Hukuk Devleti veya Hukukun Üstünlüğü .
Çağdaş toplumlarda yönetim biçimleri hangi sistem olursa olsun. Kendilerine özgün hukukun üstünlüğü prensibi ve ilkesi ile ülkeyi yönetmektedirler . Demokrasi ile yönetilen ülkeler genel ilke olarak hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı olarak yönetilir .
Hep diyoruz . Hukukun üstünlüğü diye .
Nedir bu hukukun üstünlüğü ?
Tek bir cümle ile belirtirsek .
“ Kurallar manzumesi.“
Bu kurallar da kendi içinde , birbirlerine uyumlu olarak hukuk çarkını çevirmektedir .
Bunlar kendi içinde silsile olarak işlev yapmaktadırlar .
Nasıl mı ?
Bu kuralların oluşması için ilk yapılacak iş . Anayasanın belirlenmesidir.
Anayasalar bir başka isimle de anılmaktadır !
Yasaların Anası diye .
Yukarıda kurallardan bahsettim . Bundan kasıt , hukuk kurallarıdır .
Anayasalar, demokrasiyi özümsemiş ülkelerde, genel olarak konsensusla , tüm ülkedeki siyasal partilerin ve sivil toplum örgütlerinin görüşü alınır . Her kesime hitap edecek bir anayasa taslağı hazırlanır ve halk oyuna sunularak halkın “Evet”ini aldıktan sonra yürürlüğe girer .
Anayasadan sonra ülkede uygulanacak hukuk kuralları, anayasal kurallara uygun olarak hazırlanır ve meclislerden geçirilir .
Meclisten geçen yasalar, resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girer .
Yasalardan sonra yönetmelik ve tüzükler yürürlüğe girer .
Bütün bunlar olurken silsileye uyularak yapılır .
Yasalar anayasaya , yönetmelik ve tüzükler yasalara aykırı olmaz . Aykırı olursa buna hukukta keyfilik denir .
Bütün bu prosedüre , kısa olarak “hukukun üstünlüğü “ denilmektedir .
Buna uymayan siyasal idarelerin icraatlarına, keyfi uygulamalar adı verilir .
Veya :
Anayasayı ve yasaları ihlalle, uygulamamakla ilgili suçlar getirilmektedir .
Hukukun üstünlüğünü korumakla mükellef, en başta anayasal kuruluşlar gelmektedir .
Bunların başında da Yasamadır . Yani meclis ve diğer kuruluşlardır .
Şimdilerde çok sık duyduğumuz bir şikayet .
Hükümet hukukun üstünlüğüne uymuyor . Anayasa suçu işliyor . Yasalara aykırı davranıyor diye .
Bunu genellikle meclisteki siyasal partiler . Tek tük de olsa bazı kuruluşlar yapmaktadırlar .
Ülkemizde genel ilke , hukukun üstünlüğü ilkesidir .
Bu ilkeden bir defada olsa , her halükarda vazgeçip taviz vermek. Onay vererek , göz kırparak , göz ardı ederek uygulamalarda bulunmakla . Arkası çorap söküğüne kadar giden bir durum yaratılmış olur .
Hiç unutmam .
Özal , Cumhurbaşkanı . Anayasal ihlalde bulundu . Eleştiriler karşısında verdiği yanıt . “Anayasayı bir defa ihlal etmekle anayasa delinmez” dedi . Sonra ne mi oldu ? Anayasa kalbura döndü .
Gelelim bizim ülkemize .
Hukukun üstünlüğünü korumakla görevli meclisimizin, bu konudaki işlevine .
Geçen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, anayasal kurala rağmen . Anayasa suçu işleyerek seçimler ileriki bir tarihe ertelenmemiş miydi? Gerekçe olarak pandemi gösterilmiş ve anayasamız atılan oklarla delinerek, seçimler altı aylığına ertelenmişti .
Meclisteki konuşmalar, halen kulaklarımda çınlamada . Anayasa ihlaline gerekçe olarak, örf ve adetle teamül gösterilmişti .
Örf adet , teamül hukuk kuralı olmayan ve ivediliği olan konularda ancak gündeme gelir ve uygulanır .
Cumhurbaşkanlığı seçimleri için anayasamızda seçimlerin yapılması ile ilgili , anayasa koyucu , kurallar koymuş . Bunlar da halk tarafından onaylanmıştır . Bu kurallar hiçe sayılmış , örf adet ve teamül mevcut meclis tarafından, anayasal kurallar bir yana itilerek . Keyfi bir şekilde anayasa çiğnenerek delinmiştir .
Anayasayı delerek, seçimin altı ay uzatılmasına oy ve onay verenler . Hükümetin icraatları karşısında, hukukun üstünlüğünü bertaraf ederek, anayasal suçlama getirmeleri . Acaba ne kadar samimi ve gerçekçi ?