çıkan Amerika. Patriot sistemini de Türkiye’ye satmak istemedi .
Türkiye 1919’da olduğu gibi savunmasını güçlendirmek için Rusya’ya yönelerek , S. 400 ‘leri aldı .
İşte ne olduysa bu alımdan sonra oldu .
İp koptu . Cambaz patladı .
Türkiye’nin kıta sahanlığı ve deniz yetki alanları ile ilgili uluslararası hukuktan doğan haklarını aramak ve korumak için Mavi Vatan’a yönelmesi karşısında . Gerçek dost ve müttefiklerini görmüş oldu .
Türkiye’nin milli savaş sanayinde, bağımsızlaşmaya doğru gitmesi de batının büyük kabusu olmaya devam etmekte .
Türkiye, bölgede her geçen zaman dilimi içerisinde savaş gücünü artırmaktadır . Bunun sonucu olarak da Mavi Vatandaki hak ve çıkarlarını korumakta kararlı . Bu uluslararası hukuktan doğan çıkarlarını kullanmamak ve bunları Yunanistan’a vermek için batıda oluşan çark , bidayetten beri dönmekte .
Askeri güç karşısında Yunanistan hep eskiden beri uyguladığı taktiği sergilemeye devam etmekte .
Şimdi de ABD’nin hamiliğine yöneldi . ABD Balkanlardan sonra Ege’de , Doğu Akdeniz’de askeri üsler kurarak . Yunanistan’ın hamiliğini üzerine aldı .
Bu kuşatma harekatı ABD’nin stratejik ortağı olan Türkiye’ye karşı . Yoksa başka bir devlete mi ?
Bu düşmanca davranışlar karşısında ,Türkiye ABD ilişkilerinin beklenilen normal ilişkilere dönmesi mümkün olur mu ?
Buna evet diyen varsa beri gelsin .
ABD- Türkiye ilişkileri evlat- yılan hikayesine dönmüş . Bunu da beceren ABD olmuştur .
Bu rotayı , 1964 ‘te İnönü’ye gönderilen Jhonson mektubu karşısında , Türk Halkı belirlemiştir .
Bundan dönme ve sapma mümkün değildir .
Hele hele bu aşamadan sonra .