Bu gidişe nasıl takoz konur

Dünyamız , 1990’lardan itibaren ekonomik sistem olarak tek kutuplu hale geldi ve vahşi kapitalizmin insafına terk edildi .

Dünyamız , 1990’lardan itibaren ekonomik sistem olarak tek kutuplu hale geldi ve vahşi kapitalizmin insafına terk edildi .
21 yıldan bu yana kapitalist sistem alternatifsiz olarak uygulanmakta ve insanların dünya üzerindeki kaderlerini tayin etmekte .
Dünyada yaşayışın da ilerlemenin de ana unsuru ekonomi .
Uygulanan ekonomik sistemin kulaklara daha hoş gelmesi bakımından 70’li yıllarda “ serbest piyasa ekonomisi “ adı takılmış ve genellikle bu ad altında kullanılıp söylenilmeye başlanmış ve söylenmektedir . Her neyse kapitalist sözcüğü bunu uygulayanların da kulaklarına hoş gelmemiş olacak ki bu üç kelime alternatif olarak yeni isim olmuştur .
Pandemi de fırsat bilinerek bu “serbest piyasa ekonomisi “ serbestliğin tavanını da delerek . Uzayın boşluklarına doğru yol almaya devam etmektedir .
Sistem gereği siyasal otoriteler bunun önüne geçmek için müdahalecilik siyaseti uygulamaya, girişememektedirler . Şikayet yapıldığında da “bir şey yapamayız. Serbest piyasa ekonomisi uygulanmaktadır” yanıtını vermektedirler .
Bu sistemin babası durumunda olan , Maltus ve Ricardo . Sistemin kendi içinde rekabet koşullarını da getirerek . Sistemin denetimini bu şekilde sağlayarak . Fiyatlar konusunda hassas bir dengenin oluşacağı varsayımından, sistemin kendi içinde denetleneceğini belirtmelerine rağmen . Rekabet şöyle dursun , sistem tekelleşme sayesinde. Rekabet koşullarının uygulanmasını by – pass ederek , vahşiliğini ortaya koymuştur .
Bununla birlikte fiyatların belirlenmesi , dünyamızda sermayedarların insafına kalmış oldu .
Kapitalizmin beşiği sayılan İngiltere’de rekabet koşullarının fiyatlarda dengeyi sağlayamaması ve halkın yoksullaşması karşısında. Çareler aranmaya başlanmış ve sisteme alternatif denge unsuru olarak “Kooperatifçilik” ortaya atılmıştır .
28 işçi 1844’de resmen kooperatif kurarak , kapitalist sisteme karşı fiyatlarda bir denge unsuru oluşturmak için faaliyete geçti . Bu hareket İngiltere’nin sömürgelerinde de kooperatiflerin oluşmasına ön ayak olmuştu .
Kıbrıs Türk Halkının öncü liderleri de ekonomik olarak ayakta kalmaları için Türk Halkına kooperatifler kurdurup, refah düzeylerini artırmanın yolunu bulmuşlardı .
Gerek İngiliz sömürge yönetimi , gerekse 11 yıllık getto hayatı süresince . Türk Halkı kurdukları güçlü kooperatifler sayesinde ayakta durmuşlardı .
Barış Harekatından sonra, Kooperatifçiliğin önemi oluşan hükümetler tarafından da benimsenmiş . “Kooperatifler Bakanlığı” oluşturularak , kooperatifçiliğe verilen önem ortaya konmuştu .
Fakat daha sonraki yıllarda bu önem devam ettirilemedi . Ciddi denetimler yapılamamış ve zaman süreci içerisinde kooperatifçilik itibarsızlaştırılarak ve bir çoğunun da içi boşaltılarak . İçinde bulunduğumuz durumlar ortaya çıkmıştır .
Mevcut pahalılığın panzehiri kooperatifçilikten geçmektedir .
70’li yıllarda Ecevit, Tanzim Satış Kooperatifleri ile pahalılığı önlemeye çalışmıştı . Şimdilerde de Erdoğan, Tarım Satış Kooperatifleri oluşturarak . Pahalılığın önüne set çekmeğe çalışmaktadır .
Çünkü , kapitalist sistemde fiyatlarla ilgili denge unsuru kooperatifçilikten geçmektedir .
Bizde de pahalılığın önüne geçecek tek alternatif “Kooperatifçiliktir.” Başka alternatifler “lafı güzardır .“
Bu haber 3668 defa okunmuştur

:

:

:

: